75.BÖLÜM

34.6K 1.5K 4.8K
                                    

Bir insan hayatta kaç kere yıkılır?

Ben sayamadığım kadar çok yıkılmıştım. Her defasından düştüğüm yerden kalkmış, hayatıma kaldığım yerden devam etmiştim. Yine edecektim. Yıllar önce sevdiğim kişiden darbe yemiştim ben. Buna rağmen yoluma devam etmiştim. Şimdi yine aynı kişiden, tek farkla darbe yiyordum. Bu sefer güvendiğim kişi değildi o. Güvenmediğim, bana yabancı olan kişiydi.

Barlas Karaman...

Bir zamanlar bana çok şey ifade eden o isim, artık tek bir şey ifade ediyordu. Nefret! 

Ondan alacağım intikam için zaman zaman vicdanım sızlasa da şimdi ne kadar doğru bir karar verdiğimi anlıyordum.

O ne hale geleceğimi düşünmeden beni başka bir liderin çetesine atmıştı. Bunu yapmasının bir nedeni vardı elbette ama merak etmiyordum. Onu da, düşüncelerini de, isteklerini de umursamıyordum. 

Hayat bana yeniden bir ders veriyordu. 

Bir insanı yalnız düşmanı kötü birine çevirmez, bazen sevdiği kişi de bunu yapabilir. Barlas bana tam olarak bunu yapmıştı. Beni tanıyamadığım bir bene çevirmişti. 

Bundan sonra ne olursa olsun ona acımayacaktım. Karşımda artık bir yabancı değil, bir düşman vardı!

Ondan düşman diye bahsetmek ne acıydı. Severken bu hale geleceğimizi hiç düşünmemiştim. Hele onu düşman gibi göreceğimi...

Dün, tam da burada onun dudaklarıyla buluşan dudaklarım şimdi başka dudaklara değiyordu. Kendimi hep Barlas'a ait hissetmiştim. Hep de ona ait olacağımı düşünmüştüm. Dudaklarımın bile...

Beni terk ettiğinde hiçbir  şeyin geri gelmeyeceğini, bir daha ona dokunmayacağımı biliyordum. Dudaklarım da benim gibi yalnız kalmıştı. Ama şimdi ona sahip çıkmak isteyen biri vardı.

Kendime ihanet ediyormuşum gibi hissediyordum. Oysa bunu zaten ben istememiş miydim? Hırs uğruna bir katilin beni öpmesine izin vermiştim. Barlas'a olan hırsım beni böyle kör ediyordu işte. Karşımda kimin olduğunu bile unutmuştum. 

Pamir söyledikleriyle beni zehirliyordu. Aklımı, ruhumu, benliğimi kaybettiriyordu. Zihnime hükmetmişti. Ondan kurtulamıyordum. 

Yaptığım şeyin farkına varırken kendimi hızla geri çektim. Aklımı kaybetmiş olmalıydım. Bu ben değildim. Kendimi bu kadar küçük düşüremezdim. Az önce olan şey yüzünden kendime hiç saygım yokmuş gibi hissediyordum. Şu an kendimden bile nefret ediyordum.

Pamir'in yüzüme dokunan eli havada asılı kalırken açık kahve gözleri hipnoz olmuş gibiydi. Bu yakınlaşma onda değişik duygular barındıracak diye ödüm koparken gözlerimi Barlas'a çevirdim. 

Hışımla arabadan indiğini gördüm. Yanımıza doğru yürürken sanki yer sarsılıyordu. Bizi öyle görünce gider zannetmiştim ama bu onu çok kızdırmış gibiydi. Sebebi neydi? Sevgili olduğumuzu düşünmesi mi?

"Buraya kadar Pamir Yaman!" diyerek onu tuttuğu gibi kendine çevirdi ve suratına sert bir yumruk indirdi. 

Olanların şokuyla ilk birkaç saniyeyi sadece onu izlemekle geçirdim. Gözü dönmüş gibiydi. Yüzünde sadece öfke değil, bağımsız bir hüzün de görüyordum. Öfkeli olduğu kadar mutsuzdu. Cesaretli olduğu kadar acımasız...

Onu tanımasam Pamir'i öldüreceğini düşünürdüm. Üstelik bir öpücük yüzünden. Sahi bir öpücük yüzünden mi? Yoksa öfkesinin altında başka bir neden mi yatıyordu? Belki de aralarındaki problemdi onu böyle kızdıran. Sonuçta Pamir yüzünden o katilden intikam alamamıştı. Sorun her neyse çok büyük olduğu belliydi.

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin