-Bakın, ben Rüya’yı alıp eve döneyim. Siz konuşun. Hatta akşam bize gelin. Ben Can’a anlatırım ama hep birlikte bir düşünelim olur mu?

İki taraftan da sıkıştırılan Zeynep kaçışının olmadığının farkındadır. Son bir hamleyle

-Rüya’nın karnı aç durmaz ki o

-Helal yani Zeynep! Bulduğun bahane bu mu?

-Yağmur ve Rüya’yı eve bırakalım; sen arabada karnını doyur. Öyle çıkarız olur mu?

-Hah, bu çok iyi olur Kerem. Arabada emerken uyur zaten Rüya. Sorun kalmaz, değil mi Zeynep?

Zeynep’ten “Seninle sonra hesaplaşacağız!” bakışı yiyen Yağmur, başını öne eğse de yaptığından hiç de pişman değildir. Zeynep, çaresiz sunulan öneriyi kabul eder. Kerem, arabayı otoparktan almaya gittiğinde

-Yağmur, sen delirdin mi? Ben çocuğumun hastalığıyla uğraşıyorum sen neyin derdindesin?

-Neyin derdindeymişim? Biz başka şey mi diyoruz Zeynep Hanım? Ne zaman kadar bu telefonla iki cümle konuşarak devam edecek? Sana git, adamın boynuna atıl mı dedim? Ama haklı Zeynep, oturup konuşmak zorundasınız. Ne yapacaksınız, nasıl bir çözüm bulacaksınız; tartışarak bir yere varacaksınız. Ona gideceğin gün bal gibi biliyordun; Kerem, bunu öğrenince ne senin ne Rüya’nın hayatından bir daha çıkmayacaktı.

-Benim hayatımda yeri yok Yağmur.

-Rüya senin hayatındaysa Kerem de hayatında, kabul et bunu Zeynep ve çocuklaşma!

-Özür dilerim öğretmenim!

-Alay etme, alay etme! Biliyorsun doğru söylediğimi.

-Öffff Yağmur ya! Bir kere sadece bir kere yanımda olsan… Benimle aynı şeyleri düşünsen, aynı şeyleri söylesen…

-O da oldu canım, o da oldu. Ama doğruyu söylemezsem bana nasıl “dost” diyeceksin ki sen?

-Sen benim her şeyimsin biliyorsun değil mi? Sen de Can da…

-Biliyorum. Ama şimdi bizden öncelikli olanlar var, hep birlikte Rüya için bir yol bulmak zorundayız.

Kerem’in arabayla gelmesi Zeynep’in cevap vermesini engellemiştir. Arka kapıyı açıp kucağındaki Rüya’yla içeri girer. Yağmur öne Kerem’in yanına oturur. Arabaya biner binmez Rüya mızıldamaya başlar. Kızının uzun süredir acıktığını bildiği için Zeynep, nerede ve kiminle olduğuna hiç aldırmadan Rüya’yı emzirmeye başlar. Yola çıkmışlar ve Rüya’nın da keyfi yerine gelmiştir. 

Sıkışık trafikte dur kalk ilerlemektedirler. Kırmızı ışık nedeniyle uzun bir bekleme için durduklarında Zeynep’in gözü aynaya takılır. O an, aynaya bakmakla büyük bir hata yaptığının da farkına varır ama artık çok geçtir. Kerem, araba durduğu andan beri onları dikiz aynasından izlemektedir. Bakışları karşılaşır. Kerem’in bakışlarındaki yoğunluk gözlerini kaçırmasına engel olur. 

Kerem, hayatında deli gibi sevdiği tek kadını ve kızını aynadan gördüğü an ikisine de bir kez daha vurulmuştur. Zeynep, başını Rüya’ya doğru eğmiş; kıvırcık bukleleri bir gözünün üstüne dökülmüş, eli şefkatle kızının başını kavrayıp göğsüne yaslamıştır. Rüyanın bir eli annesinin göğsüne kapanmış, gözleri kapalı dünyanın en büyük zevkini anne kız birbirleriyle sadece birbirleriyle paylaşmaktadırlar. Botticelli tablolarındaki gibi kusursuz bir güzellik ve saflık vardır duruşlarında. Kerem, Zeynep’i öyle gördüğünde ona niye âşık olduğunu bir kez daha anlar. O, bu dünyanın insanı değildir. Bir başka evrenden, bir rüya âleminden buraya kaçıvermiş gibi durmaktadır. Kollarındaysa yaşamın en güzel gerçeğini tutmaktadır.

BENİ Geceye TESLİM ETMEOnde histórias criam vida. Descubra agora