#Onunİçin

738 137 8
                                    

"O kapıdan çıkarsan sizi koruyamam.."

Rüzgar'ın son cümlesi de bu olmuştu. O gün evden çıkmış ve kendi evime dönmüştüm. Hakan adında bir adamını yanımda yollamıştı. Hakan gece yarısına kadar kapının önünde durmuştu. En sonunda acımış ve konuşturmak için onu eve almıştım. Halâ bilmediğim şeyler vardı. Kendime kahve yaparken ona da bir bardak doldurmuş ve masanın üzerine bırakmıştım..

"Rüzgar'ın sürekli gevelediği bela saçmalığı ne anlatır mısın?"

"..."

"Kime diyorum.. Bana bak eğer oğlumun başına bir şey gelecekse onu kimden ve neye karşı koruyacağımı bilmem gerek!"

'Direk konuya girmekle hata mı yapmıştım acaba?' Hakan birkaç dakika durup düşündü, kahvesinden bir yudum aldı ve gözlerini mutfakta gezdirdi. Bakışları buz dolabında sabitlendiğinde konuşmak için ağzını açtı.

"Resimdekiler kim?"

"Babam , ben ve oğlum. Şimdi söyliycek misin?"

"Eli siahlı adamlar işte."

O gece son konuşmamız bu oldu. Yukarı odama çıktım ve tüm gece mışıl mışıl uyuyan oğlumu izledim. Gece yarısı uyandı ve bende onu kucağıma alıp evin içinde gezdim bir süre.Tekrar uykuya dalınca onu yatırdım. Aşağıdan gelen sesle hemen merdivenlerin başına gittim. Elimdeki beysbol sopasıyla yavaşça merdivenlerde süzüldüm. Aşağıya indiğimde halâ adım sesleri geliyordu..Bir anda mutfağa girdim ve tam sopayla vuracakken sesi çıkaranın Hakan olduğunu gördüm.

"Ne yapıyorsun?"

"Beysbol sopası mı?"

"Evet. Ne diye ses çıkarıyorsun?"

"Şey ben.."

"Ne sen?"

"Acıkmıştım da"

"Dolapta sarma var ısıtsam yer misin?"

"Sarma mı?"

"Evet"

"Hayır demem"

Sarmayı ısıtıp önüne bıraktıktan sonra beysbol sopamı da alıp mutfaktan çıktım. Merdivenlerin bitimindeki gizli kilerin kapısını açtım ve içeri girip aşağıya depoya indim. Babamın avcılık hobisinden kalma silah ve tuzakların hepsi buradaydı. Sürgüyü kaydırdığımda aradığım şey tam da önümdeydi.SIG SAUER P229 DAK. Üzerine oyulmuş ismimin üzerinde parmaklarımı gezdirdim. Şarjör her zaman dolu olsa da kontrol ettim ve belime yerleştirdim.

Üzeri işlemeli olan hançeri de aldım ve keskinliğini kontrol ettim.Tam eğilmiş ev botlarımın içine yerleştirecektim ki arkamda bir kıpırtı duydum. Hızla arkama döndüm ve adamı duvara yapıştırıp hançeri boynuna dayadım. Kafamı hafifçe sağa çektiğimde ışık yüzüne vurmuştu.

"Yine mi sen!"

"..."

Bıçağı almak için yeltendiği sırada kolumu boğazına sarıp hançeri daha da bastırdım. Ellerini kaldırmışken "Tamam, tamam" dedi. Bıraktım ve tekrar sürgülü dolaba döndüm. Parmağımın hafif bir dokunuşuyla harekete geçirebileceğim Excalibur Vixen II 285 FPS Crossbow'u elime aldım. Aniden Hakan'a dönüp nişan aldım. O benim ona nişan aldığımı sanıyordu fakat ben kafasının hemen yanındaki duvarda asılı olan saatin askısına nişan almıştım.

Kapının çaldığını duyunca silahın namlusunu yere indirdim. Üst katta kapının ikinci kez çaldığını duyunca sessizce merdivene yöneldik. Yukarı çıktığımızda ben öylece kapıya ilerledim ve gözetleme deliğinden baktım. Kapıda yan komşumu bulmayı beklemiyordum. Ben elimi belimdeki silahtan çekerken Hakan halâ tetikte bekliyordu. Mutfağa gitmesi için işaret verip kapıyı araladım.

"Nalan hanım?"

"Miracığım"

"...?"

"Beni içeriye davet etmeyecek misin?"

"Ah pardon. Buyurun"

Kapının önünden çekildiğimde kadın bir hışımla içeri girip kapıyı kapattı arkasından. Elindeki silahı görmemle kendi silahıma davrandım ama "Sakın!" diye uyarmasıyla elimi havaya kaldırıp gerilemeye başladım. Ben geri gittikçe üzerime gelmeye başladı. Onun sırtını mutfağa dönmesi için arkamı merdivenlere verdim.

"Senin üzerinden para kazanacağımı yıllarca düşünsem aklıma gelmezdi. Güzelsin, paran var ama aptalsın. Üzgünüm ölmen gerek"

"Dur yapma" diyerek onu durdum ve Hakan mutfaktan çıkarak Nalan hanımın ensesine silahın kabzasıyla vurup onu bayılttı. Ben az önce yaşadıklarımı atlatmaya çalışırken Hakan silahını beline yerleştiriyordu. Saçlarımı geriye atarken kuruyan dudaklarımı ıslattım. "Öldü mü?" diye sorduğumda eğilip kadının nabzını kontrol etti. Kafasını hayır anlamında sallayınca rahat bir soluk aldım.

"Kim bu?"

"Yan komşum."

"Şerefsizler satın almış beli ki. Yardım et taşıyalım."

"Ta-tamam."

Birlikte Nalan hanımı koltuğa taşıdık daha sonra benden koli bandı istedi.Biraz aradıktan sonra bulup getirmiştim. Kadının ellerini, ayak bileklerini ve ağzını bantladı. Ben ne yapacağımı düşünürken telefonunu eline alıp birisine rapor verdi büyük ihtimalle de bu kişi Rüzgar'dı.

"Sen gidip uyuyabilirsin ben buradayım."

"Size güven olmaz"

"Az önce hayatını kurtardım."

"Hayatımı kurtarman beni öldürmek istemediğiniz anlamına gelmez."

"Öldürülmen gerekseydi şimdi burada olmazdın."

'Her neyse' dedim içimden ve yukarı çıktım. Her an evi terk etmemiz gerekebilirdi. Yataktan kalktım ve bir çanta alıp doldurmaya başladım. Çantayı doldurduktan sonra yatağın altına ittim.

1 saat sonra...

ÖZGÜRWhere stories live. Discover now