#HatSafha

774 138 8
                                    

Kapıyı çekip çıktığında sinirden kuduruyordum. 'Hata benim ne diye kapıyı açık unuttuysam kendi evinde değilsin Mira!' Bavulumu açıp bir kot ve balıkçı yakalı siyah kazak aldım içinden. Banyoya girdim ve sıcak suyla duş aldım. Bu kadar iyi geleceğini tahmin etmemiştim.

Duşa kabinden çıkıp aynanın karşısına geçtiğimde ayna buhardan dolayı buğulanmıştı. Elimle silerek yüzümü net görebileceğim kadar alan açtım. Saç tutamlarımın uçlarından sular damlıyordu. Lavabonun kenarındaki kremi alarak vücuduma sürdüm. Kurulanıp giyindikten sonra tekrar odaya döndüm. Havluyla saçlarımı kuruturken pencerenin önüne doğru yürüdüm..

Pencerenin önündeki mermere oturdum ve dışarıya baktım. Şehir gürültüsü yoktu, her yerde beton binalar yerine yeşil, capcanlı uzun ağaçlar vardı.. İnsana huzur verebilecek bir manzaraydı.. Tabii hava karardıkça o güzel manzara tüyler ürpertici bir ormana dönüşmüştü. Bileğimdeki saate baktım akşam yemeği için aşağıya inmem gerekiyordu. Kalktım ve aynanın karşısına geçip kendimi süzdüm..

Kumral tenimle uyumlu kahverengi, uzun ve dalgalı saçlarım.. Yeşil büyük gözlerim ve genellikle çatık olan kaşlarım..

İç çektim ve hafif nemli olan saçlarımı kabarttım ellerimle. Kazağımın yakasını yukarı doğru çektim ve son bir kez aynadaki yansımama baktım.. Özgür'ü kontrol ettikten sonra odadan çıktım. Koridorda ilerlerken Rüzgar'ın odasına yaklaştığımı fark ettim, adımlarımı yavaşlattım ve dinledim. Kendi nefesimden başka ses duymayınca adımlarımı tekrardan hızlandırdım..

Ahşap merdiven basamaklarından inerken zorlanıyordum. Korkuluklara tutunarak aşağıya kadar gelmeyi başarmıştım. Son iki basamağı da indiğimde rahat bir nefes verdim..

İki adım ilerledim ve durup salona göz attım. Süreyya hanım tekli koltukta, Rüzgar da sırtı bana dönük bir şekilde L koltukta oturuyordu. Süreyya hanım "Ne zaman gidecekler?" diye sorduğunda bizden rahatsız olduğunu ses tonundan anlamamak için aptal olmak gerekirdi.

Rüzgar oflayarak ayağa kalkınca beni görmemesi için geriye adım attım.. Atmaz olaydım! Evin hizmetlisi olan Selma ismindeki kadına çarpmıştım. Elindeki bardağın düşüp kırılmasıyla gözlerimi sıkı sıkıya yumdum. Kendimi suç üstü yakalanmış gibi hissediyorum, her an ellerimi havaya kaldırabilirdim. Gözlerimi açtığımda Rüzgar yanımıza gelmişti bile. Kadın özür dilerken yerdeki kırık parçaları topluyordu. Rüzgar koluma yapışmış ben kurtarmaya çalıştıkça daha da sıkıyordu 'Hayvan herif'.

"Sen bizi mi dinliyordun?"

"Bırak kolumu!"

"Sana bir soru sordum!"

"Hayır. Bırak kolumu!"

Kolumu ittirerek bıraktı ve kadına döndü. Ben ise duvara çarptığımla kaldım. Rüzgar zil çaldığında kapıyı açmak için gitti. İçeri giren yaşlı adamın yüzünden bir şaşkınlık ifadesi geçti daha sonra beni görmesiyle kaşları çatıldı..

Beni es geçerek ilerledi ve salona girdi. Rüzgar adamın peşinden giderken benim de yürümem için işaret etmişti kafasıyla. Herkes masadaki yerini alınca ben de Rüzgar'ın yanına oturdum. Yemek servisi yapıldı ve herkes beklemeye başladı..

"Bu kız kim Süreyya Hanım?"

"O-"

"Benim misafirim baba."

"Demek öyle Rüzgar bey.. Peki bu kızın evi yok mu?"

Sanki ben yanlarında yokmuşum gibi konuşuyorlardı.Duyduklarımla sinirim iyice tepeme çıkıyordu. Burada hapis tutulduğum yetmiyormuş gibi bir de keyfimden kalıyormuş gibi laf işitiyordum. Sinirden bacağım titrerken yan gözle Rüzgar'a baktım. Tekrar önüme döndüğümde elini bacağıma koyarak sıktı ve babasına cevap verdi.

"var"

"Peki neden benim evimde kalıyor?"

"Başı dertte."

"Kocası ne halt ediyor da sen ilgileniyorsun?"

"Yurtdı-"

"Çocuk mu kandırıyorsunuz lan siz!"

Yaşlı adamın kükremesiyle olduğum yerde sıçramıştım. Rüzgar kasılan çenesiyle öylece ileriye bakıyordu. Süreyya hanım tüm sakinliğiyle adama bakarken iğrenen bir yüz iadesiyle dönüp bana baktı. 'Ben nereye düştüm böyle!' diye içimden geçirdim.

"Bu kız evli filan değil! Gayrimeşru çocuğunu kakalamak için senin gibi-"

Kurduğu cümleyi duymamla beynimde şimşekler çaktı. Çatık kaşlarımla bir adama bir kadına baktım. Neler döndüğünü biraz biraz çözmüştüm. Oğlumdan bahsederken "Gayrimeşru" kelimesini kullanmasıyla sinirlerim hat safhaya ulaşmıştı.

"Ne o yaptığın arsızlığı söyleyince zoruna mı gitti? Doğrusu başında ne ana ne baba var. Kimse sana edep nedir namus nedir öğretmemiş! O p**'i kimden-"

Aniden ayağa kalkmış ve oturduğum sandalyeyi düşürmüştüm. Ses evde yankılanırken tek çıt dahi çıkmamıştı kimseden. Sinirden gözlerim dolmuştu, sol göz kapağımın seğirmesiyle bir damla süzüldü gözümden. İşaret parmağımı yaşlı adama doğrulttum ve bağırarak konuşmaya başladım öfkeyle.

"Sakın! Sakın bir daha oğluma ve namusuma dil uzatmayın!"

Yaşlı adama ve karısına iğrenir gözlerle baktıktan sonra Rüzgar'a döndüm. Tek kelime dahi etmeden öylece durmuş ileriye bakıyordu put gibi.. Acıyan gözlerle onu süzdüm ve Özgür'ü almak için merdivenlere yöneldim.

Bu eve ve evdekilere daha fazla katlanmaya hiç niyetim yoktu. Hemen odaya girdim ve Özgür'ü kucaklayıp odadan çıktım. Aşağıya indiğimde kimseye bakmadan dış kapıya yöneldim. Rüzgar'ın sesini duyana dek durmadım.

"O kapıdan çıkarsan sizi koruyamam.."

ÖZGÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin