19. BÖLÜM

25.8K 683 173
                                    

Kerem, geri döner. Babasının masasının önündeki koltuğa oturur. Ahmet Bey, koltuğundan kalkıp onun karşısındaki koltuğa geçer. Yüz ifadesi de ses tonu gibi değişmiştir. Öfke yerini derin bir çaresizliğe ve acıya bırakmıştır. Babasının bu hâline hiç alışık olmayan Kerem, merakla ona bakmaktadır.

Odada sessizlik giderek uzar. Kerem, bakışlarını doğrudan babasına yöneltmiş beklemektedir. Ahmet Bey, söze nerden başlayacağını bilemez hâlde düşünmektedir. Hayatında ilk kez babasının tereddüt ettiğini gören Kerem, iyice meraklanır.

-Eeee; otur, dinle dedin. Bekliyorum.

-Kerem, bak bunu anlatmak hiç kolay değil.

-Baba, uzatma! Ne diyeceksen de, yıllardır ilk kez iş dışında bir şey istedin, son görüşmede kırmak istemedim, bekliyorum ama çok zamanım yok.

-En iyisi en baştan başlamak o zaman.

-Bence de…

-Biz o zamanlar Amerika’daydık, sen 4 yaşında filandın.

-Haaa, kazadan önce diyorsun, her şey normalken…

Kerem’in kazayı hatırlatmasıyla Ahmet Bey’in yüzü düşse de toparlar kendini.

-Evet. Bunu söylüyorum çünkü olayın başlangıcıyla benim direk ilgim yok. Ben sonradan dahil oldum. Üstelik istemeden.

-Yani, sen de istemediğin şeyler yapabiliyormuşsun, tuhaf!

-Kerem, iğnelemeyi biraz bırakıp dinler misin lütfen!

-Tamam.

-Biliyorsun o zaman buradaki işleri deden ve Ali amcanın babası Hasan amca yürütüyordu. Ali de evlenip barklanmış hatta Barış dünyaya gelmiş olmasına rağmen 18 yaşında delikanlı gibi sorumsuz, nerde akşam orda sabah bir hayat sürüyordu. Bizimkiler ne kadar uğraştılarsa da yola getiremediler. 

Yaşam tarzı, vurdumduymazlıkları yüzünden Ali’nin evliliği de sorunluydu. Serap, yani Barış’ın annesi çok aklı başında bir kadındı ama sabrı tükenmişti. Hasan amca gelinini çok seviyor, üzülsün istemiyordu.

-Baba, bunlardan bana ne?

-Baştan başla diyen sendin! Benim için hiç kolay değil anlatmak. Kesip durma!

-…

-Ali o dönem yine karıştırmış ortalığı. Sait Bey’in kızı Tülin’le bir gönül macerası yaşıyor ve Tülin, Ali’den hamile kalıyor. Sait Bey duyunca kopmuş kıyamet. Bizimkiler de eski dost, taaa Perşembe Pazarı’ndan dükkân komşuları… Hem rezalet çıkacak hem de dostluk gidecek. Korkuyorlar. Serap ve Ali’yi bir bahaneyle benim yanıma yolladılar. Ortalık yatışıncaya kadar İstanbul’da olmasın diye. Ama Sait Bey yatışacak gibi değil. 

O sırada bizim yanımızda bir genç çalışıyor. Çok atak, zeki, çalışkan bir çocuk… Babam ve Hasan amca kafa kafaya verip bir plan yapıyorlar. Sait Bey’le de konuşup ikna ediyorlar. Çocuğu alıyorlar karşılarına olup biteni anlatıyorlar. Sonra ondan Tülin’le evlenmesini istiyorlar. Karşılığında o da Sait Çelik’in veliahdı olacak. Dedim ya adam çok hırslı… Pek de düşünüp taşınmadan “Tamam!” diyor. Bunlar Cihan’la Tülin’i evlendiriyorlar. Tülin, çocuğu doğuruyor, Ali’nin başı beladan kurtuluyor. Serap olayı öğrenmiyor. Kısacası her şey yoluna giriyor.

-Bi dakka, bi dakka. Sen adamın adına ne dedin?

-Evet, oğlum. O adam, Seda’nın babası.

-Ne yani, şimdi Seda, Barış’ın kız kardeşi mi?

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin