Aynı şeyleri önceden de anlatmasına rağmen bu seferki çok etkilemişti beni. Aramızı bozmak isteyen sözde babamın istediği olmayacaktı. İnadına daha da yakın daha da güçlü olacaktık birlikte. "Sen benim canımsın Öykü, canım." 

 "Sen de benim canımsın," deyip tekrar boynuna sarıldım. Mümkünse hep bu şekilde kalmak istiyordum. Annem bana iyi geliyordu. Birkaç dakika o şekilde konuşup dertleştikten sonra anneme bir şey sormak istemiştim. "Anne, o adamın istediği şeyi yapmayacağız değil mi? Yani bu şehirden gitmeyeceğiz?" Sesi çıkmayınca neden cevap vermediğini anlamak için kafamı geri çekip yüzüne baktım. Sorduğum soru yüzünden morali bozulmuş gibiydi, "Anne, cevap verir misin?" 

"Öykü sen bu işe karışma, bu babanla benim aramdaki bir sorun, elimden geleni yapıp bu işi halletmeye çalışacağım." Kurduğu cümle ona kaşlarımı çatarak bakmama neden olurken, "Nasıl halletmeye çalışacaksın?" diye sordum. Daha önce halledememişti ki şehir şehir geziyorduk, şimdi nasıl halledecekti? Babamla muhatap olmamı istemediği için beni mi kandırıyordu acaba?"Sen kafanı buna yorma, derslerine odaklan. Bunu düşünmek benim işim, bir çare bulmaya çalışacağım." Konuyu uzatmak istemeyip, "Peki tamam," dediğimde tekrar annemin boynuna sarıldım. 

Üzülüyordum ona, hayatı hep sorunlara çare aramakla geçmişti. O kadar alışmıştı ki buna artık zor gelmiyordu. Bir türlü geçmeyen baş ağrım daha da artmıştı. "Ağrı kesici var mı?" diye sordum. Bir ağrı kesici içmem lazımdı yoksa okula mokula gidemezdim. Kafasını geri çekip yüzüme baktığında, "Ne oldu, neyin var?" diye sordu.

 "Biraz başım ağrıyor," dediğimde kaşlarını çattı, "İçtin diye neler oluyor görüyor musun? Ah Öykü Ah!"Gözlerimi ondan kaçırdığımda üzüntüyle dudak büktüm. Kızmakta haklıydı ama keyfimden içmemiştim. O pislik herifin söylediklerini unutmak için içmiştim. "Olması lazımdı bir bakayım," deyip ilaç aramak için odamdan çıktı. Tekrar yatağa uzandığımda şakaklarıma masaj yapmaya devam ettim. Bu sırada kapı çalıyordu. Sabah sabah kimin geldiğini düşünürken Aysun'un sesini duydum. Tabii ya başka kim olabilirdi ki? Annemle hoşbeş edip odama girince, "Öykü sen daha hazırlanmadın mı? Okula geç kalacağız, hadisene," deyip yanıma yaklaştı ve beni dürttü. 

Haklıydı galiba bir an önce hazırlanmalıydım. "Tamam, hazırlanıyorum," deyip yataktan kalktığımda dolabımın kapağını açıp içinden formamı çıkardım. Bu sırada Aysun bana bakıyordu. Meraklı bir hali vardı. "Ee anlat bakalım dün Barlas'la neler oldu? Senden hoşlandığını falan söyledi mi?"Öyle bir şey olmamıştı. Bu yüzden biraz hayal kırıklığına uğrayacaktı sanırım. "Söylemedi Aysun." 

"Hadi ya... Ben de söylemiştir diye heyecanla geldim." Giyinirken gülüyordum. "Ya Aysun, Barlas benden hoşlanıyor mu hoşlanmıyor mu daha onu bile bilmiyorsun ama bana açılsın istiyorsun. Ne garip kızsın sen ya." Bu ağrıya rağmen beni güldürdüğüne inanamıyordum. "Öyle bir şey olursa hemen sana söyleyeceğim, söz."

"Tabii ki bana söyleyeceksin benden önce Koray'a söylemek gibi bir hata yaparsan çok kızarım sana." 

 "Merak etme, öğrenme önceliği senin." Hoşuna gitmiş gibi sırıtırken yine şakaklarıma masaj yapmaya başladım. Lanet olası ağrı geçmiyordu. Annem bulamamış mıydı şu ilacı? "Öykü neyin var senin, başın mı ağrıyor?" 

 "Evet feci halde hem de."

 "Dün geç yattın da uykusuz kaldığın için mi ağrıyor?" 

 "Dün Barlas'la içki içtim ve sarhoş oldum, bu yüzden ağrıyor." Gözleri kocaman açılırken, "Ne?" diye çığlık attı. "Siz birlikte bir şeyler içmeye mi gittiniz?"

"Durum sandığın gibi değil Aysun. Öyle eğlenmek için içmedim, içmek zorunda olduğum için içtim," dediğimde saçlarımı taramak için aynamın önüne geçtim. Aysun beni izliyordu. "Ne demek bu ya? Kim içmek zorunda kaldığı için içer ki?" Anlamadığı için kaşları çatıktı. "Unutmam için içmem lazımdı," deyince, "Neyi?" diye sordu. Merak etmişti. Çarçabuk taradığım saçlarımı yukarıdan topladıktan sonra Aysun'a döndüm. "Babamın söylediklerini." Şaşırdı. "Babanla mı konuştun?" 

ÇETEWhere stories live. Discover now