BÖLÜM 44 : FEDAKARLIĞA TEMAS ETMEK

5.1K 275 68
                                    

Kapalı çarşının binbir ışıltısı içinde iki uzun boylu adam, etrafın dikkatini çekmemek adına varmak istedikleri dükkana girinceye kadar hızlı hızlı yürüdüler. Kayaalp, gözündeki gözlük düşecek gibi tezgaha eğilmiş minik altın bir zinciri cımbızımsı aletiyle kurcalayan adama baktı. 

"Saim Amca gömülmüşsün yine!"

Adam kafasını kaldırıp ona neşeyle gülen yeşil gözlü adamı görünce,gevrek gevrek güldü. "Kırk beş yıllık zanaatim olacak o kadar.Hayırdır senin ne işin var burada?Aldığın yüzüğe uygun takım falan mı isteyeceksin şimdi de?"

"Aslında başka bir yüzük isteyeceğim." diyen Kayaalp'e karşılık, adamın kaşları çatıldı. "Geçen ay sana özel yapım yüzük vermedim mi ben? İki buçuk karat tek parça elmas bulacağım diye anam ağladı.Ne başka yüzüğü? Ne yaptı kız terk mi etti seni,sen mi bıraktın yoksa hayırsız?"

"Ya ne diyorsun Saim Amca ağzından yel alsın,kimsenin kimseyi bıraktığı yok.Yanımda gördüğün arkadaş da niyeti bozdu.Ben de kaptım sana getirdim.Çünkü paşamız herkesin parmağındaki tek tip yüzükleri beğenmiyormuş. Özel olacakmış onun alacağı yüzük..." Kayaalp'in dalga geçer sesine aldırmayan Boran, yaşlı sarrafa döndü.

"Amcacım bunun dalga geçtiğine bakma sen.Hangi kızın eline baksam yuvarlak/kare küçük/büyük neyse bir tane pırlanta...

"Oğlum bir tane pırlanta olacak tabi! Adı "tek taş" ne olacaktı renk renk sekiz taş mı?"

Boran gözlerini devirerek Kayaalp'e "Ya önemli olan bunun bağlılığın,sonsuzluğun simgesi olması değil mi? Taşsız olunca ya da taş farklı renk olunca anlamı az mı oluyor nedir yani?" derken yaşlı sarrafın gülüşüyle konuşmaları kesildi."Ben anladım gencin sıkıntısını... Karşındakine özel bir şey istiyorsun,ona ait izi olan bir şeyler"

"Evet evet...Çok şükür birine derdimi anlatabildim." 

Yaşlı adam raflara doğru giderken Boran'a sorular sormaya başladı."Abartı sever mi? Girdiği yerde kendini göstermeyi,böyle namım yürüsün havasında..."

"Kesinlikle sevmez." Adam elini çenesine koyarak mırıldandı." Hmm o zaman altın rengi olanları pas geçelim. Çok büyük taş da olmaz. Çerçeveliler olmaz...Metalinde küçük işlemeler olanlar zarif olabilir evet." Oflayıp puflayarak eğilip alt raflardan üç büyük kutu çıkarıp tezgaha koydu. Yarım saatlik inceleme sonrasında kutuların her birindeki otuzar yüzükten birine karar kılamayan Boran'a isyan eden Kayaalp, dükkan çırağının getirdiği kahveyi alarak pes ettiğini ilan edip köşeye oturdu.Saim Bey ise büyük bir sabırla ve anlayışlı bir gülümseme ile,suratını ekşitmiş kutulara bakan müşkülpesent müşterisini izliyordu. 

"Sen şu müstakbel gelinimizin fotoğrafını göstersene bana." 

"Fotoğrafını mı? Peki,bir dakika." Boran telefonunu açıp galerisinden kızın yüzünün en net ve güzel çıktığı fotoğrafı seçerek adama uzattı.Yaşlı adam gözlüğünü düzeltip,memnuniyetle tebessüm ederdi "Maaşallah,ay parçasıymış kızımız."

"Adı da Miray zaten." Saim Bey kızın adını söylerken sesi heyecandan titreyen genç adamı eğlenerek süzüp,önündeki kutuların hepsini kapatarak kaldırdı. "Baştan fotoğrafını gösterseymişsin keşke,dur bakalım biliyorum ben sana lazım olanı." İki basamaklı merdivene çıkıp rafın üstlerinden diğerlerine nazaran daha ufak bir kutu çıkardı. Kayaalp'te boş fincanı tezgahın köşesine bırakıp tezgaha yanaşmıştı. Sarraf kutuyu açar açmaz Boran soldan üçüncü sırada bir yüzükle göz göze geldi. Gerçekten biriyle hatta  biriyle değil Miray'la göz göze gelmiş gibi bakarken yaşlı adam onun bakmakta olduğu yüzüğü çıkartıp uzattı. Ortadaki pırlantanın çevresinde göz benzeri badem gibi iki mavi taşın olduğu naif bir yüzüktü.

TEMASWhere stories live. Discover now