BÖLÜM 38 : ÇELİŞKİYE TEMAS ETMEK

6.3K 304 99
                                    

Maslak'ın yoğun trafik ve insan karmaşasından sonra klasik müzik çalan cam asansörle plazanın üst katlarına çıkmakta olan Pelin tuhaf bir huzur içerisindeydi.Elindeki soğumaya yüz tutmuş vişneli kekin kokusu içinde bulunduğu küçük alanı kaplarken "Burası tam meditasyon yapmalık yer."diye düşünüp kıkırdadı.Bir dakika kadar sonra asansörün kapısı açıldığında onun tam karşıda duran danışma masasındaki kumral genç kız ayağa fırlarken eli ayağına dolandı. "Merhaba Pelin Hanım.Hoş geldiniz.Ben hemen haber vereyim Kayaalp Bey'e" diyerek telefona sarılıyordu. Arkasında muhtemelen öğle yemeği için çıkmakta olan bir kaç kişi daha ona selam verdiler.Şirkete henüz ikinci gelişi olmasına karşın bu kadar tanınıyor olması Pelin'in utançtan domates kırmızısına dönerek oradan çıkmasına sebep olan ilk ziyareti nedeniyleydi.Kayaalp'in odası yerine toplantı odasına dalmış yarısı uzakdoğulu on beş kişiyi kendisine bakarken bulmuştu.Ne yazık ki utanç verici kısmı bu değil, bu duruma hayli gülen sevgilisinin sonrasında iki saat boyunca şirkette çalışan çaycı dahil herkese "Sevgilim Pelin" "Kız arkadaşım Pelin""En değerli varlığım Pelin" diye onu tanıtıp resmen yüzünü ezberletmesiydi.

"Haber vermeseniz olur mu? Ben sürpriz yapmak istiyorum da yalnızsa gidebilir miyim yanına?"

Kız başını sallarken kocaman gülümsedi."Müberra Hanım gelecekti bu gün ama henüz gelmedi.Kayaalp Bey müsait Pelin Hanım."

"Çok teşekkürler,iyi çalışmalar."

İçeri girip Kayaalp'in odasından önce çay ocağı tabir edilebilecek küçük odaya gitti. "Rüstem Bey bana iki çay koyar mısın büyükçe bir tepsiye,bir de çatal bıçak ve temiz tabak lazım."

Orta yaşlı pala bıyıklı adam onun  görünce yerinden fırladı." Aman Pelin Hanım,ben getiririm siz zahmet etmeyin."

"Zahmet falan yok,iki çay taşıyacağım Kayaalp'in odasına kadar"

Adam tepsiye tabak ve çatalları koydu.Pelin kekten iki büyük dilimi tabağa yerleştirirken Rüstem'de çayları ince belli bardaklara doldurup tabağın yanına bıraktı. Kız tepsiyi alıp " Kolay gelsin,kekin kalanını yersiniz." diyerek çıkıyordu ki, adam "Herkesin konuştuğu kadar varsınız ha Pelin Hanım" deyince ona döndü. 

"Herkesin konuştuğu kadar?"

Rüstem ellerini silkeleyerek "Hay ağzıma..." diye mırıldanırken devirdiği çamı kaldırması gerektiğini kabullenip konuşmaya başladı. "Biz yıllardır bu koca koca plazalarda çalıştık,ondan önce de bir kaç yıl kapıcılık ettiydim Etiler'de.Zengin tayfayı..Af buyrun ağzımdan öyle çıktı.Malı mülkü olanı çok gördük yani.Geçen gelişinizden beri "patron sevgilisi" olup sizin gibisine pek rastlamadıklarını anlatıyordu herkes haklılarmış. Ne kadınlar gördük; bir kere bir iş adamıyla yemek yedi diye şirket onunmuş gibi dolaşıp; affedersiniz herkese it gibi davranan...Siz gelmişiniz burada çay koyuyonuz. Kendiniz kek yapmışınız,bize bırakıyonuz." Pelin duyduklarıyla gülümseyip "Olur mu öyle şey insanız hepimiz.Kimin ne kadar parası var bunu değiştirmez.Şirket bu gün batsa yarın yine selamlaşmayacak mıyız? Neyse çaylar soğumadan kaçtım ben."

Kapıyı tıklatıp elindeki tepsiyi dengelemeye çalışarak devasa odaya giren Pelin'i gören Kayaalp elindeki işi bırakıp koşar adımlarla onun yanına gelerek tepsi alıp masasının önündeki büyük sehpaya bıraktı. "Vişneli kek mi o? " diyip çatalla kocaman bir parçayı ağzına atarken üzerindeki oldukça pahalı görünen gri takıma rağmen bir şirket yöneticisinde ziyade küçük bir çocuğa benziyordu. "Yavaş yavaş boğulacaksın.Bilsem kekin kalanını bırakmazdım bu nasıl yemek?"

Ağzındaki lokmayı yutmaya çabalayan adam "Nayopoyom öhhö açım aç, yemek söylemiştim daha gelmedi.Toplantısını bastığın Korelilerle bir donanım anlaşmasına varmaya çalışıyoruz sabahtan beri onunla uğraşıyorum.Tiyatro tam zamanında olup bitmiş bundan sonra ilgilenebilmem mümkün olmazdı." derken karşısında oturan kız dudaklarını büzdü. "Seninle ilgilenecek zamanım yok mu diyorsun?"

TEMASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin