İNFAZ

924 494 745
                                    

          Volkan ve Zeynep salona girdikleri anda ne olduğunu anlayamadılar. Çünkü Burcu ve ablası salonun ortasında duran bir heykele bakarak tuval üzerine yağlı boya resim yapıyorlardı. Heykelin hemen yanında da büyük ve boş siyah bir poşet duruyordu.

          Burcu'nun ablası yaşanılanlara çok tepkiliydi ve avazı çıktığı kadar bağırıyordu.

          ''Siz de kimsiniz? Burada ne arıyorsunuz? Defolun evimden!''

          Volkan bir anda ne diyeceğini bilemedi. Çünkü başkasına ait bir eve girmişlerdi. Üstelik ellerinde arama emri yoktu ve suçluları da suçüstü yakalayamamışlardı. İşler istedikleri gibi gitmemişti.

          Burcu, daha sakin bir ses tonuyla ;

          ''Volkan ne işiniz var gecenin bu saatinde ve silahlı bir şekilde evimizde? Ayrıca arama kararınız var mı?'' diye sordu.

          Burcu avukat olduğu için tüm haklarını biliyordu. Ayrıca Volkan ve Zeynep'in yüz ifadelerinden arama kararlarının da olmadığını anlamıştı. Şimdi hesap verme sırası Volkan ve Zeynep'teydi.

          Zeynep araya girerek ;

          ''Bir suçluyu takip ediyoruz, evinize göz atmamızda bir sakınca var mı?'' diye sordu.

          Burcu, Zeynep'in bu tavrından hiç hoşlanmamıştı.

          ''Tabii ki de evimizi arayamazsınız. Eğer arama kararınız yoksa yaptığınız bir suç. Lütfen bize arama kararını gösterin'' diye sert bir üslupla yanıt verdi.

          Durumun gittikçe kötüye gittiğini fark eden Volkan ;

          ''Lütfen kusura bakmayın hanımlar. Anlaşılan büyük bir yanlış anlama oldu. İkinizden de çok özür diliyoruz'' dedi.

          Burcu'nun ablası olan Berna'nın öfkesi dinmemişti.

          ''Bunun hesabını vereceksiniz. Sizi şikayet edeceğim''

          Ama son ve acı sözü söyleyen Burcu oldu.

          ''Derhal burayı terk edin ve bir daha da benimle muhatap olmayın''

          Bu son söz üzerine yapacak bir şeyi kalmayan Volkan, Zeynep'i kolundan çekiştirerek kapıya doğru yöneldi.

          Volkan ve Zeynep arabanın içinde dönüş yolundaydılar. Ağızları bıçak açmıyordu. Zeynep kendisini çok kötü hissetmişti. Volkan'a karşı çok mahcuptu. Bir çuval inciri mahvetmişti. Üstelik şimdi Volkan ile Burcu'nun arası, onun yüzünden bozulacaktı. Burcu ile Volkan'ın beraber olmalarını istemiyordu ama olayların bu şekilde gelişmesini de istememişti. Sessizliği ilk bozan Zeynep oldu.

          ''Volkan başkomiserim, bana ne kadar kızgın olduğunu biliyorum. Olan tüm olaylar için özür dilerim. Böyle olsun istemezdim''

          Volkan'ın yanıtı ve tavrı Zeynep'i şaşıttı. Kızgın bir şekilde bağırıp çağıracağını düşünürken, sakin fakat üzgün bir üslupla konuştu.

          ''Sende bir kabahat yok. Ben seni hemen dinlememeliydim. Önce etraflıca bir araştırma yapıp öyle karar vermeliydim. Sonuçta sen tecrübesizsin, hata benim''

          Volkan'ın bu şekilde konuşması, Zeynep'i daha çok üzdü. Bunun yerine kızsa, bağırsa daha az üzülürdü. Gururu çok incinmişti ama şu anda yapabileceği hiçbir şey de yoktu. O yüzden de hiçbir yanıt vermedi. Aslında aklında birçok açıklanması gereken soru ve şüphe vardı ama bunların konuşulmasını ertesi güne erteledi.

İstanbul'da Seri KatilWhere stories live. Discover now