LUNAPARK

1.1K 702 415
                                    

          Burcu'nun elindeki ekmek bıçağı havada kavis çizdikten sonra hızla karpuz dilimine saplandı. Burcu, var gücüyle bağırdı, ''evimden defol''
         
          Volkan hiçbir şey söylemedi. Çoktan ayağa kalkmıştı bile. Hemen kapıya doğru yöneldi ve evden dışarıya çıktı. Burcu'ya bir hoşçakal bile diyememişti.

          Volkan arabasında giderken arabasının müziğini bile açmamıştı. Halbuki en sevdiği şeylerden birisi arabada müzik dinlemekti. Oysa şimdi düşünmeye ihtiyacı vardı. Kendisini hemen banyodaki küvete atmak istiyordu. En sevdiği şey küvetteki sıcak su içinde kendisi ile başbaşa kalmaktı. Orada kendisini huzurlu ve güvenli hissediyordu.

          Evet, şu anda en sevdiği yerdeydi. Eve gelir gelmez kolundaki bandajı çıkartmış ve kendisini küvete atmıştı. Bundan sonra bu bandajı takmayacaktı. Hayatının en uzun gününü yaşamıştı. Önce bir katil ile burun buruna gelmiş, akşamında ise hayatının en güzel anlarını yaşamış ama sonrasında da her şeyi mahvetmişti.

          Bir yandan da Burcu ile ilgili düşünmeden edemiyordu. Çok güzel ve çekici bir kızdı. Ama çok şüpheli davranışları vardı. Üstelik seri cinayetler başladıktan sonra, ilginç bir şekilde tanışmışlardı. Gerçi ilk tanışmak isteyen Volkan olmuştu ama yine de kızın davranışları kendisini çok şüphelendiriyordu.

          ''En iyisi zamana bırakmak, zaman en güzel ilaçtır'' diye düşündü. Çünkü artık bir an önce uyuması ve işine konsantre olması gerekiyordu. Burcu yüzünden mental anlamda işine odaklanamamıştı. Hemen banyodan çıktı, saçlarını ve vücudunu kuruladı, sonra da kendisini yatağa attı. Çok yorucu bir gün geçirmişti. Hemen uyuyacağını tahmin ediyordu.

                                                                                                                  *************

          İstanbul'un en işlek lunaparklarından birisinde, saat 6'da dönme dolap yavaş yavaş ama durmadan dönüyordu. Gün henüz yeni ağarmaya başlamıştı. Sabahın henüz bu saatinde bu pek hayra alamet değildi.

          Volkan sıçrayarak yatağından uyandı. Başı şiddetle ağrıyordu. Saatine baktığında 11 olduğunu gördü. Anlaşılan yine cep telefonunun sesine uyanmıştı. Oysa gece uyuyamamıştı. Uyumaya başlayalı sadece bir saat anca olmuştu. Telefonun ucundaki kişi Zeynep Komiser'di ve hemen gelmesi gerektiğini söylüyordu.

          Volkan, Emniyet Müdürlüğü yerine soluğu lunaparkta aldı. Dönme dolap hiç aralıksız en az 5 saat dönmüştü. Lunaparka gelen simit satıcısı, bekçiyi göremeyince emniyete haber vermiş ve olay ortaya çıkmıştı.

          Lunaparkın gece bekçisinin anlatımı bildikti. Siyah giyimli ve siyah maskeli bir şahıs tarafından bayıltılmış, elleri ve kolları bağlanmıştı.

          Murat, ayakta duramayacak haldeydi, gelen ambulansa bindirilmeden önce, Volkan ile biraz da olsa konuşma fırsatı oldu. Ama başı dönüyor ve midesi acayip bulanıyordu. Volkan arkadaşını zor durumda bırakmak istemedi.

          Murat'ın yanında aynı zamanda, yine harflerin kesilerek bir araya getirilmesi ile hazırlanmış bir not vardı : ''Tuzak avlar içindir ama ben av değil avcıyım. Adalet'' Yazının kim tarafından yazıldığı belliydi.

          ''Geçmiş olsun Murat, detayları sonra görüşürüz, sen şimdi iyileşmene bak''

          ''Bir insanı dönme dolaba koyup saatlerce döndürmek...Bunu hangi psikopat yapabilir'' Zeynep'in sorusu çok samimiceydi.

          Volkan'ın sessiz ve düşünceli oluşu Zeynep'in gözünden kaçmamıştı. Üstelik sorusuna da yanıt vermemişti. Volkan artık patlamak üzereydi. Sahip olduğu bilgileri mutlaka birisiyle paylaşmalıydı. Daha sonra Zeynep'in sorusuna yanıt verdi.

İstanbul'da Seri KatilWhere stories live. Discover now