AŞK

1.2K 743 518
                                    

          Volkan eliyle tetiğe dokundu ve silahın patlama sesi duyuldu. Ne kadar soğukkanlı olmaya çalışsa da işte katili öldürmeyi başaramamıştı. Son anda elini hedeften kaydırdı ve katili kolundan vurdu. Vurulmanın etkisiyle katil pencereden aşağıya yuvarlandı. Pencerenin yanına gittiğinde, katil çoktan kaçmaya başlamıştı bile. Kendisi de atlayarak takip etmeyi düşünse de bundan vazgeçti.

          Çünkü hem pencere yere çok yakın değildi, hem de katilin büyük bir tava ile vurduğu kolu çok feci bir şekilde sızlıyordu. Hemen merkezi arayarak bir ekip göndermelerini istedi. Tabii olay yeri araştırma biriminin gelmesini de söyledi.

          Gelen ekip olay yerini incelediyse de beklendiği gibi işe yarar bir şey bulamadı. Zaten Volkan da bu yaşanılanlar sırasında katilin eldiven taktığını fark etmişti. Olay yerinde bu yüzden parmak izine rastlanılamadı.

          Bu sefer ek olarak, katilin yaralanması durumu vardı. Gerçi o da kesin değildi. Olay yeri inceleme ekibi herhangi bir kan izine rastlayamadı. Oysa Volkan, katili kolundan vurduğuna yemin bile edebilirdi.

          Volkan, hemen telefonla müdürünü bilgilendirerek yaşanılanları anlattı. Müdürüne, katile ateş ettiğini ancak kolundan vurabildiğini söyledi. Katili öldürmek istemediğini ve katilin de onu öldürmediğini kimseye söyleme cesaretini bulamadı.

          Tabii ki müdüründen, zamanında yardım istemediği için okkalı bir azar da işitmişti. Artık kendisi aynı zamanda olayın bir numaralı görgü tanığı da olmuştu. Gerçi doğru dürüst bir şey görememişti. Çünkü katil siyah bir elbise giymiş ve başına da siyah bir maske takmıştı.

          Kafası binbir soru ile doluydu. Acaba katili öldürmemekle hata mı yapmıştı? Daha da önemlisi, katil, elinde imkan varken kendisini niye öldürmemişti?

          Arkadaşları, incelemeler sürerken, Volkan'ı hastaneye götürdüler. Çekilen röntgen sonrası, doktor Volkan'ın kolunu bandaj ile sardı. Kırığa rastlanmamıştı. Ama çok küçük de olsa bir çatlak tespit edilmişti. Bu yüzden doktor, Volkan'a kolunu fazla zorlamamasını tembihledi.

          Bir gün için bu kadar heyecan fazlaydı. Olayla ilgili değerlendirme raporunu ertesi gün de yazabilirdi. Artık biraz rahatlamaya ihtiyacı vardı.

          Volkan, arkadaşlarından ayrıldıktan sonra hemen telefonla Burcu'yu aradı. Yaşadığı onca şeyden sonra normalde, Valiyle bile olsa elinde olsa randevusunu ertelemeye çalışırdı. Ama Burcu ile buluşmak istiyordu.

          'Merhaba ben Volkan. Burcu, biraz işim çıktı. Yarım saat gecikeceğim'

          Yanıt tam Burcu'dan beklendiği gibiydi.

          'Birisi sana kadınları bekletmemek gerektiğini söylemedi mi? 9:30'a kadar beklerim. 9:31'de şansını kaybedersin'

          'Tamam. İnşallah o saatte oradayım'

          Eve gitmeye bile vakit yoktu. Neyse ki, Burcu telefonda spor kıyafetle gelmesini söylemişti. Bu deli kız ne planlamıştı acaba? Bildiği kadarıyla, Eminönü'nde doğru dürüst bir restaurant da yoktu. Zaten her taraf işyeri ve mağazalarla doluydu.

          Arabasını park edecek yer bulmakta zorlansa da, bir köşeye sonunda arabasını park etti. Hızlı adımlarla buluşma yerine doğru gitmeye başlamıştı. Zira Burcu'nun şakası yoktu. Sanki neden bir saat sonraya randevuyu ertelememişti ki? Herhalde Burcu'nun tepkisinden çekinmişti.

          Soluk soluğa kalsa da, saat 9:29'da Adalar İskelesi önünde olmayı başardı.

          Evet gizemli kız orada karşısında duruyordu. Spor kıyafeti ile olsa da yine de çok güzel gözüküyordu. Altına bir kot, üstüne ise beyaz bir gömlek giymişti. Üzerinde hiçbir takı bulunmuyordu. Bu yaz gününde uzun kollu gömlek giymesi gözünden kaçmamıştı.

İstanbul'da Seri KatilWhere stories live. Discover now