"Eren seni seviyor."

"Ne?"

"Bana her şeyi anlattı. Eren sana âşık olmuş. Bugün konuşacaktı. Ama Dilay'dan duydum ki Batu ile evleniyormuşsun. Yapma Nazan. Sende Eren'i seviyorsun. Biliyorum. Bak ben aranızdan çıktım. Artık beni düşünmeyin. Mutlu olun!"

Gözyaşlarım ne içindi bilmiyorum. Aynı anda hem sevinçten hem de üzüntüden ağlıyordum. Sinem'e üzülürken, kendime seviniyor olmak inanılır gibi değildi. Karmakarışık bir haldeyken Sinem'in son sözü beni kendime getirdi.

"Eren'e iyi bak Nazan. O mutlu olmayı hak ediyor."

"Dıt...dıt...dıt..."

Telefon elimde kolum sol yanıma düştü. Aklım uçup gitmişti. Aşk öyle sarmıştı ki dört yanımı, ben bile bu kadar cesur olacağımı bilmiyordum. Hızla Batu'ya döndüm. Hiç onu kırar mıyım diye düşünemiyordum. Diyorum ya, aşkın en cesur halindeydim şu an. Herkes şaşkınca bakarken "Üzgünüm Batu. Ama ben bunu yapamam. Kalbim Eren'e ait. Ben ömrüm boyunca bir tek onu sevdim. Bir tek onun gözlerinde hayat buldum. Ve ben ondan başkasıyla evlenemem. Affet beni. Affet!" deyip aynı hızla çıkışa koştum. Gördüğüm herkese Eren'i soruyordum. Sonunda öğrendim yerini. Aşkım çatıdaydı. Asansör dolu olunca merdivenlere koştum. Dört katı koşarak çıkıyordum. Kalbimin hızlı atışı eşliğinde yağmurun süslediği çatıya çıktım. Tam karşımdaydı. Sırtı bana dönük, başını elleri arasına almış, deli gibi dolanıyor. Sırılsıklam olmuştu, olmuştuk...

Derin nefes alıp, kendimden emin adımlarımla ona koşar adım yaklaştım. Sol kolundan kendime çekip dudaklarına dudaklarımı bastırdım. İkimiz şaşkın, şapşal, deli...

Neler oluyordu bize? Gerçekten bunu yapan ben miydim? İkimizde emin olmak için duraksadık. Birbirimizin yüzüne baktık. Şaşkınca "Nazan?" dediğinde "Seni seviyorum." dedim. Gülümsedi. Dudaklarıma kendini bıraktı. Birkaç dakika sonra yine ayrılıp şaşkınca birbirimize baktık.

"Batu?" dedi. Tebessüm ettim.

"Senden başkası yok!" dedim. Ve yine dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Birkaç dakika sonra tekrar ayrıldı ve gülümserken "Seni çok seviyorum sarı cadı." dedi. Bu sondu. Bu kez ayrılmak çok zordu. Yağmur bizi ıslatırken tekrar dudaklarımız birbirini buldu. Şimdi mutluydum işte. O kadar acıdan sonra, nihayet huzuru bulmuştum. Hem de defalarca imkânsız dediğim adamda...

Ve anladım ki imkânsız yokmuş. Eğer istersek gerçekten tüm imkânsızlıklar yok olurmuş. Ve geriye sadece AŞK kalırmış...

*****

BİR HAFTA SONRA

TUNA MAYIN

Evet, Buse ile evlenecektim. Artık zamanı gelmişti. Artık ben hayatımı tamamen ona adamak istiyorum. Her sabah güne onunla başlamak, her saniye elini tutmak ve en önemlisi de tıpkı ona benzeyen kızlarımın olmasını istiyorum. Ben Buse ile muhteşem bir hayat kurmak istiyorum. Ama bu teklifi nasıl yapacağımı bilmiyorum. Sakar ile Şakir bana fikir verirken, Eren, Can ve Akın'da bize katıldı. Şimdi tüm erkekler bahçede toplanmış önemli bir toplantı yapıyorduk. Kızların görevi ise bu süreçte Buse'yi oyalamaktı.

"Nasıl yapacağım lan?" dediğimde Sakar başladı anlatmaya. Elinde bir demet ot, bir dizinin üstüne çökmüş koltukta oturan Şakir'e evlenme teklifi yapıyordu. Biz ise gülmemek için kendimizi tutmakla meşguldük.

"Benimle evlen Şakirciğim."

"He oldu! Oldu olacak hemen imam nikâhını kıydırmaya gidelim."

YILDIZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin