18. Bölüm

194 8 15
                                    


Mediadaki- Sinem ^_^ ve  En sevdiğim şarkı olan bölüm şarkımız <3

TUNA MAYIN

Ölüyordum...

Bu his beni öldürüyordu. Onu bir başkasıyla bu kadar yakın görmek içimi yakıyordu. Hayatımda ilk defa kendimi ağlarken buldum. Olduğum yerden kımıldayamıyordum. Donup kalmıştım. Kalbimin aksine dışım buz tutmuştu. Buse Akın ile yakınlaşıyordu. İkisinin dudakları birbirini bulduğunda delirmek üzereydim. Aşk neden bu kadar can yakardı ki? Neden bu kadar çok öldürürdü? Sıcak bir el sağ bileğime yapışıp beni oradan uzaklaştırdı. Ne yaptığımı hiç bilmiyordum. Beni kim götürüyordu bilmiyordum. Tek bildiğim kalbimdeki her şeyi yok eden bir yangın vardı. Söndüremiyordum. Geçmiyordu. Bir süre sonra biri beni sarsıyordu. Gözyaşlarım içinde karşımdaki yüzü buldum. Sinem?

"Tuna iyi misin?" diye soruyordu. Garip bir telaş içinde sağ elini alnıma yerleştirdi.

"Ateşin var. Sen manyak mısın? Neden kendine dikkat etmiyorsun?"

Beni azarlıyordu. Ne garip ablamdan başka biri beni azarlıyordu. Tıpkı Buse gibi. Bak işte yine aklıma geldi. Yine yaktı kalbimi.

"Tuna? Sen iyi değilsin. Hadi gidelim." deyip sağ kolumun altına küçücük cüssesini koydu. Şaşkındım. Şaşkınlığımla da onu izliyordum. Beni otele götürmeye çalışıyordu. Birkaç dakika sonra kendimi onun odasında buldum. Tek başına kalıyordu. Başka kimse yoktu. Konuşacak mecalim yokken beni yatağına oturttu.

"Ben sana nane limon getireyim. Bir de şu ateşini düşürmemiz gerek." derken mutfağa ilerledi. Sustum. Nedense bu gece suskunluğum üzerimdeydi. Oturduğum yerde dev camdan dışarıyı izledim. Yine aklımda Buse ile Akın vardı. Yine onların öpüşmesi...

Bu duyguya dayanamayacaktım. Gözlerim yine doldu. Kendime mani olamadım. Ve yine ağladım...

SİNEM TUNAHANLI

Tuna'yı o halde gördüğümde çok üzüldüm. Benim kuzenim onun sevdiği kadını öpüyordu. Buna dayanması zordur bilirdim. Aşk, hep yanlış kişiyi seçerdi. Nedense hiçbir zaman doğru insanı bulamazdın. Özellikte ben ve benim gibiler. Hayat nedense bizim yüzümüze gülmezdi. Yapayalnız kalırdık. Tuna'ya baktığımda onda kendimi gördüm. Yıllardır Can'ı başkalarıyla görüyordum. Ne zaman onun hayatına girmek istesem tüm kapılarını yüzüme kapatıyordu. Bu kez de beni kovmuş ve kapılarını üzerime kapatmıştı. Önce Eda için canımı yakmıştı. Şimdiyse Dilay. Oysaki onların aşkı imkânsızdı. Henüz ikisi de bilmiyor. Dilay gerçekleri bir öğrense bir daha asla Can'ın yüzüne bakmazdı. O yüzden onları uzak tutmak istedim. Yıllardır Dilay'ın karşılıksız aşkına karşı durdum. Üzülmesin içindi. Fakat artık onları durduracak gücüm kalmamıştı. Ok yayından çoktan çıkmıştı. Artık kimin canını yakardı bilinmez. Düşüncelerim arasında buzlu su, bez ve birde bir fincan nane limonla Tuna'nın yanına ilerledim. Hala bıraktığım gibiydi. Fincanı ona uzattığımda güçlükle içip bana verdi. Tepsiyi sehpanın üzerine indirip onu iki omuzundan iteleyip yatağa yatırdım. Bende yatağın yanına oturup bu kez ateş ölçeceğiyle ateşine baktığımda yüksekti. Üzgündüm. Turuncu kafayı ilk kez böyle görüyordum. Sıkıntıyla bezi buzlu suya batırıp sıktım. Alnına yerleştirdiğimde bana baktı.

"Neden bana yardım ediyorsun? Sonuçta sen ablamın düşmanısın." dediğinde tebessüm edip "Sende bana yardım etmiştin. Hatırlamadın mı?" dedim. Bu akşam ilk defa gülümsedi.

O günü hatırladım.

ÜÇ YIL ÖNCE (LİSE SON SINIF)

Okulun yolunda yürüyordum. Lacivert v yakayı beyaz gömleğimin üzerine giymiştim. Gri eteğim, bileklerimde beyaz çorabım ve siyah spor ayakkabım, siyah sırt çantamla her zamanki gibiydim. Sırt çantamın iki kolunu sımsıkı tutarken şarkı mırıldana mırıldana yürümeye devam ettim. Bizim okula yol biraz uzundu. Babam araçla göndermek istese de kabul etmezdim. Bir zat kendim yürümek ve hayatın tadını çıkarmak isterdim. Bu bendim işte. Asıl ben... Birçok insan zengin kız, babası şımarık büyütmüş dese de ben herkese direnirdim. Kendim olmaya çalışırdım. Ama böyle bir hayatta mümkün değildi. Sonunda babamın istediği olmuştu ve ben tüm zengin kızlar (Sözüm meclisten dışarı: D hikâye gereği böyle düşünüyor.) gibi şımarık, ortalık karıştıran olmuştum. Neyse o zamanlar öyle değildim. Ben yürümeye devam ederken ileride bir kargaşa çıktı. Ne olduğunu anlamıyordum. Esnafların olduğu caddeye girdiğimde kalabalığın içinde sorun çıkaran tipleri gördüm. Sanırım bizim okuldanlardı. Merakla oraya adımlamaya başladım. Turuncu kafalı çocuk olay çıkarıyordu. Bizim okulun başkanıydı. Bakmayın o diğer başkanlar gibi değildir. Olay çıkarırdı. Bildiğiniz bizim okulda çete kurmuştu. Öğretmenler bile ondan korkarlardı. Onu hiç sevmezdim. Hatta nefret ediyorum. Yanına ilerlediğimde hala bir çocuğa bağırıyordu. Bende burnumu sokmamam gereken olaya yine sokmuştum.

YILDIZIMWhere stories live. Discover now