10. Bölüm- Çıkmaz sokak

252 9 7
                                    



MEDİDAKİ- NAZAN 

**

NAZAN DERE 

Arabaya zorla bindirildim. Biraz uzaklaştıktan sonra öfkeyle bizimkilere baktım.

"Buse hemen çöz beni!" diye haykırdım. Buse titreyerek bana baktı.

"Ama beni öldürürsün." derken gözlerini kırpıştırdı. Derin nefes aldım. Sakin olmak için büyük çaba sarf ediyordum.

"Yok, bir tanem. Ne yapacağım ben? Hadi çöz beni." dedim. Çocuk gibi gülümseyip beni çözdü. Ve çözmesiyle arabanın arkasında onu hırpalamaya başlamam bir oldu. Tuna arabayı durdurup arkaya döndü.

"Kızım bir durun lan! Kaza yaptıracaksınız!" dedi. Öfkemi Buse'nin saçlarından çıkarmayı bıraktım. Ve Tuna'nın kısa turuncu saçlarına saldırdım. Tuna saçlarını kurtarmaya çalışırken arada bana vuruyordu. Ama hiç etkilenmedim.

"Daha durun siz! Ben bana yaptıklarınızı ödeteceğim. Bedelini ödeyeceksiniz!" diye bağırdım. Tuna "Nazan Allah aşkına bir dur! Biz seni kurtardık! Biz öyle demeseydik gideceğin yer karakoldu!" dediğinde duraksadım. Çocuk haklıydı.

"Bir daha bana deli, zır deli gibi ithamlarda bulunursanız gebertirim! Anladınız mı?" diye haykırdım. Buse saklandığı yerden çıktığında kıkırdamamak için kendimi zor tuttum. Çünkü kızın saçlarını nasıl yolduysam hepsi havaya kalkmıştı.

"Şey Nazancığım bir şey söylemem gerek." dediğinde merakla "Hı söyle." dedim. Sağ elinin işaret parmağıyla dudaklarımı gösterip "Dudağın neden patlamış?" dedi. Ve anında kızarmama sebep oldu. Ay o çocuğu öptüydüm ben dimi? Allah'ım öleceğim şimdi. Tuna sırıtırken "Hayırdır ne oldu?" dedi. Öfkeyle "Ne olacakmış canım? Yok, bir şey olmadı! Sadece düştüm ben! Evet, düştüm!" diye haykırdım. Buse meraklı gözlerini daha da büyültüp "Sadece düştüysen niye bağırıyorsun?" dedi. Tuna'da hemen lafa atladı.

"Başka zaman olsa biriyle öpüştüğünü düşünürdüm." demesiyle daha da kızardım. Bu halime gözlerini büyültüp "Kimle öpüştün kızım?" diye haykırdı. Ve anında üzerine atladım.

"Sussana oğlum! Sus! Allah belanızı vermesin! Yok, öyle bir şey! Yok! Ben bir şey yapmadım! Duvar yaptı!" he Nazan duvar yaptı. Zaten seni de duvar düşürdü. Yetmedi adamı da o öptürdü. Allah belamı verdi. Tamam.

EREN SANCAK

Bunlar kim? Aklımda deli sorular dolanırken, içimi bir şüphe sardı. Bende hemen peşlerine düştüm. Tuhaf olan bir süre sonra kızın önlüğünü çıkarıp, derin bir tartışma içerisine girmeleriydi. Kesin bunlar Can'ın kaçırılmasıyla ilgiliydi. Olay git gide acayipleşiyordu. En son deniz kenarında durdular. Sarışın kız araçtan öfkeyle çıktı. Denize yaklaşırken diğer ikisi de onun peşindeydi. Nasıl dinlerdim ben bunları? Kahretsin hiçbir şey duymuyorum. Arabadan aceleyle çıkıp peşlerine düştüm. Bir kayanın ardına gizlenip üçlüyü dinledim.

NAZAN DERE

"Ben böyle işin?" diye tıslayıp araçtan indim. Deniz kenarına yürüdüm. Diğerleri de peşimdeydi. Cebimden telefonumu çıkarıp Dilay'ın numarasını tuşladım. Bir süre çaldı. Heyecanla "Sonunda telefonu açmış!" dedim. Tuna ve Buse heyecanla bana bakıyordu. Dilay cevap verdi.

"Efendim sarı?" demesiyle haykırmam bir oldu.

"Neredesin lan sen? Okulda, evde, ortalıkta birbirine girdi!"

Dilay derin nefes alıp "Kızım ne çirkefleşiyorsun? Ne oldu?" dedi. Allah'ım bir de sakin sakin ne oldu diyor. Ben bu kızı gebertirim.

"Dilay Can Sancak yok! Kaçırılmış! Bana doğruyu söyle sen mi yaptın?" dedim. Heyecanla cevabını bekliyordum. Ama uzun bir sessizlik oldu. Öfkeyle "Kızım cevap ver!" diye haykırdım.

YILDIZIMWhere stories live. Discover now