3. BÖLÜM( Halı arasında bir Can Sancak)

398 19 8
                                    

MEDİADAKİ- CAN SANCAK


CAN SANCAK

Aşağıdan gürültü gelince gözlerimi araladım. Ama o kadar yorgundum ki kalkmaya erindim. O kadar ki uyurken pijamalarımı bile giymemiştim. Hala siyah deri pantolon ve beyaz tişörtümle duruyordum. Ama umursamayıp sağ tarafıma dönüp uykunun sıcak kollarına kendimi bıraktım.

DİLAY MAYIN

Ya sabır!

Şakir eline aldığı eter bezini yaşlı adamın burnuna bastırdı. Sakar'da gelip beni adamın kollarının arasından çekti. Ben şaşkınlıkla iki aptal adamıma baktım.

"Aferin. Sonunda bir işi becerdiniz.'' Dedim. İkisi de muzipçe sırıtırken, burnumdan öfke soluyarak odanın çıkışına yöneldim. Islak zemine basmadan kapının yanına yaklaştım. Şakir sert adımları ile yürürken "Dikkat et su var...'' dememe kalmadan koca adam cüssesine bakmadan ıslak zeminde kayıp arkasına doğru düşüşe geçti. Sakar'da tam arkasında olduğu için altında kalmıştı. Yemin ederim acıdım çocuğa. Bizim Şakir biraz yapılı bir adamdı. Pos bıyıkları vardı. Sert bakışları vardı. Sakar ise saf, çekinden ufak yapılı bir adamdı.

"Öldüm anam...'' diye inleyen Sakar'a üzüntüyle bakıp "Allah rahmet eylesin.'' Dedim. İki aptal güçlükle ayağa kalktığında nihayet merdivenlere yol almıştık. Doğru odaya girdiğimizde sessizce ihtişamlı, beyaz bir yatakta uyuyan yıldızıma yaklaştım. Sağ yanına çöktüğümde, uyuyan güzel yüzüne baktım. Artık nasıl bakıyorsam Sakar duygulanmış ağlamaya başlamıştı. Onu umursamadan ben titreyen sağ elimi sevdiğim adamın sol yanağına dokundurdum. Onu hissettim. Gerçekten vardı. Hayal edemeyeceğim kadar gerçek ama bir o kadar da hayaldi...

Can sancak benim sınırımın olmadığı tek hassas yanımdı. Aşkımdı... Maskemi çıkarıp, sol yanıma uzandım. Birkaç saniyeliğine de olsa onu izlemek istedim. Şakir endişe ile "Efendim bence artık gidelim.'' Dedi. Sakar'da cebinden çıkardığı mendille sesli bir şekilde burnunu silerken "Aşka azıcık saygın olsun odun herif!'' dedi. Şakir öfke ile elinin tersini gösterip "Lan bir sus!'' diye haykırdı. Ve işte tüm bu şamatada yıldızım siyahlarını benim mavi gözlerime sundu. Birkaç saniye donup kaldı. Sanki rüyaymışım gibi kaşlarını çatıp düşünüyordu.

"Sen kimsin?'' dediğinde gülümsedim. Şakir eterli bezi hazırlamış, Can'ın arkasında yerini almıştı.

"Merhaba Can Sancak...'' Dediğimde Şakir yıldızımın burnuna bezi bastırdı. Can biraz karşı koysa da sonunda kendini uykunun kollarına bırakmıştı. Alelacele ayağa kalktım. Sakar bir o köşeye bir bu köşeye koşturuyordu. Şakir ile ben merakla ona bakıp "Ne yapıyorsun?'' dedik ama verdiği cevapla kendimi yere bıraktım. Delirmem an meselesi.

"Halı geziyorum patron. Adamı halıya sarmamız gerek.''

Hadi bu Şakir'i anladım. Ben niye bu salağı getirdim. Benim nasıl bir mantıklı açıklamam var çok merak ettim. En sonunda Sakar'ın dediği oldu. Can'ı halının arasına koyup, merdivenleri hızla indik. Bizim Sakar azıcık dikkatli olsaydı, evi de rahatlıkla çıkacaktık ama öyle olmadı. Vazoyu devirdi manyak!

"Lan sus lan!'' diye öfkeyle cırladım. Şakir ise yine bir eliyle halıyı tutarken, sağ elinde silahı Sakar'ın alnına dayadı.

"İzin ver patron keseyim cezasını!" dedi. Öfkeyle nefesimi dışarı verip "Şu saçmalıkları bir kesseniz de şuradan çıksak! Yoksa bileklerimi keseceğim!" dedim.

"Allah korusun patron!" diye bir ağızdan bağırdılar.

Nihayetinde adamlarım dediğim gibi hızla bahçeye çıktılar. Koşar adım evi de terk ettiğimizde, bin bir güçlükle arabaya kendimizi attık. Şakir arabayı kullanırken, maskeleri çıkardık. Sakar bir şişe suyu içerken "Ayı yemiş sanki. Bu nasıl bir ağırlık çözemedim patron.'' Dedi. Gülümsedim. Ağırdı falan ama o benim yıldızımdı. Delirmemin tek sebebiydi. Nihayet ailemin şehir dışındaki, pek fazla kimsenin olmadığı çiftliğin orman yolundaydık. Can'ın uyuyan yüzüne dönüp baktım. Gülümserken "Her şey şimdi başlıyor yıldızım.'' diye fısıldadım. Asıl savaşım şimdiydi. Önemli olan Can'ı aşka davet ettiğimde, kabul etmesiydi. Ve ben onun cevabını çok merak ediyordum.



YILDIZIMWhere stories live. Discover now