32. BÖLÜM

101 5 0
                                    

BÖLÜM ŞARKIMIZ MİTHAT CAN ÖZER- ATEŞ BÖCEĞİ ^_^

İYİ OKUMALAR^_^ 

*******  

BEŞ YIL SONRA

CAN SANCAK

Aşk; benim en büyük yaram...

Kendimi kaybettiğim ve bir türlü de bulamadığım çöl... Beş yılı aşmıştı ayrılığımız. Ve ben o kadar kalabalığın içinde yapayalnızdım. Çünkü tüm benliğimle beş yıl öncesinde kalmıştım. Öyle ki bir türlüde delimi unutamamıştım. Başaramamıştım. Zaten onu unutmak ne mümkündü? Bana öyle sevgiyle bakan, üzerime titreyen, deli ama tatlı bir kadını bulmak artık imkânsızdı. Peki, beş yılın nasıl geçti diyorsunuz öyle değil mi? Zor geçti. Hatta nefes alması bile zor...

Kendime yeni bir hayat kurdum. Güney Kore de amcamın ajansının başına geçmiştim. Burada yıldızlar yetiştiriyordum. Anladığınız gibi... Dilay'dan ayrılınca yıldız olmayı bıraktım. Çünkü Dilay'ı kaybedince hayallerimi de kaybettim. Anladım ki benim tek hayalim oydu. Benim güzel delim. Bu kelimeyi içten içe kalbimi kanatarak söylüyordum. Onu hep özlemek, beş yıldır kalbimde bir ağrıyla yaşamak o kadar zor ki. Bunu anlatmak çok zor. Hatta imkânsız...

Salonumun ortasına yorgun adımlarımla yürüdüm. Bugünde nefes almak çok zor. Hele de aklım tamamen delimle doluyken. Tüm bezmişliğimle televizyon karşısındaki koltuğa çöktüm. Sehpadan laptopumu alıp geriye yaslandım. Ve her gün yaptığım şeyi yaptım. Arama motoruna "DİLAY MAYIN" yazdım. Güzel yüzü karşıma çıktığında gözyaşlarımı bir kez daha tutamadım. O kadar zavallıydım ki, her gün hatta her saniye onu internette arayıp acı dolu gözlerimle izliyordum.

Ama aldırmayın bana ben onu özlediğim için acı ile izliyorum. Yoksa benim delim artık bir yıldız. Hatta öyle ki dünyanın yarısı onu konuşuyor. Beş yıl ona öyle iyi geldi ki bir bilseniz. Her gün biraz daha yükseğe çıkıp parladı benim yıldızım. Ben onun yıldızı olmayı bıraktım. Artık o benim yıldızım oldu. Artık sıra ondaydı. Dünya mavisi gözleri kalbimi talan ederken ekrandaki yüzüne parmak uçlarımla dokundum.

"Keşke seni bir kere daha görsem. Çok özledim delim, inan bana seni çok özledim. Çok!" yine delirmek üzereydim. Yine ona olan özlemim beni çıldırtmıştı. Ona her gün uzaktan bakmak beni yorarken yine canıma tak etti. Ve bilmem kaçıncı kırdığım laptabım sayamazken laptabı sehpaya defalarca vurmaya başladım. Ardından salonun ortasında ayaklanıp elime geçeni yerlere fırlattım. Onsuzluğu kabullenemeyen yanımdı beni çıldırtan. Onu çok özlemekti zor gelen. Tam beş yıl onsuzlukla baş etmeye çalıştım. Ama her seferinde mahvolan, yorgun ruhumla karşı karşıya kaldım. Etrafı kırıp dökmekten yorgun düşene kadardı bu çıldırışım. En sonunda koltuğun üzerinde çalan telefonumu işittim. Bir şeyleri kırıp dökmeyi bırakıp, gözyaşlarıma direnemeden telefonu açtım. Arayan Eren'di.

"Can?"

"Eren?" derken güçlükle nefes almaya çalıştım. Eren telaşlandı.

"Abi yine mi delirdin?" dediğinde sol elimin avucunu başıma bastırdım. Bir yandan da salonda volta atıyordum.

"Delireceğim Eren! Onu çok özledim! Duydun mu beni? Dilay'ı çok özledim!"

"Abi saçmalama! Beş yıl geçti üzerinden. Unut artık!"

"Unutamam Eren! Ben bir karar verdim."

"Gözünü seveyim kardeş, yine ne kararı verdin?"

"İstanbul'a geleceğim."

YILDIZIMWhere stories live. Discover now