36. BÖLÜM

118 5 0
                                    

BU BÖLÜM EREN VE NAZAN'dan :D POSTERİ BEN YAPTIM UMARIM BEĞENİRSİNİZ^_^

BÖLÜM ŞARKIMIZ MEDİADA :D (SON İKİ GÜNDÜR KEŞFETTİM VE ÇOK BEĞENDİĞİM BİR SES)

İYİ OKUMALAR:D


*****

NAZAN DERE

Aşk; uzun süredir korktuğum bir duygu. Kalbimden uzun süredir uzak tutmaya çalıştığım ama bir türlü beceremediğim bir sancı. Onu çok sevmek, özlemek benim için rutin hale gelmişti. En kötüsü de onu her gün bir başkasıyla görmekti. Kaçamıyordum bundan. Her gün ikisini görmek zorundaydım. Çünkü Eren ajansın başına geçmişti. Ve Sinem bizim gruba katılmıştı. Hangi ara olmuştu bilmiyorum ama Eren'e âşık oluvermişti. Sonra da bir anda çıkmaya başladılar. Ve ben susup kaldım. İnkâr etmeye çalıştığım duygularımı tam da onları el ele gördüğümde anladım. Sanki gerçekler bir tokat gibi yüzüme çarpmıştı. Şaşkındım. Yaralıydım...

Onlar sevgili olalı tam iki yıl oldu. Kocaman iki yıl! Ben aşkımı iki yıl önce anladım. Ama o an çok geçti. Geri dönüşü olmayan bir yola girmiştik. Üstelik Sinem ile de çok yakındık. Onu çok seviyorum. Dilay'dan bir farkı yoktu benim için. İkisi de canımdı. Ama aşk denen bu illet beni ele geçirince kabuğuma çekildim. Eski neşeli Nazan'ı kaybettim. Ve aşkı asla dillendirmedim. Ama iki yıldır her gün acı içindeyim. Öyle ki artık baş edemez haldeyim.

Düşüncelerim yine beni ele geçirmişti. Ve bir an olsun ara vermeden ajansın dans salonunda antrenman yapıyordum. Hem de hiç ara vermeden. Kan ter içinde kalmıştım. Gözlerim aynadaki öfkeli yüzümdeydi. Saniyeler geçtikçe öfkem dansıma da yansıyordu. Öyle ki sağ ayak bileğimi burkup sert bir şekilde yere düşmekten Kendimi koruyamadım. Gözyaşlarım daha da artarken bir el sağ omzuma dokundu. Tenimde hissettiğim sıcaklık ile duraksadım. Kirpiklerimden süzülen yaşlar yanağımı ıslatırken merakla başımı kaldırıp elin sahibine baktım. Ve duraksadım uzun süre. Eren endişe ile bana bakıyordu. Sarı saçları dağınık, kirli sakalı ve ciddi giyimi ile tam yanımdaydı.

"İyi misin?" derken yere çöküp bileğime dokundu. Susup kaldım yine. Sadece onun endişeli tavrını ve bana kızmasını izledim. Sonra yine kendimi kötü hissettim. İçimdeki acıdan kurtulamadım. En kötüsü de kalbimdeki aşk girdabına düşüp kalmamdı. Issız gözlerinde kendimi cezalandırmaktı. O benim için umutsuzdu. Başkasına ait olan bir adam... Yine de onunla yürümek istemek suç muydu? Yine de onunla nefes almayı hayal etmek kötü bir şey miydi? Kötüydü değil mi? Suçtu yaptığım. Gün sessizliği kovalarken, tüm gerçeklerin ortasında çırılçıplak kalmıştım. Acı içinde ayaklandım. Ayağım hala ağrıyordu ama umursamadım. Eren endişe ile "Dur! Ne yapıyorsun? Ayağını incitmişsin, böyle basamazsın!" dediğinde derin nefes alıp soğuk bakışlarımı ona sundum.

"İyiyim ben. Yürürüm!"

"Nazan neden bana karşı böylesin? Bilmeden seni kıracak bir şey mi yaptım?"

"Hayır! Bir şey yapmadın." Dediğimde hala öfke ile ona bakıyordum. Biliyorum beni sevmemek onun hakkıydı. Ama ben hala ona kızıyordum. Ve buna engel olamıyorum. Eren derin nefes alıp iki eliyle kollarıma dondu. Gözlerimi kapamadan duramadım. Onu kalbimin derinliklerinde hissettiğimde yeniden gözlerimi araladım. Koyu kahveleri şaşkındı. Neden şaşırdığını yanağıma dokunduğunda anladım. Gözyaşlarımı kurulayıp "Neyin var senin? Neden bana karşı bu kadar soğuk oldun? Eskiden böyle değildin. Eskiden beni görünce başka yöne bakmazdın. Söyle Nazan, neden benden nefret ediyorsun? Neden?" dediğinde derin nefes aldım.

"Senden nefret etmiyorum. Zaten sorun da bu..." dediğimde dondu. Bende bana acı veren ellerinden kurtulup arkamı ona döndüm. Uzaklaşmaya başladığımda "O zaman neden benden uzaksın buzlar kraliçesi?" dedi. Cevabı sadece kendime verdim.

YILDIZIMWhere stories live. Discover now