25. Bölüm

130 5 1
                                    

BÖLÜM ŞARKIMIZ TAN TAŞCI- DUR

*****

DİLAY MAYIN

Kaçmak yine sonucunda yenik düştüğüm bir oyundu. Dedem hepimizi salona dizmiş sinirle hesap soruyordu.

Babam "Dilay bu kim çocuğum?" dediğinde dedem ayakta volta atarken öfke ile elindeki sopasını sertçe zemine vurdu.

"Lan sıpa sus! Burada bir tek ben hesap sorarım!"

Babam çekingence koltuğa yaslanıp "Peki babacığım. Sen devam et." dedi. Onun bu çocuksu tavırları gülümsememe neden olurken, dedemin azarıyla yerimde sıçradım.

"Dilay bu kim?"

"Şey... Şey dedeciğim..." Lan ben ne söyleyeceğim? Yandım! Vallahi yandım! Havuç kafa hemen söze atladı.

"Benim askerlik arkadaşım dede!"

Öküz! Vallahi bu çocuk öküz! Lan sen ne zaman askere gittin? Yalan söylüyorsun bari adam gibi söyle! Ahan da bomba dedemden geldi!

"Lan kes yalanı hayta! Sen ne zaman askere gittin?"

"Geçen sene dede?" bak hala devam ediyor. Babam sinirle dişleri arasından "Tuna!" diye tısladı. Dedem yine sopasını yere vurup "Lan ben sana sus demedim mi? Bağırma benim torunuma! Bir tek ben bağırırım!" diye de postasını koyunca babam boğazına bir şey kaçmış gibi öksürüp, kızararak koltuğa sindi. Onun bu haline kıkırdamamak için kendimi zor tuttum. O değil de Can niye hiç konuşmuyor? Soluma bakındığımda o şu an Yusuf'u gözüyle öldürüyordu. Kendisi çok meşgul olduğundan hiç karışmayıp dedeme döndüm.

"Dedeciğim şimdi Can benim iş arkadaşım." deyip devamını getiremeden Can konuştu.

"Sadece arkadaşın mıyım? Yani her şey bu kadar mı Dilay?" diye sinirle tısladı. Ay Can bari sen sus ne olur! Dedem delirecek! Ay birde ayrılığın eşiğine gelmiş evli çiftler gibi tavır yapıyor.

"Sen sus artist!" diye dedem bu kez Can'a bağırdı. Can yerinde sıçrayıp dedeme masumca bakınca artık kahkahamı tutamadım. Şapşal vallahi ya!

"Ben mi?" diye kendini de gösterirken dedem devam etti.

"O dövme ne evladım? Boynuna da tasma takmış. Tipe bak! Haluk bak kızın kimlerle konuşuyor?"

"Babacığım çocuk tasma takmamış. Zincir o. Yani kolye. Hem ne var bunda? Çocuğa gayette yakışmış. Dövmeni ve saçlarını nerede yaptırdın evladım? Özellikle saç stiline hayran kaldım."

"Sus lan hayta! Vakti zamanında sende inek yalamış gibi saçlarını arkaya yatırır, boynuna tasma, burnuna da inek nalı takar gezerdin."

"E yuh baba ya! İnek nalı ne ya? Hızma o?"

"Sus! Az çekmedim senden! Şimdi de uşaklarından çekiyorum. Bu kız Yusuf ile evlenecek! Son nokta!"

"Eh be!" diye haykırıp deli cesareti bulan vallahi ben değilim. Can! Evet, doğru Can benim deli dedeme kafa tutuyor. Kıskançlık artık içindeki hangi damara dokunduysa çocuk delirdi. Adeta içinden canavar bir Can fırladı.

"Dilay ile ben evleneceğim! Oldu mu? Yusuf da kim? Kim ki benim sevgilimle evlenir?"

Dedem sustu ve sustu. Engin dede ailesine göz kaş edip ayaklandı.

"Ahretliğim biz gidelim. Siz ailece sorununuzu çözün. Yarın seninle konuşuruz."

"Ama kardeşim nereye?" diyen dedemdi. Mahcup ifadesine gerçekten çok üzüldüm. Ama sorun şu ki ben Can'dan başkasını sevemezdim. O benim tek ve son aşkımdı. Ondan başkası da asla olmazdı. Dedem Engin dedeleri yollayıp salona yeniden geldi.

YILDIZIMWhere stories live. Discover now