"Hayır!" deyip ona doğru yaklaştım ve önünde durdum. "Bu çeteye girmeden hiçbir yere gitmeyeceğim!" Sigarasından derin bir nefes alarak dumanını havaya üfledi ve ayağa kalktı. "Sen bir çeteye girmek istediğinin farkındasın, değil mi?"

"Evet."

"Ne oldu? Daha bu sabah kötülük yapmayı sevdiğimizi söylüyordun. Şimdi ne değişti?" 

"Hiçbir şey değişmedi. Hâlâ kötülük yapmayı sevdiğinizi söylüyorum." Daha yarısında olan sigarasını yere atıp ayağıyla söndürdü. "O zaman burada ne işin var? Kötü mü olmak istiyorsun?" Kararlı bir şekilde, "Evet!" dedim. "Kötü olmak istiyorum ama tek bir kişiye karşı" Kaşlarını çattı, "Kimmiş o?" Konuşurken gözlerimi yere eğdim. "Babam!"Babamdan intikam almak istediğim için beni yargılamalarını istemiyordum. Bir kızın babasından intikam almak istemesi onlara garip gelebilirdi. Bu yüzden hepsinin suratıma şaşkınca baktığını hissediyordum. "Baban kim? Adı ne?" Tiksinerek cevap verdim, "Arslan Vuralkan!" 

 "Ünlü iş adamı Arslan Vuralkan mı?" Samet bayağı şaşırmış gibiydi. Gözlerimi yerden kaldırıp ona çevirince, "Evet," dedim. Belli ki onu tanıyordu. Kendisi oldukça ünlüydü tabii. Tanımayan çok az kişi çıkardı."Zengin babanla sorunun ne senin?" Çetin yüzüme bakarken merakla cevap vermemi bekledi. Anlatmak zor olduğu için susmakla konuşmak arasında ikilemde kalmıştım."Bu bizi ilgilendirmiyor Çetin. Bu onların sorunu..." 

Barlas galiba anlatmak istemediğimi düşünüyordu. Bu kez beni susturmasına memnun olmuştum, aramızda mesafe kalmayacak şekilde bana yaklaştı. "Cesursun, düşündüklerini korkmadan söyleyebiliyorsun ama çeteye girmek için bu kadarı yetmez, bize daha fazlası lazım." Gözlerim sevinçle açıldı. "Beni çeteye alacak mısın?"

"Sana vereceğim görevleri yerine getirebilirsen evet, alacağım." Kabul etmişti ve ben şu an çok şaşkındım. 

Babamdan intikam alacağım için beni yargılayacağını düşünüyordum ama o aramızdaki sorunun ne olduğunu bile sormamıştı. Belli ki özele girmiyordu. Babama karşı kötü biri olmak istiyorum deyince ikna olması beni ayrıca şaşırtmıştı. Sanki bunu duyunca bir anda kararı değişmiş gibiydi. "Bu görevlerin amacı ne peki, neden onları yerine getirmemi istiyorsun?"

 Kollarını göğsünde birleştirirdi. "Ne kadar istekli olduğunu bizlere göstermek...""Peki, bu sadece bana özel bir şey mi yoksa Bade'ye de böyle görevler verdiniz mi?"

"Bu seni ilgilendirmez!" deyip oturarak bir kolunu kanepenin arkasına attı. "Şimdi git. Yarın sabah okula gitmeden önce de burada ol. İlk görevinin ne olacağını sana yarın söyleyeceğim." "Tamam," deyip onu onayladıktan sonra çıkıp eve gittim. 

 Ne gibi görevle karşılaşacağımı bilmediğim için biraz endişeliydim. Yemek yiyip hemen yatmak istiyordum. Kapıdan içeri girdiğimde mutfakta olan annemin yanına gidip nasıl olduğuna baktım. Yemek yapıyordu ve düşünceli görünüyordu. Yanına yaklaşınca irkildi. "Ne zaman geldin sen? Duymadım." 

"Şimdi geldim anne."Gözlerini kısıp elini beline yerleştirdi. "Arkadaşınla birlikte nereye gittiniz öyle?" Sorusunu birkaç saniye düşündükten sonra cevapladım. "Şey... Aysun telefonunu okulda unutmuş, buraya gelince fark etti. Biz de gidip aldık."Annem yalanıma inanmıştı. Anlamış gibi başını sallayınca, "Bir dahaki sefere çıkmadan önce bana haber ver, telefonun olmadığı için seni arayamıyorum ve merak ediyorum," dedi. "Sana söylemeyi unuttum anne, telefonumu buldum," deyince sevindi. "Gerçekten mi? Nasıl oldu bu?"

 "Sıramın altında unutmuşum. Kaybolmamış yani. Okuldaki hizmetlilerden biri bulup müdüre vermiş. Müdür de bu sabah beni çağırtıp telefonu bana geri verdi."

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin