4.8

65.9K 4.6K 432
                                    

-17.09.17

💦

Reyondan birkaç tane daha çikolata alıp sol bileğime geçirdiğim sepetin içine bıraktım. Ardından gerekli olan mazemeleri de alıp  hızlı adımlarla kasaya doğru ilerledim. Sürekli bir hayıflanma içerisindeydim. Dün en son kütüphanede düştüğümden beri belim ve kalçam ağrıyor fazlasıyla canımı yakıyordu.

Sepetteki bir kaç ıvır zıvırla birlikte malzemeleri kasaya boşaltıp, ücreti ödedim. Elimdeki poşetle marketten çıkarken telefonum çalmaya başlamıştı. Boş olan elimle cebimdeki telefonu çıkartıp, aramayı cevapladım.

"Söyle,"

"Gelirken gofret de al."

"Aldım," dedim, görmeyeceğini bilsemde gözlerimi devirerek.

"Hangisinden aldın acaba Okyanus?"

"Kızım, abla diyeceksin. Abla!"

Telefon ötmeye başladığında yüzüme kapattığını anlamıştım. Sinirle telefonu cebime koyarken aceleci adımlarla eve doğru ilerliyordum.

On dakika içinde eve vardığımda beni ilk karşılayıp, aç gözleriyle poşeti dikizleyen Irmak'tı. Kendi çikolatalarımı alıp poşeti ona doğru  fırlattım. Odama çıkana kadar çoktan bir tanesini bitirmiştim bile.

💦

"Bir tek ben mi anlamıyorum bu hocanın söylediklerini?" dedim, yandan bir bakışla Canan'a fısıldarken.

"Hoca ingilizce konuşuyor çünkü Okyanus," dediği anda gözlerimi devirdim.

"Hadi canım," tepkime, boş boş bakmakla yetindi.

Sıkıntıyla bir nefes alıp, dirseğimi sıraya yasladım.

İngilizceyi cidden hiç sevmiyordum.

Ben kendi kendime hayıflanırken anında zilin çalması evrenin bana hediyesi gibi bir şeydi. Hızla yerimden kalkıp sınıftakilerin tuhaf bakışları eşliğinde kimse yerinden kımıldamadan sınıftan ilk önce ben çıktım. Deli gibi koridorda koştururken, bazı birkaç sınıf yeni yeni dağılmaya başlamıştı. Hızımı durdurmadan merdivenlerden indim. Kantin sırasına girdiğimde nefes nefese kalırken, "Seda abla, bana iki tane süt versene," diyerek anında ona parayı uzatıp, süt kutularını tek elimle almıştım. Bir tanesini hırkamın cebine koyup diğerinin pipetini paketinden çıkardım. İşime o kadar odaklıydım ki birisine çarptığımı bile fark edememiştim. Acımasada elimi koluma götürüp ovuşturdum.

"Bakıyorumda birileri süte bayılıyor?"

"Aynen," dedim, bir yandan sütümü yudumladığım için sesim boğuk çıkmıştı.

"Oturalım?" dedi, eliyle boş bir masayı işaret ederek. Kafamı sallamakla yetindim. Karşılıklı birbirimize bakarken sessizce sütümü içiyordum. Sessiz mi demiştim? Kim süt kutusunun sonuna geldiğinde höpürdetememişti ki?

Kıkırdayarak bana baktı.

"Böyle yaparak aklıma birini getiriyorsun."

Söyledikleri bir anda duraksamama neden olurken sütün genzime kaçmasıyla birilikte öksürmeye başladım. Boğulmamı beklememiş gibi bana bakakaldı. Ardından yardım etmek istercesine ayaklandığını fark ettiğimde aceleyle iyiyim dercesine elimi savurdum.

"Geçti mi?"

"Evet," dedim, hafifçe gülümseyerek Ekin'e bakarken. Rahat bir ifadeyle geri yaslanırken, masamıza bir sandalye daha çekilmişti.

"Selam,"

Onu takmadan ikinci sütüme geçerken Ekin, Esra'nın selamını almıştı. Biz burada otururken anında damdan düşer gibi masaya kurulması gerçekten büyük bir yürek isterdi. Yüzsüzlüğüne karşı yüzümü buruşturup kaşlarımı çatarak Ekin'e baktım. Bakışlarımı fark etmese bile şu andan itibaren gerilmiştim. Bir süre konuşurlarken beni unutmuşlardı. Cidden bu kızın derdi neydi? İlk baştaki o masum havası bir anda uçup gitmiş gerçekleri gün yüzüne çıkarmıştı sanki. Nereye baksam onu hep Ekin'in yakınlarında görüyordum. Sakin kalmak istercesine derin bir nefes alıp ne zaman ısırdığımı fark etmediğim alt dudağımı serbest bıraktım.

Sahte bir öksürük sesi çıkardım.

İkisinde bakışları bana dönerken Esra sanki beni yeni görmüş gibi genişçe gülümsedi.

"Ah n'aber Okyanus?"

"İyi," dedim, sahte bir şekilde gülümseyerek aynı soruyu ona sorma gereksinimi duymadan. Ona halini hatırını sormamamı pek takmadığını kafasını sallayıp küçük bir alaylı gülüşle belli edip sessizce arkasına yaslandı. Onun bu kendini bir şey sanan tavrına karşı gözlerimi devirdim. Bakışlarım tam o an Ekin'le karşılaştığında yüzünde haylaz bir gülümseme vardı.

Ne var dercesine kafamı sallayıp istemsizce  sol kaşımı kaldırdım. Gülmesini kesmeden omuz silkti.

Her şeyin farkındaydı pislik.

💦

Okurken aklınıza takılan ya da kurgunun gidişatında kopukluk olduğunu düşündüğünüz bir yer var mı?

Düzenlerken dikkatimi çekmiyor ama gözden kaçırdığım yerler illaki olabilir o yüzden aklınızı karıştıran bir şey olursa lütfen söylemekten çekinmeyin.

Kendinize dikkat edin.

Sizleri seviyorum. 🧡

-Yaren

PORTAKALLI SÜT | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin