Saçlarımdaki elini indirerek karnıma yerleştirdiğinde elini takip eden bakışlarım şişkin karnımda durdu. Zihnim olanlara anlam veremez iken acıyla karnıma baktım.

İçimde bir can vardı. Bu canın sebebi ise beni sarmalamış olan adamdı. Gözlerimden yaşlar bir bir akarken karnımdaki bakışlarımı Agir'e çevirdim. Bunu istemiyordum. Bu adama dair bir şeye sahip olmak istemiyordum.

"Senden nefret ediyorum." Acıyla haykırdığımda yüzündeki gülümseme katran karası bir acıyla bulandı. Gördüğüm andan beri eşsiz olduğunu kabul ettiğim gülüşü gitgide kayboldu.

"Biliyorum." Öfkeli sesi zifiri karanlığı dahada siyaha bularken sadece gözlerinin içine baktım. Sertleşen bakışları duygularını yitirdi. Karnımdaki elini yanağıma koydu. Ardından sert bakışları yumuşadı. Yavaşça yanağımı okşayarak yüzüme yaklaştı. Nefesi artık yüzümü yakacak yakınlığa geldiğin de yutkundum. "Biliyorum ama bu-"

Konuştukça silikleşen bedeni kayboldu. Bedenimdeki ellerinin yerini alan esinti ona aitti. Gitmişti, bir bulut gibi esip gitmişti.

"Agir!" Korkuyla etrafıma baktığımda sadece karanlık vardı. Dizlerimin üstüne çöktüm. Gözlerimden akan yaşlar artarken ellerimi karnımın üstüne yerleştirdim. Soluklarım ritmini değiştirdi. Ciğerlerime yetmeyen nefesim gözlerimin önüne karanlık bir perde indirirken korkuyla biraz daha büzüldüm. Bu hareketim çaresizce o küçük şeyi korumak içindi. Bedenim esen rüzgarla yana doğru devrildi. Bu zifiri karanlık zihnimi de kuşattı.

Soluk soluğa gözlerimi araladığımda gördüklerimin gerçekçiliği hala ruhuma etki ediyordu. Ellerimle terden anlıma ve yüzüme yapışan saçlarımı geriye attım. Hareketimle sol yanım acıyla kasılırken dişlerimi sıktım. Yan tarafta hissettiğim hareketlilikle hızla o yöne baktım. Karanlık oda da tek ışık kaynağı pencereden acizce vuran ay ışığıydı. Ancak onun varlığını fark edebiliyordum. Yatağın yanına yaklaştırdığı tekli koltukta tüm görkemiyle oturuyordu.

Yüzünü tam seçemesem de rüyalarımı kabusa çeviren adam olduğunu biliyordum. Yutkunarak ay ışığının dalga dalga aydınlattığı yüzüne baktım. Gözlerimin içine bakıyordu. Katı yüz hatlarıyla aynı rüyamdaki gibiydi. Korkuyla gözlerine baktım. Konuşmadan sadece öylece bakıyor olmasıyla iki kişilik büyük yatakta biraz geriledim.

"Rüyanda ne gördün?" Sert ve ruhsuz sesiyle korkuyla elimi karnıma koydum. Bakışları hareketimle karnıma odaklandığında yutkundum. Çatık kaşlarıyla yüzüme baktı. "Ne gördün?" Tekrarladığı sorusuyla zihnim Agir'in karnıma dokunduğu anı tekrar sundu.

"Hiçbir şey." Kısık sesimi duymasıyla boş boş yüzüme baktı. Elimde hissettiğim ıslaklıkla elime baktım. Bir damla gözyaşı karanlıkta parlıyordu. Kaşlarımı çatarak yanağıma dokundum. Bir rüya mı beni ağlatmıştı?

"Gecenin en karanlık anındayız. Halbuki az önce daha aydınlıktı." Agir'in konuşmasıyla ona baktım. Pencereden dışarıya bakıyordu. Bende ona uyarak pencereden dışarıya baktım. Karanlık gökyüzünde inci gibi parlayan ay çok güzeldi. Ay ışığı gelecek olan aydınlığı vahdeterken karanlığa katlanmamıza neden sunuyordu.

"Aydınlığı vaad eden bu karanlık bile en güzel umuttur." Bu son konuşmamız oldu. İkimiz de sessizce aydınlanan gökyüzünü izledik. Ay eşsiz parlaklığını yitirerek gökyüzünde silikleşirken hâlâ güzeldi.

Agir'in hareket etmesiyle penceredeki bakışlarımı ona çevirdim. Tekli koltuğun sırtına astığı siyah takımının ceketini eline alarak odadan çıktı. Kapının kapanmasıyla tekrar pencereye baktım. Gözlerim aydınlık gökyüzün de gezinirken ruhum acizce benim de kararan gecemin ne zaman aydınlığa kavuşacağını düşünüyordum.

ATEŞİN AŞKI | Töre Serisi IIWhere stories live. Discover now