Üçümüzün aklinda da Lamianın ajan olma ihtimali dönüyordu. Bizi oyuna getirip efendisin kollarına koşmuştu demekki. Ondan benim öpüşüme karşılık vermemişti. Ben ondan bir öpücük çaldım diye vicdan azabı çekerken onun böyle pis işler çevirdiğini öğrenmek beni paramparça etmiştı. Kai de ona hiç davranmadığı kadar acımasız davranıyordu. Ajanlık isıne değil de o da bu öpüşme muhabbetine çok bozulmuştu. Biz bağırdıkça Lamianın yüzü bir ton daha soluyordu. Kemerle dövdüğüm gündeki tavrıyla aynıydi bu tavrı. Yalvarmıyordu. 'Bana inanmalısın.' diye bakıyordu gözleri. Korkudan çok üzüntü ve şaşkınlık barındırıyordu ifadeleri. Karşısında çılgına dönmüş üç Çinli adam vardı.

Kai bizi odadan çıkardıktan bir süre sonra Lamianın acı çığlığinı isittik. Odaya koşarak girdim. Yerde iki büklüm yatıyordu.Kai donakalmıştı.

"Lamia Lamia Lamia..." Üçümüz de panik içinde bağırıyorduk. Yerde kıvranıyordu. Suratı kıpkırmızıydı. Kasılmıştı ve vücudu bir demirden farksızdı. Acı İçindeki çığlıkları kulaklarımızı tırmalarken telaşımızın kademesi git gide yükseliyordu.

"Kriz geçiriyor doktor çağırın!" diye bağirdi Kenzhi. O söyleyene kadar ne olduğunu idrak edememiştik. Panik aklımızın odalarını kilitlemişti.

Gözleri ters döndü azönce kıpkırmızı olan yüzü beyaza döndü ve bütün vücudu ani bir şekilde kendini saldı. Kai sesli bir şekilde ağlamaya başladı.

"Kai sadece bayıldi sakin ol! Sakin ol!" Kenzhi onu sakinlestirmeye çalıştırirken ben Lamiayı uyandırmaya çalıştım. Gözleri kapalı bir şekilde öğürmeye başladı. Yüzü bize dönüktü kusarken hafif gözlerini araladı kan gözlerine hücum etmiş gibiydi. Tirtiyordu. Başı kesilmiş bir hayvanın can çekişmesi gibi titriyordu.

"Sanırım ölüyorum." dedi çıkarmakta zorlandığı sesiyle.

Aynı anda hepimiz bağırmaya başladık

"Lamia dur! Lamia hayır! Lamia kapatma gözlerini!.."

Kai'den

Ellerim belindeydi. Arkasında yavaş ve kıvrak hareketlerle onu doyurmaya devam ediyordum. Sirtı göğsume yapısıktı. Kalçaları kucagımı dolduruyordu. Belimdeki elleri inip kalkmasına yardımcı oluyordu. Omzunu dişledim ve emmeye basladım. Bir elimi vücudunu oksayarak göğsüne getirdim ve sertçe sıktım. Büyük bir inleme çıktı dudaklarından. Diğer elimle klitorisine sekiz çizmeye başladım. İnlemeleri arttı. Kollarımdan tutup daha hızlı zıplamaya başladı. Beni beklemeden doruğa ulaştı, gürültülü bir sekilde boşaldı ve kendini öne doğru, yüzüstü yatağa fırlattı. Sırtında dövmeyi göremeyınce bütüm hayallerim yıkıldı. Bedenim başkasıyla doyarken ruhumu ancak o doyurabiliyordu. "Dön ve saksafonumu çalmaya başla!" dedim önümde duran fahiseye. Onun Lamia olmadığını görmek beni sinirlendirmişti. 'Azönce okşadığım göğüsler onundu! Dokunduğum, doldurduğum kadınlık onundu! Doyduğum ten onundu! Bu kadın yalan!' dedim kendime. Gözlerimi kapattım. Önümdeki fahişe sertligimi vakumlamaya başlamıştı. Ben sadece Lamiayı düşünüyordum kısa sürede bosaldım. Gözlerimi açmadan kıza

"Hemen odayı terket." dedim. Bedenim yastığa ruhum Lamiaya sarıldı.

Sabah erkenden Huanın evine gittim.  Lamia bir süre sonra kırmızı yanaklarıyla aramıza katıldı 'o kırmızı yanaklarını görmek muhteşem bir güne başlamanın habercisi' diye düsündüm. Alnındaki yara da ona sevimlilik katmiştı. Aksamki sarhosluk durumundan utaniyor olmaliydi.

İnternet sözümü tuttuğum için pişman olmuştum. Gördüğü şeyler onun bütün neşesini kaçirmiştı. Açtıği sayfalara dikkatlice baktım hepsini daha sonra etraflica araştıracaktım. En son genç bir çocuğun sayfasına geldi. Elleri titriyordu. Ağlamak üzereydi. Bu insanlar her kimse Lamiayi çok yaralamişlardı. Tam bana içini dökecekken Kenzhi geldi ve o asla hatirlamak istemediğim olaylar başladı. ben onun hayalini kurarak başka kızlarla sevisiyordum o benden habersiz baska adamlarla öpüsüyordu. Çıldırmıştım. Her şeye sahiptim. Çevremde bana kendini sunan binlerce kadın vardı. Peki o kimi tercih etmişti?

Korkutup konuşturmaya çalıştım. Kemeri yere vurmamla kıvranmaya başlaması bir oldu. Sesi... Yüzü... Vücudu... Her zerresi acısının büyüklüğünü dısari yansıtıyordu. Orada kalp krizi gecirmeme ramak kalmıştı. O kıvrandıkça benim kalbim sıkışıyordu. Gözlerimin önünde ölüyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. 

"Sanırım ölüyorum." dedi hepimiz bağirışmaya başladık. Dizlerimın üzerine çöktüm ellerimi cam bir eşyayı tutar gibi hassas bir şekilde yanaklarına koydum alnına öpücük bıraktım sonra başını kaldırıp göğsüme yasladım ağlayarak bağırdım

"Yalvarırım ölme! Ne olur gitme! Ne istersen yaparım ne olur gitme!"

Ben yalvarmaya devam ederken arkamdan iki kişi beni ondan ayırmaya çaliştı. Bir kaç kişi daha girdi odaya. Lamianın başına üşüştüler. Aceleci bir şekilde nabzına baktı biri. Digeri cantadan biseyler cikardı. Öteki de göz kapaklarını kaldırıp gözlerini kontrol etti. Daha fazlasını göremeden dışarı çıkartıldım.

"Kai doktorlar onu iyilestirecek. Kai beni duyuyorsun değil mi? Kai sana da bakmalarını ister misin?" dedi Kenzhi. Telaşlıydı. Elleri şakaklarımda başımı sarsıyordu.

" H-hayır. Onu iyilestirsinler yeter." Diyebildim.

"Onun için güçlu olmalısin" dedi ve beni elimi yüzümü yıkamam için banyoya yönlendirdi. İçeriden su sesi geliyordu. Kafamı uzattığimda suyun altında kıyafetleriyle oturan Huanı gördüm. Dizleri kendine çekmisti ve elleini dizlerinde birleştirmişti kafasi duvara yasliydi. Su dirdk suratina carpiyordu. Huanin geçmişi geldi aklıma. O da Lamiayı seviyordu Belki benim sevdiğim şekilde değildi ama seviyordu ve yaşananlar ona geçmişini hatirlatmışti. O çifte acı yaşadı o anda. Suratıma hatrı sayılır miktarda su vurduktan sonra ona dönüp elimi uzattım Kalkip hafifce bana sarildi. Eşyalarının ıslaklığına aldırmadan dışarı çiktı. Huani takip ettim ve onun yeni odasıyla tanışmış da oldum. Lamia hakkındaki olumsuz düşüncelerim için kendimden bir kez daha utandm. Kenzhi odanın kapısında bekliyordu ve beni yanaştırmıyordu. Lanet doktorlar da çıkmamıştı. Bir süre sonra ben tam odaya girme planlarımi uygulayacağım sirada doktorlar çıktı.

"Ağır bir kriz geçirmiş biraz gecikseydik ölebilirdi. Serum taktık bittikce yenilenmesi lazim. Uzunca bir süre uyuyabilir."

"Ne kadar uzun?" diye hemen lafa atladım.

" Bir ay bile sürebilir. Yalnız birakmayin sakın. Artçıl krizler gelebilir." Farkedilmezse ölebilir dememişti ama biz anlamiştık. Yanına gittim. Pişmlık gözlerimdeki yaşlara özgürlük şakısı söyletiyordu. Yanına oturdum. Bembeyaz yüzüne baktım. Biraz daha yaklasip başımı boyun çıkıntisına yasladim

"Umarım bu bir rüyadır ve gülerek uyaniriz" dedim. Kendimi kokusunun büyüsüne bıraktım.

ACİZTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang