bindik bir alamete...

223 7 0
                                    

Özcanla oturup kahvelerimizi yudumladık. Sıcak kanlıydı ve o hiper yakışıkliliğına rağmen mahçup tavırları onu çok çekici gösteriyordu.

"ya bak ne güzel sohbet ediyoruz şimdi sen benim sohbetimi özlemicek misin?"

"Özcan benim yüz bin milyon tane arkadaşım var kontörüm olduğu sürece sohbette sıkıntı yok."

"Yüz bin milyon tane?" deyip küçük bir kahkaha patlatti. "peki artı bir olsa? çok şey mi değişir?" içimden 'ayyy çok tatlisin' derken dışıma sıkılmış bir tavir takindim. Ucuz görünmeneliydim.

"Yahu tamam veriyorum numarayı ama bak asılmak kasılmak yok." Kocaman bir kahkaha patlattı.

"Çok iyi anlaşacağız darçın." dedi.

Eve vardiğimda tahlil sonuçlarımı gizli evraklarmiş gibi sakladım. Bunu neden yaptığimı bilmiyorum ama sanırım hastaliği kabullenemeniştim.

Özcan hayatıma neşe getirmişti. Normal iki arkadaştan çok daha fazla telefon görüşmesi yapıyorduk. Bir akşam yine aradi ama bu sefer alkollüydü "lan bak darçın gelip kapında mı yatayım? sesini duymadan yüzünü görmeden yapamıyorum kızııım! Gelip seni kaçırasım var. Belki saçlari turuncu teni esmer bebekler yaparız ha?" Gülmekten karnima ağrılar girdi. Gercekten sevimliydi. Ne diyeceğimi bilemedim. Resmen zorla hayatıma girmişti ben iteledikce o sokuldu. Daha 1 ay dolmadan ne hale gelmiştik. Ne de güzeldi.

Tam da o günlerde baş ağrilarım artış göstermeye başlamişti. Artık sabit bir noktaya odaklanmakta güçlük cekiyordum. Gün icerisinde yoğun kulak uğuldamalarım oluyordu. Akabinde unutkanlık, dalgınlik, dikkatsizlik, asabiyet... işlerimin en yoğun olduğu dönemlerde özellikle de Leventin de babasi olan büyük patronumuz Mehmet TAŞER'in laboratuvara sıklıkla geldiği dönemlerde bu olumsuzluklar çok göze batıyordu.

Allahtan şu Metin Çetin Tekin'in kartvizitini cüzdanimda taşiyordum. 1 ay kadar geçiktiğim için tekrardan randevu almam gerekti.

Ve o lanet gün geldi çattı. İçeri girerken doktorun telefonda birine küfür ettiğine şahit oldum. 'tövbeler olsun!' Küçük cirkin bir muayenehaneydi burasi. Kafasiyla sert bir sekilde otur işareti yapti. Telefonu kapatmasıni bekledim. Bekledim... Bekledim... Kalkmaya niyetlendiğimde gözlerinden ateş okları firlattı bana. Tırstım. 'Buraya hiç gelmemeliydim evimde huzur icinde ölmeliydim' dedim kendi kendime.

ACİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin