EKSİK ORGAN

4.9K 1.2K 1.2K
                                    

Volkan polis aracıyla olay yerine giderken, sabahın erken vaktinde bu işle uğraşmak zorunda olmasının sıkıntısını yaşıyordu. Henüz sabahın beşiydi. Şimdi hiç de bir ceset görme modunda değildi. Dün gece yine gözüne uyku girmemişti. Uzun zamandır üzerinde bulunan melenkolik hal devam ediyordu.

Acaba Zeynep olay yerine ulaşmış mıydı? İçinden bu düşünceleri geçirirken uzaktan polis ışıklarını görmeye başladı.
Komiser Zeynep beraber çalıştığı iş arkadaşıydı. Cinayet bürosunda çalışalı henüz bir yılı doldurmamıştı. Şube müdürü özellikle işi öğrenmesi için kendisinin yanına vermişti.

Çünkü Başkomiser Volkan cinayet büronun göz bebeğiydi. Adli tıp alanında yüksek lisans yaparak kendisini geliştirmişti. Özellikle delil bulmada ve faile ulaşmada çok başarılıydı. Bugüne kadar failini bulamadığı sadece bir cinayet olmuştu. O da evsiz barksız birisinin bıçaklanma vakasıydı.

Üstelik failleri de aslında yakalamıştı ama Mahkeme yeterli delil olmadığından beraat ettirmişti. Yani aslında suçlular belliydi. Volkan düşünceli bir halde parka geldiğide, olay yeri inceleme ekibi çoktan çalışmaya başlamıştı. Titizlikle delil topluyorlardı.

Zeynep'i görünce sevindi. En azından olanları özetleyebilecekti. 'Selam Zeynep, günaydın' diyerek selam verdi. Zeynep de Volkan'ın gelişine sevinmişti. Şimdi kendini daha güçlü hissediyordu. O da Volkan'a selam verdi. Volkan, Zeynep'in yüzünün bembeyaz olduğunu farketmede gecikmedi. Cesede bakınca bunun nedenini anlamak zor olmadı.

Volkan her türlü cesetle karşılaşmıştı. Bugüne kadar birçok parçalanmış ceset görmüştü ve bunlardan etkilenmiyordu. Ancak cesedi görür görmez yüzü mosmor oldu. Bu duruma, aylarca beraber çalıştıkları Zeynep bile çok şaşırmıştı. Volkan'ı etkileyen, cesedin görüntüsü değil, karşı karşıya oldukları durumun ciddiyetini tecrübesi ile derhal anlamasıydı.

Çünkü erkek cesedinin cinsel organı kesik, her taraf kan gölü ve daha da önemlisi, kurbanın göğsünde bıçakla yazılmış 'masumiyet' yazısı bulunuyordu. Hemen aklına 8 gün önce böbreği sökülmüş ve göğsünün üzerinde aynı yazı bulunan ceset görüntüsü geldi. Üstelik kaybolan böbrek, ertesi gün Gülhane Parkı'nda, herkesin rahatlıkla görebileceği bir ağaca asılı vaziyette bulunmuştu.

Yanında da, kesilmiş harflerin birleştirilmesi ile oluşmuş 'adalet' yazısı bulunuyordu. Bu cinayet bile medyada çok ses getirmiş ve hemen hemen bütün gazetelerin birinci ve üçüncü sayfalarında yer almıştı.

Olay yeri inceleme amirinden ilk önemli bilgileri hemen aldı. Önceki cinayette olduğu gibi yine suç aleti ortada yoktu ve ilk bulgulara göre parmak izi de görünmüyordu. Önceki olayı hatırlatarak, otopsi esnasında mutlaka DNA incelemesi yapılması için cesetten parça alınmasını polislere hatırlattı. Zaten bu rutin bir işlemdi. Ama yine de yılların tecrübesine dayanarak hatırlatmadan edemedi.

Tahmin ettiği gibi cesedin üzerinden kimlik bilgileri hemen elde edilebilmişti. Katil para da dahil olmak üzere hiçbir eşyaya dokunmamıştı. Gözüne, kurbanın kolunda bulunan ve her halinden çok değerli olduğu anlaşılan kol saati geldi. Önceki olay ile birçok benzerlik bulunuyordu.

Yanında bulunan aynı büroda bulunan polislere ilk talimatlarını verdi. ''Kurbanla ilgili tüm bilgileri istiyorum. Mobese kameralarına da bakmayı unutmayın"

Sonra hızlı bir şekilde cep telefonunu çıkartarak, cinayet suçlarını araştırmakla görevli Cumhuriyet Savcısını aradı. Savcı Muharrem de oldukça tecrübeliydi ve uzun zamandır cinayet soruşturmaları ile ilgileniyordu. Ancak altıncı çalışında telefona çıkabildi.

''Sayın Savcım, bu saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm, yine bir cinayet vakası ile karşı karşıyayız, geçen olaya benzer bir cinayet'' diye söze başlayarak olayı özetledi. En kısa cümlelerle olayı en etkin bir şekilde anlatma kabiliyetine sahipti. Savcı Muharrem de bu olaydan rahatsız olduğunu belirterek, ''Hay Allah nereden çıktı şimdi bu, işin yoksa uğraş dur'' diyerek tepkisini dile getirdi.

İstanbul'da Seri KatilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin