"Oldukça iyi." dedim pislik bir sırıtmayla. Kolumun altında hareketlenip söylenmeye başlayan Lamiaya odaklandık ikimizde. Kendi dilinde birşeyler söylüyordu ve öfke kusuyordu adeta.

"Lamia uyan Huan seni görmeye gelmiş." dedim yine alaycı bir tavırla. Yanağını okşadiğım elimi ittirdi ve ingilizce olarak

"Sikicem Huanı da seni de! Daha güneş bile uyanmamış ne bok yemeye beni uyandıyorsunuz? Siktirin gidin nerde sohbet ediyorsanız edin." dedi ve şok halindeki yüzlerimize bakmadan kıçını döndü.  Huanla bir süre öylece kaldık ve ayni anda kahkahayı patlattık.

Lamia(Leyla)'dan

Seslerin gerçek mi yoksa rüya mı olduğunu kestiremiyordum. Gerçekse bunu yapanın ağzina sıçacaktım. Beni bu sıcacık yataktan bu şekilde kaldıran bedelini ödemeliydi. Sesler bir türlü kesilmiyordu. Nerede olduğumu unutup ana dilimle

"Sikik beyinliler kapayın çenenizi verdirtmeyin ağzınıza! Hala konuşuyonuz vay amına koyiyim siktigimin evinde uyku da yok!" sesler kesilmeyince

"Evini sikeyim! hatta evinin direğini hatta evinin temelini hatta evin projesini çizeni... yok onun ne günahı var yaa" derken Kainin sesini işittim

" Lamia uyan Huan seni görmeye gelmiş." dedi bu sefer de çince bildiğimi unutup ingilizce olarak güzelce sövdüm. Dünya yansa bile umrumda değildi. Uyumak istiyordum ama o kahkahaların desibeli çok yüksekti. Yatakta oturma pozisyonunu aldım ve gözlerimi ovalamaya başladım. Esnerken bir elimi istemsiz olarak tişörtümün içine soktum ve göbeğimi kaşıdım. Beş dakika kadar boyle kaşınmakla ve esnemekle geçmişti.  Bunlar her sabah yaptıgım, benimle özdeşleşmiş hareketlerdi. Üniversite yıllarımda yurtta kalmıştım ve çok sevdiğim oda arkadaşım Birsu her sabah 'Leylanın uyanma serenomisi başladı!' der ve halime kahkahalarla gülerdi. Üniversite bitip eve döndügümüzde bir sabah beni arayıp 'artık uyandığımda kahkaha atamıyorum.' demişti hüzünlü bir sesle. O gün sabahın 7 sinde hüngür hüngür ağlamıştık ikimiz de.

Artık kendime geldiğimde bana gülen iki surata baktım.

"Sizin probleminiz ne?" dedim

"Huan seni özlemiş" dedi Kai kaşlarını kaldırarak. Ona bir süre öylece baktım asıl farketmem gereken şeyi farkedip bağırmaya başladım

"Kai sen benim yatağımda ne arıyorsun?!"

" Kai ondan habersiz yatağına mi girdin?" Huan hem şaşkın hem sinirliydi.

"Öncelikle burası benim yatağım ve sen sana masaj yapmamı istedin!"

"Kai bana sormadan benimle uyuyamazsın! Ben uyurken koynuma girmek de ne demek?!"

" Bak senin durumunu biliyorum ve senden faydalanmak gibi bir niyetim yok! O kadar kadın varken sana dokunacak değilim!"

"Kai onunla böyle konuşmayı kes. Kız uyurken yanına ne hakla giriyorsun."

"Huan kapa çeneni burası benim yatağım! Kendi yatağımda uyurken ona mı soracağım?" Şerefsiz hem gizlice yanıma girmişti hem de kendini hakli çıkarmaya çalışıyordu.

" Onu bilerek buraya taşıttirdın!"

"Huan! Kıskandıysan al götür senin olsun!" dediği anda vücuduma bir ateş yayılmıştı. Dünkü tatlı adam ben uyurken kurtadam misali şekil mi değiştirmişti.Huan ve Kai tartışmaya devam ediyordu.Hızla yataktan kalktım ve ani hareketim sonucunda kasıklarıma bir sancı saplandı. Ağzımdan kaçan hıçkırığı tutamadım. İkisi de birden susup yanıma koştu.

"Lamia ne oldu otur kalkma niye kalkiyorsun?"  bağırarak ellerimi tutmaya çalışan Kaiydi. Ellerimi hızlıca sallayarak

"Kai dokunma bana!"diye bağırdım sesim bir çığlık gibi çıkmıştı. Ben ondan kaçmaya çalışırken o

"Lamia gel buraya." diye beni tutmaya devam etti ve birden kulağımı yalayıp geçen bir yumruk sesiyle Kaiye döndüm. Huan Kaiye yumruk atmıştı! Kai çok beklemeden aynı sertlikte bir yumruğu Huanın suratına biraktı. Tenis maçı izler gibi kafam  bir sağa bir sola dönüyordu.

" Lanet olsun yapmayın!" diye bagirdim ama birbirlerine küfürler akıtmaya ve öldüresiye vurmaya devam ettiler. Kapı arasından içeriyi izleyen hizmetçilere bağirdim .

"Birilerini çağirın birbirlerini öldürecekler!"

Bir kaç dakika sonra içeriye 5-6 tane iri kıyım adam geldi. İkiside hala çok güclüydü adamlar cüsselerine rağmen onları tutmakta zorlanıyorlardı. Artık bağırışmıyorlardı konuşmuyorlardı sadece ölümcül bakışlar yolluyorlardı birbirlerine.

"Ne oluyor burada?!" Kenzhinin kükreyen sesiyle kapıya döndü bakışlarımız.

"Biri bana ne olduğunu anlatacak mı?" diye bağırdı tüm öfkesiyle.

Kenzhi'den

Daha önce Huani dövmüslüğüm çok olmuştur aynı şekilde onun da beni. Fakat abim özellikle Huana ve bana vurmamaya çok dikkat ederdi. Çok fazla sinirlenmediği sürece ikimize de ne vururdu ne de azarlardi. Abimin evinden gelen telefonda güzel bir hatunun kollarından kalkıp yola koyuldum. Duyduklarıma inanamıyordum. Ne olmuştu da abim bu kadar sinirlmişti. Abime hayatta el kaldırmayacak Huan neyin kafasinı yaşıyordu da abimi öldüresiye dövmeye kalkmişti.

Eve nasıl vardığimi bilmiyorm ama görduğüm manzara beni mahvetmişti. Suratları dağılmışti. Tükenmişlerdi. Onları tutan adamlar biraksalar tekrar birbirlerini parçalayacak gibydiler. Bunun sebebi neyse kökten çözmeliydik. Hizmetçiler abimle ilgilenirken Lamia bir anne edasıyla Huanın yüzüne pansuman yapiyordu. Huanın teslim olmuş bir hali vardı. Lamia kızgındı ama şevkat dolu hareketleri çatık kaşlarının arkasından merhaba diyordu. Abim sinirden kızaran gözlerini onlardan alamıyordu. Lamia pamuğu hassas bir yaraya dikkatsizce bastırinca Huanın ağzından bir inleme çıktı Lamia da muzip bir tavırla

"Beter ol." dedi Huan gülümseyişini saklayamadı.

"Defol evimden!" Kai tiksinir gibi söylemişti bu lafı. Daha önce de bizi kovmuştu ama bu sefer farklıydı. 'hayatımdan tamamen çık!' der gibiydi.

" Kai sakin olmalısın." dedi Lamia

"Sen kapa çeneni! keşke sana iyi davranmasaydım eskiden herşey daha güzeldi! Zaten kime acırsam hayatımı sikmeye çalışıyor!" dedi. Lamia burnunu havaya kaldırıp sert bir bakış yolladı Kaiye. Kabul ediyorum gerçekten ürkütücü bir bakıştı.

" Ben olmazsam her şey daha da güzel olur." dedi ve kapıya yöneldi. Giderken arkasına dönmeden

"Herşey için teşekkur ederim!' dedi elini kaldırdı ve ilerledi.

"Lamia olduğun yerde dur." duraksadı

"Beni durdurmaya kalkarsan hayatını sikerim Kai!" dedi ve yürümeye devam etti. Çok ilginç bir kızdı diğer kızlar gibi ağlayıp bağirmiyordu. Gururluydu. Dışarıda başına her iş gelebilirdi ama abim ve kuzenim onun yüzünden birbirlerine girmişti. Bizde aile bütünlüğü önemliydi ve o bunu sarsmıştı. Abim ona kapılmadan gitmeliydi.

Huan ayaklandı yürüyecek hali yoktu zorla oturtup

" Hiç bir yere gitmiyorsun bu meseleyi halledecez!" dedim gayet sert bir ifadeyle.

" Lamiayı bırakamam daha yüz metre gitmeden tecavüze uğrar!" deyip harektlenmeye çalıştı

"Onu neden bu kadar önemsiyorsun Huan?'" Kai psikopat gibi bakıyordu.

"Ben ona canımı borçluyum Kai peki sen neden bu kadar önemsiyorsun?" ikimiz de Kaiye döndük birşeyler demeye çalışırken azönce postaladığım hizmetçilerden biri içeri girip Kaiye telefonu uzattı ondan önce davranıp telefonu aldım.

"Patron kız adamlardan birinin silahını aldı çıkmak için ısrar ediyor ne yapalım?" dedi Chu.

ACİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin