10 - Evre

11.2K 948 121
                                    

“Sen neredesin Aktan?”

🌙

Hakikaten neredeydi bu adam? Acaba başına bir iş mi gelmişti? Yoksa hayatında uyuyamayacak kadar büyük bir şey mi olmuştu?

Derin bir nefesi ciğerlerime çekerken, sorular aklımda saklambaç oynayan çocuklar gibi birbirini kovaladı.  Aklımdaki bu soruların hiç birinin cevabının bende saklı olmadığını sonunda idrak ettim.

Camdan odaya, oradan da ruhuma sızan güneşin yumuşak dokunuşlarından rahatsız olarak gözlerimi hızlıca kırpıştırdım. Gözlerim ise istem dışı kapanıp bir süre daha karanlıkta kalmak istedi. Fakat beni kör etmek istercesine gözümün içine giren güneş ışınlarına oflayıp, sinirle yatağın diğer tarafına döndüm.

Luna ise her zamanki favori uyku yeri olan yorganımın içinde hafifçe hareketlendi. Sonra avına yaklaşıyorcasına sürünerek bana yaklaşıp üzerime atıldı. Bu oğlumun “Günaydın. Hadi oynayalım. Sonra kalk da bana mama ver.” oyunuydu.

Sonra yorganın içinde hayalet gibi süzülüp yavaşça karnımın üzerine çıktı. Karnımın üzerine düşmemek için tırnaklarını hafifçe bastırıp dikleşerek, üzerinde görüşünü kapayan yorganla bir savaşa girdi. Bu hallerine koca bir kahkaha atıp, yorganı üzerinden çekip, oğlumu özgürlüğüne kavuşturdum. O da bana teşekkür olarak minik bir miyavlama ve karnıma hafif bir pati darbesi bıraktı.

Anneannem kapalı olan odamın kapısını açıp, şahin kadar keskin olan mavi gözleriyle odamı taradı. Lunayı karnımın üzerimde, beni de uyanmış görünce hafifçe gülümseyip “Kahvaltı zamanı uykucular hadi.” dedi ve kapımı açık bırakarak salona döndü.

Luna anneannemin arkasından hafifçe miyavlayıp ona onay verircesine bana yataktan kalkmam için oyunlar yapmaya başladı. Sonra salondan gelen sese kulaklarını çevirip bir iki saniye bekledi. Mamasının kabına boşalma sesi ikimizin de kulaklarına geldiğinde, Luna o kadar hızlı bir şekilde üstümden atladı ki, gülmeye vaktim bile olmadı. Parkenin üzerinde kayarak, odamın kapısına çarptı ve son sürat kabına doğru koştu. Benim yataktan kalkarken başladığım kahkahama, anneannem salonda kaldığı yerden devam etti.

“Yemin ederim kabı da yiyecek. Yelda koş görmen lazım bunu.” diye bağırdı anneannem salondan. Ben oğlumun bu haline alışık olduğumdan onu eleyerek, pijamamın altını çekiştire çekiştire banyoya gittim.

Aynada kendimle göz göze gelince, mavi gözlerim şaşkınlıktan kocaman açıldı. “Anneanne sakın bana iki gündür bu psikopat suratla gezdiğimi söyleme. Yemin ederim nefesimi tutup ölmeye çalışırım.” diye bağırdım.

Anneannem hızla yanıma gelip başını kapının aralığından sokup, gözlerini kısarak suratıma baktı. “Ne varmış halinde hala çok güzelsin.” dedi net bir ses tonuyla

Şuan aynadan yansıyan görüntü de Yelda harici her şey vardı. Kuş yuvası gibi birbirine dolanmış dalgalı saçlar, mavi gözlerimi gölge de bırakan mor göz altları, şişmiş dudaklar ve kıpkırmızı burun ve yanaklar.

Anneannem dönüp “Güzel halim buysa normal halim ucube gibi demek ki. Anneannem sağolasın bana şuan, şurada hayatımın gerçeğini açıkladın.” dedim üzgün bir suratla

Anneannem ise bana bakıp gözlerini devirdi ve “Hadi çay koyuyorum. Oyalanma.” dedi otoriter sesiyle

Musluğu açıp tüm dünyayı temizleme gücüne sahip suya avucumu daldırdım. Parmaklarım suyun altında uyuşmaya başlarken, ben nefesimi tutup soğukluğu bir iğneyi andırarak, derimi delen suyu suratıma bir kaç kere çarptım.

Rüyada SaklıWhere stories live. Discover now