Hikaye Hep Seni Bekledim hikayesi bitince başlayacaktır. Benim Küçük Gelinim ve Göremediğim Sen kitabından tanıdığınız Asude ve Sedat'ın kızı Melek'in hikayesidir. Umarım hikayemi seversiniz. Ben heyecanla yazmaya başladım. Umarım sizde severek okur...
Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.
Gece gökyüzünü kaplayan kara bulutlara inat güneş konağın üzerinde parlamaya başlamıştı. Yaz mevsiminin verdiği sıcaklık gölgede bile hissediliyordu. Gözlerini aralayan genç kadın hemen yan tarafında olması gereken kocasını kontrol etmiş ama onu göremeyince sıkıntıyla nefes vermişti.
"Asaf orada mısın?" genç kadın cevap alamayınca kapıyı aralayıp içeriye baktı ama aradığı kişiyi göremedi. Genç kadın üzerini değiştirmek için giyinme odasına gitti. Doğumdan sonra aldığı tüm kiloları vermiş olsa da anneliğin verdiği olgunluk hemen fark ediliyordu. Melek daha ağır başlı bir kadın olmuştu. Eskisi gibi hemen sinirlenmiyor kendisinden beklenmeyecek bir şekilde sabırlı davranıyordu. Şüphesiz bunda en büyük etken dört yaşında ki oğlu Yusuf'tu. Yusuf doğduğunda o kadar güzel bir bebekti ki herkes ona hayranlıkla bakmıştı. Melek kucağına aldığı küçük bebeğin güzelliğine vurularak farkında olmadan ağzından 'Yusuf'um' sözleri dökülünce bebeği adı Yusuf olarak kalmıştı. Sürekli nazar olan çocuk büyüdükçe daha güçlü bir yapıya sahip olmuştu. Adını güzelliğinden dolayı Yusuf Peygamberden alan küçük çocuk konağın gözbebeği olmuştu. Her istediği anında yapılan Yusuf el üstünde tutulurken bir tek Melek onun şımarmasını engellemek için uğraşıyordu.
Yusuf iki konağında ilk torunu olduğundan Asude ve Güler Hanım küçük oğlana çok düşkündü. Bu durum ikizlerin kıskanmasını sağlarken Sedat ilk torununu ne kadar çok severse sevsin kızlarının yeri onun için ayrıydı. Büyüdükçe ayırt edilmeleri zorlaşan ikiz kızlar oldukça güzelleşmişti.
Melek üzerini giyinerek odasından çıkarken koridorda gördüğü çalışan kızlardan birine kocasını sordu. Nerede olduğunu bilmeyen çalışan ona istediği cevabı veremezken genç kadın oğlunu uyandırmak için çocuk için hazırlanan odaya doğru gitti. Çocuğa Asaf'ın isteği üzere kendi yatak odalarına en yakın oda hazırlanmıştı. Yusuf'un odasına girdiğinde yatağının boş olduğunu görünce kaşları çatıldı.
"Yusuf, oğlum neredesin?" küçük çocuktan bir ses beklemiş ama alamamıştı. Dolabın kapağını açarak içine bakan Melek, derin bir rahatlama yaşamıştı. Asaf ile oynadıkları saklambaç oyununda babasının dolapta saklandığını gören küçük çocuk arada oyun oynamak için dolaba giriyordu. Melek sırf bu huyunu bildiği için dolabın kapaklarının üst bölümlerinde içerisine hava girsin diye delikler açtırmıştı. Şekilli açılan delikler küçük çocuğun oyun oynamasına olanak sağlarken Melek'te böylece oğlunun dolapta havasız kalmasını engellemiş oluyordu.
"Sude Yusuf'u gördün mü?" genç kız Melek'e gülümseyerek başını salladı.
"Yarım saat önce Asaf beyimle ahırlara doğru gittiler."
