14. Bölüm "Vedat"

13.9K 1.2K 91
                                    


Merhaba arkadaşlar. Uzun bölüm yazmayacağım diyorum.yine uzun oldu. umarım bu bölümü seversiniz. Keyifli okumalar.

****

"Melek!" kolunu sıkan adamdaki bakışlarını adını söyleyen kişiye çevirmişti. Asaf'ta karşısında duran ve Melek'e seslenen şaşkın gence bakıyordu. Melek kolunu yavaş bir şekilde çekerek kendisine dikkatle bakan kişiyi tanımaya çalıştı. Kısa saçlı kumral adamın tanıdık bir havası vardı. Üzerinde ki üniforma genç kızın aldanmasına neden olurken bakışları adamı baştan aşağıya incelemeye başlamıştı. Melek'in sessiz incelemesi adamın hoşuna gitmiş olacak ki yüzüne yaydığı kocaman gülümseme ile genç kıza hayran bir şekilde bakıyordu. Melek ne kadar dikkatle karşısında ki genç adamın incelerken adam da Melek'i aynı merakla inceliyordu. Bu durumdan rahatsız olan Asaf araya girerek "Birine mi bakmıştınız?" diye sordu. Sesindeki ton yabancı adamın dikkatinden kaçmazken Asaf'a aldırış etmeyerek Melek'e gülümsemeye devam ediyordu.

"Beni hatırlamadın mı?" Melek gözlerini kısarak parlak zeytin yeşili gözlerin sahibine bakıyordu.

"Sizi tanıyor muyum?" Melek dikkatli olmaya çalışıyordu. Hala kendisini yabancı hissettiği bu topraklarda ne kadar köylüyle kaynaşmayı başarsa da her zaman hareketlerine dikkat etmeye çalışıyordu. Kendisine doğru gelen adama bakışlarını dikerken fazla yaklaşmaması için onu uyarır gibi duruyordu. Acıyan kolunu sıvazladığının bile farkında değildi. Onun bu davranışı genç adamın dikkatinden kaçmazken kaşlarını çatarak az önce şahit olduğu durumun diğer karakterine bakıyordu.

"Sen onun canını mı yakıyordun?" Melek gelen soru karşısında şok olurken Asaf'ta ondan aşağı bir durumda değildi. Az önce kendisine gülen genç adamın birden kararan ifadesi ikiliyi oldukça şaşırtmıştı. Hızlı birkaç adımda Melek'in yanına vararak acıyan kolunu ellerinin arasına almış ve ovalamaya başlamıştı. O kadar seri hareket ediyordu ki Melek itiraz edecek vakti bile bulamamıştı. Asaf daha fazla bu duruma dayanamayarak araya girerken Melek'i arkasına çekip, "Çek ellerini onun üzerinden!" dedi.

"Asıl sen çekil şuradan!" İki genç adam bir birine meydan okuyan bir ifade ile birbirine bakarken Melek kendisini pinpon topu gibi oradan oraya çekiştiren iki adamın karşısına dikilmişti.

"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?" Asaf'a dönerek kaşlarını çatan genç kız "Bir daha sakın bana bu şekilde davranma," dediğinde Asaf şaşkınlıkla Melek'e bakmıştı. Melek onun bakışlarına aldırış etmeyerek bu kez yabancıya dönmüştü.

"Sende kim oluyorsun da kocamla arama girmeye cesaret ediyorsun?" Melek'in çıkışı yabacıyı güldürürken Asaf'ın kulaklarında sadece 'kocam' kelimesi dönüp duruyordu. Yaklaşık bir ay olmuştu Melek konağa gireli. İlk hafta hem hasta oluşundan hem de olaylar yüzünden konaktan dışarıya adım atmamıştı. Ailesine ziyarete gittikten sonra ise vaktinin büyük çoğunluğunu işçilerle geçiriyordu. Konakta köşe kapmaca oynuyorlardı sanki. Akşam yemeklerini birlikte yedikleri zaman dışında pek fazla yüz yüze gelmiyorlardı. Hastanede ve köyde dolaşan dedikoduları duydukça şaşırsa da bazen sinirlerine hakim olamıyordu. Özellikle ilk günlerde köyde yayılan 'Bey yeni karısının odasından çıkmıyor!' dedikodusu birden tüm köye yayılmıştı. Başta bu durumdan Melek'i suçlamış ama dik başlı karısı kendisine kahkaha ile gülerek 'Desene amacıma ulaştım,' diye kendisiyle dalga geçmişti.

"Evet, seni bekliyorum," diye kızın sert çıkan sesi ile düşüncelerinden sıyrılmıştı.

"Şimdi alındım ama beni unuttuğuna inanamıyorum. Oysa ben seni hiç unutmadım!" Melek sıkıntı ile bir elini alnına koyarak berbat geçen günün yorgunluğuna dayanmaya çalışıyordu. Güler annesi kendisine Asaf'ı yemeğe çağırmasını söylediğinde tedirgin olmuştu ama şimdi bulunduğu durumda daha çok sıkıntıya düşmüştü. Gözleri parlayarak kendisine bakan adam tanıdık gelse de bir türlü hatırlayamamıştı.

KARA DUVAK (Yeniden)Where stories live. Discover now