☆9☆

8.7K 444 33
                                    

Gözlerini araladığında yeniden olmayı istemediği yerde uyandığını fark etti genç kadın. Burada olmaktan hoşlanmıyordu ve Nazan hanımın ne zaman gideceği ile ilgili de her hangi bir bilgisi yoktu. Yıllarca ailesinin yanında yaşamak zorunda kalmıştı zaten. Şimdi de burası... Ekim alamıyordu artık. Sürekli birilerine mecbur kalmaktan çok yorulmuştu. Tek isteği sevdiği insanların yanında olmaktı. Sevdiği ve her daim onu seven insanların yanında aralamak istiyordu gözlerini. Yorulmuştu. Tahmininden daha çok yorulmuştu...

En azından Yunus babanın yanında kalmak için bahane bulmalıydı. Başka türlü dayanamazdı. Nazan hanımla konuşamıyordu, Canerin nerede olduğu bile belli değildi. Hoş, evde olsa bile ne konuşacaklardı ki? Ne zaman yalnız kalsalar kavga ediyorlardı. Kadın kocasını öfkelendirmekte, adam da karısını kırmakta ustaydı. Oflayarak kalkıp gözlüğünü taktı. Kahvaltıya daha çok vardı. Üstelik Caner de gelmemişti. Nazan hanıma görünmeden nasıl eve girdiğini de anlamıyordu zaten. Adam karabasan gibiydi. Ne zaman nereden çıkacağını tahmin etmek imkansızdı. Sahi niye kendini onu düşünürken buluyordu son zamanlarda? Adama olan nefreti bu kadar çok mu işlemişti ruhuna? İyi de Ekim kimseden nefret etmezdi ki. Öz kızlarından iğrenen insanları bile nefretiyle ödüllendirmemişti. Ya Caner? Ondan neden bu kadar nefret ediyordu?

Telefonunu alıp sevdiği şarkılardan birini açarak banyoya girdi. Ekim pek şarkı söylemese de, sıkıntılı olduğu zaman kendini durduramıyordu. Söylediği tek şarkı da Çağatayla komiklik olsun diye söyledikleri şarkıydı.

Yükünü bırak, yamacıma çömel
Üstün başın yara bere, gülüşün özel
Biz bizi iyi biliriz
Aynı yolda eskimişiz
Suretimiz benzer

Onları anlattığı kısımları da vardı şarkının. Belki de bu yüzden seviyorlardı, bilmiyordu. Tek bildiği sözlerin amaçsızca dudaklarından dökülmesini sevdiğiydi. Ailesiyken bunu bile rahat rahat yapamıyordu. Rahatsız olurlardı çünkü. Çirkin kızlarının sesine bile tahammül edemezlerdi.

Kiminin babası padişah, sorunu çözer
Kiminin babası fotoğraftan gülümser
Kimi gider uzaya, öbürü bi' odada müebbet komada

Şampuanladığı saçlarını arkaya savurup duş başlığını eline aldı. Nazan hanım her sabah yürüyüşe çıkardı, Ekim de onun evde olmamasını umut ederek bağırarak devam etti şarkısına. Gözlerinin önünde şarkıyı ilk kez dinlediği zamana ait görüntüler vardı. Yunus baba şu an yaşadıkları evi aldıkları gün bu şarkının eşliğinde evi boyamışlardı. Mutluluk kokan bir gündü. Ve mutluluk uzun süredir hissetmediği, hissedemediği duygulardandı...  

Her sabah yeni bi' filme başladım
Farklı sonlar istesem de hep aynı finalle bitti
Sonra birden dank etti, dünyayı anladım
Aldım onu karşıma anlatmaya başladım

Kıyafetlerini giyinirken hafif hareketlerle dans etmeye devam etti. Saçlarını düzeltirken bile durmuyordu. Keşke hep böyle olabilseydi. Özgürce, kimseden korkmadan, çekinmeden hareket edebilseydi. Kısa bir an minnet duydu Caner Tözüne, Türkiyedeki son günlerini dilediği gibi yaşamasını sağladığı için.

Koca yaşlı şişko dünya
Koca yaşlı şişko dünya  

Ben dağıttım evini sen erittin beynimi
Gel anlaşalım senle ver gözümün ferini geri

Ben dağıttım evini sen erittin beynimi
Gel anlaşalım senle ver gözümün ferini geri  

Saçını topladıktan sonra tarağı eline alıp banyodan çıktı. Hem dans ediyor hem de şarkı söylüyordu. Kısa bir an bile olsa mutluydu. Gözlerinin önünde hayatındaki mutlu anlar dışında hiçbir şey yoktu. Çoktan kendinin bile fark etmediği ışıltılı bir gülümseme dudaklarına misafir olmuştu.  

{Tamamlandı} Çirkin AşkıWhere stories live. Discover now