☆24☆

7K 364 19
                                    

Genç adam gerginlikle ayağını sallarken bakışlarını sürekli kapıya çeviriyordu. Yıllardır başında olduğu şirket için anlaşmalar imzalamış, bir sürü ihaleye katılmıştı. Ama ilk kez... İlk kez atacağı imzadan dolayı çıldırmak üzereydi.

"Ne zaman gelecekler, avukat?"

"Saat ikide burada olacaklarını söylemişlerdi," diyerek patronunu cevapladığı sırada kapı açıldı ve Canerin dakikalardır beklediği kişi içeri girdi yanında tahmin dahi etmediği adamla.

Ekim güç almak ister gibi Çağatayın gömleğini belli olmayacak şekilde tutmuştu içeri girerken. Onunla birlikte gelmenin Canerle sahte de olsa evliliklerini bitirmesine sebep olan kelimelere anlam kazandıracağını bilse de, umursamıyordu. O olmadan atlatamazdı.

Kısa bir selamlaşmanın ardından Çağatay, Ekim ve kadının avukatı Canerle avukatının karşısındaki yerlerini aldılar. Adam ne kadar baksa da, karısına Ekim inatla bakışlarını masadan ayırmıyordu avukatların konuşmasını dinlerken.  Aslında boşanmaları için engel yoktu. Ekim hiçbir şey istemiyordu Canerden. Evlilikleri bitsin de hem öz ailesinden hem de sahte ailesinden kurtulsun istiyordu. Omuzlarına bırakılmış yükten farksız olmayan soy isimlerinden kurtulmak istiyordu ama... Ama bunlara rağmen kalbi çektiği acı yüzünden sızlıyordu.

"Bize biraz izin verir misiniz?"

Canerin ani isteğiyle kadın irkilerek kaldırdı başını. Onun aksine adamın bakışları bir saniye bile olsun üzerinden ayrılmamıştı. Ekim Çağatayın inkar edeceğini bildiğinden elini tutup sorun olmadığını belirtmek için sıktı. Anlık bakışma ve gülümsemenin ardından Çağatay da avukatlar gibi ayağa kalktı onları yalnız bırakmak için. 

Bir süre konuşmadan birbirlerine baktılar. Kelimelerin şu an onlar için her hangi anlam taşımadığının farkındaydılar. Onları bitiren kelimeler olmasına rağmen toparlanmalarına yardım edecek kadar güçlü değillerdi.

"Ev bulabildin mi kendine?"

"Ne evi?"

"Babanla kalmak istemediğini biliyorum. Bundan sonra nerede yaşayacaksın? Eğer almadıysan avukatlar buradayken evi alman için evrakları değiştirelim."

"Vicdanını evle mi rahatlatmak istiyorsun, Tözün?"

"Her şeye rağmen annemin mutlu olmasını sağladın. Sana olan borcumu ödüyormuşum gibi düşün."

"Gerek yok. Şimdilik Çağatayla kalıyorum. Zaten burada eve de ihtiyacım yok," diye mırıldanması üzerine Caner günlerdir düşündüğü şeyin gerçek olduğunu fark ederek gözlerini sıkıca kapattı. Geç olsa da, Çağatayla Ekimin ilişkini anladığından birlikte kaldıkları detayına takılmamıştı. Sadece burada eve ihtiyacı olmamasının nedenini merak ediyordu.

"Seni istemeye geldiğimiz gün dediğini mi yapacaksın?"

Ekim neden bahsettiğini hatırlamadığı için kaşlarını çatarak "Ne demiştim ki?" diye sordu merakla. Ne söylemişti de kendisi değil o hatırlıyordu? O günleri önemsemediği için zihninde tek kelime bile kalmamıştı. Sadece Canerin onu ilk gördüğünde verdiği tepki, yüzünün aldığı şekil vardı anılarında.

"Boşanacağımız zaman ne ailenin ne de benim soy ismimle isminin bir daha yan yana gelmeyeceğini, ülkeden ayrılacağını söylemiştin. Hala planların aynı mı?"

"Benim ne planladığım seni zerre kadar ilgilendirmiyor, Tözün. Avukatları çağır ve soy ismini de alıp defol git hayatımdan. Bir daha seni ne görmek ne de duymak istiyorum."

***

Genç kadın her zamanki gibi gözlerini karanlığa kapatmış kelimelere hayat verirken zihni bomboştu. Eskiden olduğu gibi duyguyla söylemiyordu. Sadece işini hemen bitirip evine gitmek istiyordu. 

{Tamamlandı} Çirkin AşkıWhere stories live. Discover now