☆5☆

9.8K 555 68
                                    

Hayatımız boyu bir çok hata yaparız. Bazılarının sonucu affedilir, bazılarınınki ise ağırdır. Ne yazık ki, önceden sonucu tahmin edemiyoruz. Tıpkı Caner Tözünün tahmin edemediği gibi. Saatlerdir izlediği karısı ara sıra kaşlarını çatmak dışında sessizce uyumuştu. Kendisi ise uykunun yanından bile geçememişti. Bunun için ruhuna ağırlık yapan vicdanına teşekkür borçluydu. Onun canını yaktığı için kalbi sızlamıştı. Dikkatli olmalıydı. Yıllardır kalbinde, ruhunda biriktirdiği öfkeyi bu kadına yönlendirmemeliydi. Evet, Ekim ona göre onursuz biriydi ancak hayatı boyunca bir kadına el kaldırmamıştı. Hiçbir kadına fiziksel zarar da vermemişti. İlk kez dün yapmıştı ve bir daha tekrarlamayacaktı. İçinden "En azından sabaha kadar bu ucubeyi izlemek zorunda kalmam," diye düşünüp derin bir nefes aldı.

En sonunda Ekim hafifçe gözlerini araladığında adam uyuyor numarası yaptı. Ucube karısı için endişelendiğini kimse bilmek zorunda değildi, değil mi? Kadının ne yaptığını bilmiyordu ve bakma riskini de alamıyordu. Onunla ilgilendiğini düşünmesini istemiyordu. Gözlerini açıp ona iyi olup olmadığıyla sorular da sormak istemiyordu. Tam da istediği olmuş, imdadına karısının telefonu yetişmişti. Ekim sanki Canerin uyanmasından korkuyormuş gibi hızla telefonuna uzandı. Bu sırada ani hareket ettiği için dudaklarından kısık bir inleme de dökülmüştü. Adam ne kadar yardım etmek istese de, gururuna uyup numarasına devam etti. Ekim ise ayağa kalkmış pencereden dışarı bakıyordu. Belki de bu evin tek güzel yanı manzarasıydı. Ormanın insana huzur veren yeşili ruhunu okşuyordu. En azından dün gece olanları unutmasına yardımcı oluyordu.

"Günün aydın olsun, güzellik."

"Günün aydın olsun, yakışıklı. Dün gece gelemediğim için özür dilerim."

"Önemli değil. Sadece gelmeyince merak ettim."

"Buluşunca anlatırım."

"Sen iyisin, değil mi?"

Çağatayın her şeyi anlayan haline gülümsemeden edemedi. Bazen bu kadar iyi tanındığı için öfkelense de, çokça ruhuna iyi geliyordu sesiyle bile tanınmak. Rol yapma gereği duymadan cevapladı adamı. "Hiç iyi oldum mu ben?"

"Benim yanımdayken hep iyisin, güzellik."

"Bana güzellik dediğin için seni deli sanırlar."

"Bana yakışıklı dediğin için de seni deli sanırlar."

"Ah. Umurumda bile değil."

"Benim de. Hem ne dememi istersin? Ekim Tözün mü?"

"Ne eski ne de yeni soy ismimi seviyorum."

"Yine de Tözün daha iyi gibi."

Kadın geçmişte yaşananları düşündükten sonra adama hak verdi. Şu an için Tözün soy ismi canını yakmıyordu. Dün gece olanlar eskiden yaşadıklarının yanında hiçbir şeydi. Bu yüzden ne kızgındı ne de kırgın.

"Sanırım. Tözün soy ismi ruhumda daha az ağırlık yapıyor."

"Ya kocan? Onunla nasıl gidiyor?"

"Uyuyor."

"Ne? Aynı odada mısınız?"

"Evet ama sandığın gibi değil. Gelince anlatacağım."

"Elbette anlatacaksın."

Bakışlarını uyuyan kocasına çevirip derin bir nefes aldı. Babasından hiçbir farkı olmayan bu adamla kalmaya daha ne kadar devam edecekti? Kardeşinden söz etmişlerdi. Kardeşi yurt dışından ne zaman dönecekti? Beynini istila eden sorular kalbinin sıkışmasına neden oluyordu. Bu iş bittiğinde ne olacaktı?

{Tamamlandı} Çirkin AşkıOn viuen les histories. Descobreix ara