☆33☆

5K 327 124
                                    

Genç adam başını ellerinin arasına hapsettiği ele yaslamışken gözyaşlarını umursamıyordu. Ağlamaktan utanmadığı ilk andı. Yapabileceği en iyi şey buymuş gibi geliyordu yorgun zihnine. On yedi dakika geçmişti sevdiği kadının ölümle yüzleşmesinin üzerinden. Tam üç yüz on dokuz saniye. Üç yüz on dokuz saniye atmamıştı kalbi. Caner o anları ölene kadar unutmayacağını biliyordu. Zor olmuştu ama başarmıştı karısı. Hayata tutunmuştu. Ona sadece acı çektiren, gözyaşlarının gülümsemelerinden çok olduğu hayata tutunmuştu. Bu kadardı işte. Canerin istediği her şey bu kadardı.

Bundan sonrası tamamen onun elindeydi. Ekime gözlerini açmak kalmıştı, gerisi kalbindeki, ruhundaki kırgınlıkların mimarı olan Caner Tözüne aitti. Tüm yaralarını saracaktı. Annesinin, babasının, ilk aşkının, kendisinin, hatta anneannesinin ölümünün bile sebep olduğu yaraları saracaktı. Söz vermişti. O kapının dışında sevdiği kadın ölümle mücadele ederken hiçbir şey yapmadığında söz vermişti. Bir daha acı çekmesine izin vermeyecekti.

"Seni bu kadar geç görmemem gerekirdi," diye fısıldadığında dudaklarını eline bastırdı. Geç kalmış olmaktan korkuyordu. Ekimi geri kazanamayacak kadar kırmış olmaktan korkuyordu. İzin veremezdi ki. Artık gitmesine izin veremezdi. Her şeyden ve herkesten çok ihtiyacı vardı ona. "Uyan artık. Daha konuşacak çok şeyimiz var. Dilenecek özürler, anlatılacak sırlar var. Benim sana ihtiyacım var, Ekim." Yüzünü ıslatan yaşları kendi elinin tersiyle sildikten sonra yanağını yeniden sevdiği kadının küçücük eline yaslamıştı. İntiharının izlerini taşıyan bileklerine bakamıyordu hala. Gözlerini sıkıca kapatması tam da bundandı. "Cevap almadan yoruldum. Sen yıllarca kendinle konuşup kendine düşman olmuşsun ama ben şimdiden yalnızlıktan yoruldum, Ekim. Öfkenle hareket edip küfür etmene bile razıyım. Sadece uyan işte. Geç kalmadığımı bileyim."

"Kaldın." İlk başta duyduğu sesten emin olamadı adam. O kadar yavaş ve sessizdi ki, delirdiğini düşündü. Şansına Ekim hemen pes etmemişti. Vücudunu sarmış olan acıya rağmen "İkiniz de geç kaldınız," diye fısıldadı gözlerini hafifçe araladığı sırada.

Zihni bomboştu. Burada ne yaptığını, hatta buranın neresi olduğunu bile bilmiyordu. Tek bildiği Canerin ondan saniyeler şans istediğiydi. Bulunduğu durumu bilmediğinden aklına geleni saniyesinde söylemişti. Geç kalmıştı. O ve babası geç kalmıştı. 

Ekim ölümle burun buruna gelmişti. Yıllar önce kendisi atlamış olsa da, ölümün soğuk kollarına, bu kez başkası sebep olmuştu. Sevdiği adam. Önce ilk aşkı, sonra da Caner. Kalbi Ekim Tözüne her zaman ölümü getiriyordu. Tam da bu yüzden geç kalmışlardı işte. Hayata yeniden tutunduğu an kimsesizliğini kabullenmişti. Artık bunu inkar etmeyecek ve hayatına böyle devam edecekti.

Adam vücudunu saran mutlulukla hızla ayaklanıp kadının yüzünü ellerinin arasına aldı. Rüya görmediğinden emin olmak istediğinden alacağı karşılığı düşünmeden dudaklarını sırasıyla yanaklarına bastırdı. Hissediyordu. Yüzündeki sıcaklığı, yanaklarını ıslatan yaşları hissediyordu. Islak kirpiklerini, titreyen dudaklarını görüyordu. Gerçekti. Ekim Tözün uyanmıştı.

Sırlar yokken dudaklarını buluşturmadan hemen önce fısıldamıştı "Teşekkür ederim," diye. İlk başta kıpırdamadan durmuşlardı. Birbirlerini hissedene, yaptıklarını farkına varana, hangi kimliklerine bürünmüş olduklarını anlayana kadar sadece dudakları dokundu. Ekim Ekim olduğunu, Caner ise öptüğünün ucube karısı olduğunu anladığı an dudaklarını hareket ettirmiş ve ikisinin de vücudunu titretecek öpüşmeyi başlatmıştı.

Güzeldi. İki gencin de kendilerini değerli hissettikleri an bu andı işte.

Güzel olan Ekim Solmaz değildi.

{Tamamlandı} Çirkin AşkıWhere stories live. Discover now