☆27☆

6K 347 60
                                    

Sadece mumların aydınlattığı odada gözyaşları yanaklarında kurumuş olan iki genç sessizce birbirlerini izliyorlardı. Ayrı geçirdikleri yıllar ne kadar tükendiklerini görmelerini engellemişti. Oysa şimdi bakışları buluşmuşken sebep oldukları yaraları yeniden kanamış ve ne halde olduklarını yüzlerine tokat gibi çarpmıştı. Eksiklerdi. Ekim tanıdığı, sevdiği, aşık olduğu tek adam olmadığı için eksikti. Araf da varlığının, mutluluğunun, ışığının sebebi olan küçüğü olmadığı için eksikti. Artık konuşmak zorunda olduklarının farkındaydılar. Yanlış anlaşılmaları düzeltmeliydiler. Yapmazlarsa devam edemeyeceklerdi. O kaza gününde gömdükleri ruhlarını geri alamayacaklardı.

"Ben kendimden önce seni tanıdım, Araf. Annem yoktu. Babam yoktu. Arkadaşım yoktu. Anneannemden başka kimsem yoktu. Sen... Sen gelene kadar... Önce arkadaşım oldun, sonra koruyucum ve en son da sevgilim. Her şeyim oldun sen. Tek ailem olan anneannemi kaybettiğimde gözyaşlarımı silen de sendin."

"Ekim..."

Konuşmasına izin vermeden "Neden?" diye sordu engelleyemediği hıçkırığı odadaki sessizliği can yakacak şekilde bölerken. "Neden bana bunu yaptın? Sadece güzelim diye mi? Onca yıl sırf güzelim diye mi sevdin beni? Hiç mi anlamı yoktu yaşadıklarımızın? Kimsesizliğimi, yaralarımı gördüğün halde neden bana bunu yaptın?"

Kadının gözyaşlarını görmemek için bakışlarını duvara çevirip "Babamı hatırlıyor musun?" diye sordu acı yüklü sesiyle. Hatırladığını biliyordu. Tanıştıkları ilk günden beri küçüğünü koruyan adam ilk kez onun tarafından korunmuştu o gün. Asla unutamayacakları bir gündü. 

Geçmiş...

Ekim bahçede dolaşmaya devam ederken sevgilisinin nerede olduğunu merak ediyordu. İlk derse girmeden önce babasıyla konuşmuş ve garip şekilde o andan itibaren üzerindeki gerginlikten kurtulamamıştı. Ders bittiğinde de yanına gelmemişti. Endişeleniyordu kız. Arafın ailesi hakkında konuşmaktan hoşlanmadığını bildiği için soru sormazdı ama birden ortadan kaybolması da doğru değildi. Ekimin onu ne kadar merak edeceğini düşünmesi gerekirdi. 

En son okulun kuytu köşesine bakmaya karar verdi. Orası öğrencilerin sigara içmek ve ya birbirlerini ellemek için kullandıkları yerdi. Arafı orada hiç görmemişti ama bakacak başka yer de kalmamıştı. Yaklaştıkça kulaklarına anlayamadığı bağırışlar doluyordu. İki kişi kavga ediyor gibiydi. İlk başta geri dönmeyi düşündü çünkü başının derde girmesini istemiyordu. Araf yanında değildi. Sadece onunlayken korkusuz oluyordu Ekim. Seslerden birinin sevgilisine ait olduğunu fark etmese arkasına bakmadan gidecekti.

"Beni artık rahat bırak! Şirketini umursamıyorum! Senden sonra kimin patron olması gerektiğini umursamıyorum! Sadece hayatımı yaşamak istiyorum!"

Ses çıkarmamaya çalışarak onların olduğu tarafa doğru eğildi. Niyeti sessiz kalıp neler olduğunu anlamaktı. Ama sevgilisinin karşısında duran adamın yakasını tutup duvara ittiğini görünce yanlarına gitmiş ve adam yumruğunu Arafa geçirmeden önce kız çantasını başına vurup sevgilisinin yanına geçti. Boşta kalan eliyle de cebinden telefonunu çıkarıp 155'i tıklayarak adama çevirdi.

"Eğer hemen defolup gitmezsen önce çığlık çığlığa bağırır, sonra da polisi ararım. Öğrenciler ve öğretmenler dışında kimsenin buraya girmeye izni yok. Yemin ederim birkaç ay bile olsa ceza almanız için her şeyi yaparım."

Kız nefes nefese tehditlerini sıralarken yaşlı adam kendi ismini, emniyete gitmesinin nelere sebep olacağını düşünerek sessiz kalıp yanlarından ayrıldı. Ekimin kalp atışları canını yakacak kadar hızlanmıştı. Bilmediği şey ise koruma içgüdüsü ile önüne geçtiği adamın da aynı durumda olduğuydu.

{Tamamlandı} Çirkin AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin