-        Yardım isteseydin.

-        Ayyy, iyi ki hatırlattın. Bak ben onu hiçççç akıl edemedim. Salak mısın sen ya? Tabi ki istedim. Saatlerce bağırdım. Ama New York burası! Dönüp de bir Allah’ın kulu bakmadı işte.

-        Polis?

-        Valla ben görmüyorum etrafta, sen?

Kızın bütün perişanlığına rağmen hâlâ hazırcevap oluşu hafifçe gülümsetir Kerem’i. Karanlıkta tam göremediği genç kadına bakmak için delice bir merak duymaktadır. Elini uzatır ona doğru.

-        Gel hadi!

-        Gel mi?

-        Gel işte! Gidip bir polis filan bulalım, hadi!

Kız, tereddütle Kerem’e bakar bir süre. Sonra yavaşça oturduğu yerden kalkar, onun kendisine uzanmış elini tutmadan pantolonundaki tozları çırpar gibi bir hareket yapar. Sonra hafifçe topallayarak aydınlığa doğru yürür. Kerem, olduğu yerde onu izlemektedir. Kız aydınlığa çıkınca Kerem yine vücudunu saran bir şok dalgası yaşar. “İmkânsız bu! Beynim oyun oynuyor bana!” diye düşünür. Kızın ürkmüş, ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerine; gözyaşlarının yol yol iz bıraktığı kirli yüzüne bakar. Nedensizce içi sızlar.

-        Hadi, gidip bir polis filan bulalım.

Genç kadın, sessizce itaat eder ona. Bir kenara fırlattığı bavulunun sapına yapışır ve Kerem’in ardından yürümeye başlar. Hazırcevaplığı yerini derin bir suskunluğa ve tükenmişliğe bırakmıştır.

“Ne yapacağım şimdi ben? Bu Allah’ın cezası şehirde ben şimdi ne yapacağım? Pasaport, bilet, kimlik, para pul, telefon ne var ne yoksa gitti hepsi! Allah’ım bana yardım et! Bu beladan nasıl kurtulacağım ben? O, Allah’ın cezası adamı arayıp bunu nasıl anlatırım ben ya? Hadi acıdı para mara yolladı. Nasıl çekeceğim ki bankadan? Of ya offfff! Tam son gün, tam her şey bitmişken, tam dönerken olacak iş mi bu?

Aferin kızım, bunca belanın içinde bir de ne idüğü belirsiz herif buldun takıldın ya peşine! Aferin sana! Yalnız tebrik etmek lazım 20 milyonluk şehirde bir Türk buldun bak, helal olsun, çalışıyor senin kafan? İyi de sapık mı, manyak mı, ruh hastası mı neyin nesi onu bilmiyoruz tabi!

Eli yüzü düzgün filan ama bir tuhaf bakıyor. Sen şu polis işinden sonra ne yap yap, kurtul bundan! Kurtulacağız da ne halt edeceğiz o belli değil tabi.” Genç kadın kendi düşüncelerine gömülmüş iç sesiyle söyleşirken havaalanı polisine geldiklerini fark eder. Yanındaki genç adamın olup biteni anlatmasını, polisle diyaloğunu duymamıştır bile. Polisin kendisine sorular sorduğunu fark etmesiyle kendine gelir. Rutin sorular… Rutin cevaplar… Çözüm yoktur elbette. “Bir şey bulursak biz sizi ararız!” cümleleri… “Dünyanın neresinde olursan ol, bazı şeyler değişmiyor!” diye düşünür kız. “ Ararsınız iyi de nereden arayacaksınız ki beni?” Genç adam hâlâ konuşmaktadır polisle. Polisin bir şeyler not aldığını görür. Sanki olup biten her şey onun dışında gelişmektedir. Anlamaya, kontrol etmeye, müdahaleye gücü yoktur.

Az sonra yine bavulunu çeke çeke dışarı çıkar kız. Bavulun üstüne oturur öylece. Kara kara düşünürken genç adam gelir yanına.

-        Bir şey bulurlarsa haber verecekler.

-        Hıııı, tabi tabi! Eminim bulurlar. Hadi buldular, nasıl haber verecekler? Adres yok, telefon yok… Hiçbir halt yok!

-        Benim adresim ve telefonum var ellerinde, ulaşırlar merak etme!

-        Senin adresinden bana ne ben adam!

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin