39•Bölüm

7.5K 756 280
                                    

Arabaya yöneldiğim o saniyelerde Hoseok hyung sorusunu yöneltmiş, bana dönmüştü. "Jungkook'u beklemeyecek miyiz?"

Duraksadım ve bedenimi ona doğru çevirdim. Jungkook aklımdan tamamen çıkmıştı. Bu yüzden eve gitmeyi düşünmüştüm. Üstelik Taehyung şuan yanımda sessizliğini koruyarak dilini sürekli alt dudağında yer edinen yarada gezdiriyordu. Garip bir şekilde bu hareketi beni fazla etkisi altına almış, bir an önce eve gitme isteği gelmişti. 

Ama yine de Jungkook'un orada uzun süre kalmayacağını bildiğimden bekleme kararını almışken Taehyung'un konuşmasıyla kaşlarımı çatmıştım. "Gidelim, zaten yalnız değil."

Bizi ve şaşkın tavırlarımızı umursama gereği duymadan arabaya bindiğinde hemen ön koltuğa yerleşmiş, Hoseok hyungun da arka koltuğa yerleşmesini beklemiştim. Taehyung'un yine çok bilmişliği üzerinde olmalıydı ki bize bir açıklama yapma gereği duymadan arabayı çalıştırmıştı. Fakat tabi ki de sormadan durmayacaktım.

"Yanında kim var?"

Bakışlarının odak noktası ben olsam da bu kısa sürmüştü, çünkü yola odaklanmalıydı. Ama konuşmasını engelleyen bir şey yoktu, böyle sessiz kalmamalıydı. "Taehyung."

Uyarırcasına konuştuğum sıra da kaşlarını çatmış, ve aynadan Hoseok hyunga bakmıştı. Sanırsam arabada bulunan üçüncü kişi yüzünden anlatmak istemiyordu, ama böyle şeylere gerek yoktu. Bana anlattığı an ben de gidip ona anlatacaktım. Biz birbirimizden bir şeyler saklamıyorduk. "Söyle bir şey olmaz."

"Yoongi hyung var."

Hoseok hyung bir kahkaha patlattığında onu umursama gereği duymadan şaşkın bir surat ifadesine büründüğünü hissettiğim suratımı Taehyung'a çevirmiştim. Ne yani Yoongi hyung gay barda Jungkook'la beraber içki mi içiyordu? "O hetero değil mi?"

Ben onu bildim bileli kızlarla birlikte takılıyordu, tek uğraştığı erkek Jungkook'tu sanırsam. O Da zaten Jungkook yüzünden başlamış bir şeydi. Eğer gidip Yoongi hyunga gereksiz şeyler söylemeseydi Jungkook, Yoongi hyung onun suratına bile bakmazdı. 

Aklımdan henüz geçen o garip düşünceye ilk başta sazan gibi atlayıp inanmayı tercih etsem de, bir süre duraksayıp düşününce fazla mantıksız geliyordu. Yoongi hyung Jungkook'la uğraşmak için neden bara gitsin ki? Farklı bir neden olmalıydı.

"Değil." Taehyung'un az önceki soruma verdiği cevap bazı şeyleri açıklıyordu evet, o zaman Yoongi hyung biseksüel falan olmalıydı. Bu yüzden gay bara gitmesi oldukça normaldi.

"Barda tesadüfen mi karşılaşmışlar?" Pekala, mantıklı bir soru sorduğumu düşünüyordum. Fakat Hoseok hyungun arka taraftan öne doğru eğilmesi ve 'sen ciddi misin?' temalı surat ifadesini kullanması mantıklı bir soru sormadığımı anlatıyordu. Kafasını iki yana sallamadan önce işaret parmağımla kafasını arkaya doğru itip, suratının görüş alanımdan çıkmasını sağladım ve yeniden Taehyung'a karşı konuşmaya çalıştım.

Ama bir an da garip bir gürültü olmuş ve öne doğru savrulmuştum. Fazla hızlı değildi, fakat can yakmayacak kadar yavaşta değildi. Emniyet kemerimin yokluğunu tüm hücrelerimle hissederken karnıma dolanan ve beni sabit tutmaya çalışan kolla biraz da olsa olayın farkına varabilmiştim. Ama Taehyung beni ne kadar sıkı tutarsa tutsun kafamı sert bir şeye çarpmam kaçınılmaz olmuştu. Bilincim yerindeydi, arabanın tamamen durduğunu da hissediyordum. Ama alnımdaki acı varlığını belli etmek istercesine sızlıyordu. "Jimin?"

Bolca endişe içeren ses tonuyla fısıldayan Taehyung'a bakabilmek için eğik olan başımı kaldırdım fakat Taehyung çoktan kendi kapısını açmış, benim tarafıma dolanmıştı. Hoseok hyungun indiğini ise arka tarafımdan gelen kapı sayesinde anladığımda kapıyı açmak için elimi uzatmıştım ki Taehyung benden önce davranarak kapıyı açmış önümde çömelmişti. "Bana bak Jimin."

nemesis あ vmin ✓Where stories live. Discover now