25. Büyük Buluşma

184 66 32
                                    

aysedone 'ye ithafen

Burak duyduklarından sonra kendine gelememişti. Ama aradığı cevapları bulmasına az kalmıştı. Ali Tunç geliyordu. Saatler kalmıştı. O yüzden hazırlanıp diğerleriyle buluşmak için arabasına binmişti.

Başkomiser Kenan ve Mert gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra son kontrolleri yapıyorlardı. En ufak hataya yer veremezlerdi. En ufak hata kötü sonuçlara neden olabilirdi. Onlar hazırlıkları kontrol ederken Emir de gelmişti.

-Kolay gelsin. Yardım edebileceğim bir şey var mı?

Mert işinden başını kaldırıp gülümseyerek Emir'e baktı.

-Yok kardeşim. Bitti. Son kontrolleri yaptık.
-Tamam o zaman. O değil de şu an kalbim heyecandan yerinden fırlayacak gibi atıyor. Neler olacak çok merak ediyorum.
-Benimde kardeşim. Ama bu işin sonunda Canan üzülmemeli.
-Zaten öyle bir şey olmayacak. Buna izin vermeyeceğim.

Emir ve Mert sesin geldiği yöne bakınca Burak'ın geldiğini gördüler. Burak sakin adımlarla onlara yaklaşırken Burak'ın yüzündeki ifadeyi fark ettiler. Gözleri uykusuzluktan hem şişmiş hem de göz altları kararmıştı. Yüzünde ne olacağını bilmediği o yüzden de üzgün bir ifade vardı. Haklıydı. İşin ucunda sevdiği kız varken nasıl hiçbir şey yokmuş gibi davranabilirdi.

-Kenan abi her şey hazır mı?
-Hazır Burak. Endişe etmene gerek yok. Bu iş bugün bitecek.
-İnşallah öyle olur abi. Yoksa ben düşüne düşüne kafayı yiyeceğim.
-Burak sakin kal sen bana yeter. Gerisini ben halledeceğim.

Konuşmayı telefondan gelen müzik sesi bölmüştü. Başkomiser Kenan'ın telefonu çalıyordu. Arayan kişinin ismini görünce tekrar çalmasına fırsat vermeden açtı.

-Efendim. Anladım. Tamam. Biz de şimdi çıkıyoruz. Tek mi peki? Çok iyi. Tamam. Başka bir şey var mı? Tamam o zaman. Haber verdiğin için sağol. İşinin başına dönebilirsin.

Burak, konuşmanın Ali Tunç'la ilgili olduğunu anlamıştı. O yüzden ne olduğunu çok merak ediyordu.

-Ne oldu Kenan Abi?
-Ali Tunç'un uçağı hava alanına inmiş. Tek gelmiş. Şimdi taksiye binmiş.
-Nereye gittiğini nerden anlayacağız?
-Çok zor değil. Önceden hava alanı için çalışan bütün taksicilerle konuştum. İçlerinden hangisi alırsa haber edecek bana.

Başkomiser Kenan konuşmasını tamamlar tamamlamaz mesaj sesi geldi. Başkomiser Kenan mesajın neden geldiğini tahmin ediyordu.

"Başkomiserim dediğiniz kişiyi aldım."
"Dikkat et. Durumu anlamasın."
"Merak etmeyin başkomiserim. Şu an dışarı bakıp birisiyle konuşuyor. Sanırım buluşacağı kişiyle konuşuyor."
"Adres ne peki?"
"Şehrin dışında eski bir bina var başkomiserim. Orayı tarif etti."
"Anladım. Tamam. Sen işine dön. Bir şey anlamasın."
"Tamamdır başkomiserim."

-Hazırlanın çocuklar! Adresi aldım. Oraya gideceğiz.

Üçü de anlaşmış gibi hep birlikte,

-Tamam Kenan abi.

Onlar hazırlanıp verilen adrese giderken Canan yatağında hâlâ uyuyordu. Ama hâlâ gördüğü kabuslardan dolayı rahat bir uyku uyuyamıyordu. Yine kabus görüyordu. Ama bu sefer gördüğü daha farklıydı.

Ormanın ortasında duruyordu. Gökyüzünde dolunay vardı. Arkasında gölgeler görmeye başladı. Bunlar kurt gölgesine benziyordu. Canan gölgeleri gördükçe çok korkmaya başlamıştı.

Bir tane kurt gölgesi ona daha da yaklaşmaya başladı. Canan koşmak istiyordu. Ama bunu yapamazdı. Kurt kendisine çok yakındı. Daha koşmaya başlamadan onu yakalardı. O yüzden gözlerini kapatıp bu rüyadan uyanmak istedi. O sırada birisi elini omzuna koydu. Bu dokunuş Canan'ın sıçramasına neden oldu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 30, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SEN BENİMSİN ⚠Kısa Bir Ara Verildi.⚠Where stories live. Discover now