20. Karanlık Gece

285 99 59
                                    

SageTaylors 'a ithafen

Kampın bitmesine çok az kalmıştı. Herkes son günleri değerlendirmeye çalışıyordu. Kimisi ormanda geziyor, kimisi gölde yüzüyordu.

Canan ve arkadaşları ise ormanda gezerken fotoğraf çekerek bu anları ölümsüz kılıyorlardı.

Burak ise Canan için küçük süprizler hazırlayıp ormana saklıyordu. Ağaçlara küçük notlar iliştirerek süprizi bulmasını sağlıyordu. Yine hazırladığı süpriz için notlar bırakmıştı. Küçük süprizi almak için kamp alanına dönmüştü.

O sırada Canan ilk notu bulmuştu. Nottaki ipuçlarını takip ederek süprize doğru gidiyordu. Canan son notu bulup ipucundan yolla çıkarak süprizin olduğu yere gelmişti. Süprizi gördüğü zaman ise gözlerine inanamadı.

Süpriz bir salıncaktı. Sarmaşık ve rengarenk çiçeklerle hazırlanmış salıncak muhteşem gözüküyordu. Canan salıncağa yaklaşıp çiçeklere tek tek koklamaya başlamıştı.

-İnanamıyorum Burak. Saatlerce ortadan kaybolduğu zaman bununla mı uğraştı. Bu muhteşem olmuş. Burak'ın bu kadar romantik ve düşünceli olduğunu tahmin bile etmiyordum. Tamam romantik bir erkek ama ona sadece laf arasında salıncakları sevdiğimi ve uzun zamandır sallanma fırsatım olmadığını söylemiştim. Unutmamış. Bir de kır çiçekleriyle süslemiş. Bir saniye bu da ne! Burak iyi ki sana aşık olmuşum. En sevdiğim çiçeği; gonca gülü unutmamış koymayı.

Canan Burak'ın süprizine hayranlıkla bakarken duyduğu sesle kendine gelmişti.

-Burak sen mi geldin canım? Burak yoksa bu başka süprizin mi? Burak neden ses vermiyorsun? Burak?

Canan sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladı. Tam küçük çalılara yaklaşınca küçük bir sincap hızla ağaca tırmandı. Bu Canan'ı korkutmaya yetmişti.

-Sen miydin küçük sincap? Beni çok korkuttun. O değil de nerde kaldı Burak? Normalde süprizi bulunca oda ortaya çıkardı. Neyse salıncağa oturup onu bekleyim. Birazdan gelir heralde.

Canan'ın arkasını dönmesiyle birlikte bir elin ağzını sıkıca kapatıp diğer eliyle belini sıkıca tutup kendisine çekmesiyle neye uğradığını şaşırmıştı. Burak olduğunu sanmıştı. Ama bu yabancı Burak değildi. Ve bu Canan'ın korkusunu daha da arttırdı.

"Bir saniye bu Burak değil. Ve onu ilk kez görüyorum. Ne istiyor benden? Ağzımı sıkıca kapattığı içinde bağıramıyorum. Bırak beni ne olur! Ne istiyorsun benden ya? Kimse yok mu? Doğru ormanda kim olacak ki? Bir saniye beni nereye götürüyorsun? Dur! Bırak beni!"

Canan ne kadar kurtulmak için çırpınsa da adamın güçlü kollarından kurtulamıyordu. Adam onu sürükleyerek eski bir kamyonete bindirdi. Canan ağzını bırakmasıyla bağırmaya başladı.

-Bırak beni! Ne istiyorsun benden? Yardım edin! Kimse yok mu? Bırak beni, diyorum.

-Boşuna bağırıyorsun. Kimse senin sesini burda duyamaz. Yani kes sesini!

-Kimsin sen ya? Ne istiyorsun benden?

Adam, zorla kamyonete bindirdikten sonra sürücü koltuğuna geçerken Canan bunu fırsat bilip eski kamyonetten inmeye çalışınca adam, vitesin yanında bulunan odunla Canan'ın kafasına vurmuştu. Canan aldığı darbeyle kendisinden geçmişti.

-Artık benimsin bir tanem. Kimse bizi ayıramayacak tekrar. Bizi ayırmaya çalışan herkes cezasını çekecek.

Adam ormanın derinliklerine doğru kamyoneti sürmeye başlamıştı. Kamyonet gözden kaybolurken Burak süprizin olduğu yere gelmişti. Tam kamp alanından çıkarken Emir, Ezgi için hazırladığı hamak için yardım isteyince geç kalmıştı.

SEN BENİMSİN ⚠Kısa Bir Ara Verildi.⚠Where stories live. Discover now