3. Buse'nin Hain Planı

1.2K 405 107
                                    

betultskn97 'ye ithafen

Canan sabah uyandığında normal bir şekilde hazırlanıp bahçe kapısına doğru yürümeye başladı.

Dünkü olanları düşünüyordu. İlk günden neler yaşamıştı. Bütün dikkatleri üstüne çekmişti.

Kapıyı açıp dışarı çıktığın da gözlerine inanmamıştı. Burak yolun karşısında arabasına yaslanmış onu izliyordu. Yanına koşarak gidip,

-Senin burda ne işin var? Burada kaldığımı nerden öğrendin?

Burak doğrulup gülerek,

-Sana da günaydın ilk önce bir soluklan istersen.
-Şey günaydın seni beklemiyordum o yüzden şaşkınlıktan böyle taramalı gibi sorular sordum. Çok beklemedin umarım.
-İstersen araba da konuşalım.
-Tamam olur.

Burak kapıyı açıp onun binmesini bekledi. Sonra kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçti.

-Evet cevap vermedin.
-Çok zor olmadı burda kaldığını öğrenmem. Seninle kahvaltı yapmak için almaya geldim çok olmadı zaten geleli hemen çıktın sende çok beklemeden.
-Kahvaltı mı ne kahvaltısı?
-Bildiğin sabah kahvaltısı işte. Daha iyi tanışmak için.

Canan artık durumu anlayamıyordu. Ezgi'nin dediklerinden sonra Burak'ın yaptıkları kafasında sorulara neden oluyordu. En kötüsü de Burak her güldüğün de kalp atışları hızlanıyordu. Ona aşık mı olmaya başlamıştı yoksa?

Kahvaltı yaparken farkında olmadan onu izlemeye başlamıştı. Simsiyah saçları yapılmış olmasına rağmen dağınık bir görüntüsü vardı. Kahverengi gözleri o kadar büyüleyici bakıyordu ki insan içinde kaybolup gidiyordu. Pürüzsüz teni, kaşları, dudakları o kadar uyumluydu ki sanki özenle yerleştirilmişti. Kaslı kolları daracık tshirtte daha da belli oluyordu. Yakası açık olunca göğüs kasları belliydi. Hiç kıl, tüy yoktu. Pürüzsüz, beyaz teni insanda dokunma isteği uyandırıyordu.

Başını kaldırdığın da gülerek ona baktığını fark edince çok utanmıştı.

-İncelemen bitti sanırım. Beni incelemekten kahvaltı bile yapmadın.
-Şey evet öyle oldu. Çünkü beni çok fazla şaşırtıyorsun.

Bunu başını eğerek söylemişti. Çünkü kıpkırmızı olmuştu bunu görmesini istemiyordu. Burak elini uzatıp çenesinden tuttu ve başını kaldırıp,

-Benim yanımda başını eğmene gerek yok. Zamanı gelince sana her şeyi anlatacağım. Şimdi ne yeri ne zamanı. Sadece zaman ver bana olur mu?
-Peki nasıl istersen. Kalkalım mı artık? Derse geç kalmak istemiyorum.
-Tamam küçük hanım.

Gözlerinin içi bile gülüyordu o güldüğü zaman. Garsonu çağırıp hesabı ödedikten sonra okula gittiler.

Okuldaki herkes için bu bir kıyamet belirtisi gibiydi. Burak Özkaya bir kızla konuşmakla kalmıyor onu arabasıyla getirmişti. Buse durumu öğrendiğinde daha da çılgına dönmüştü. Herkese bağırıyordu.

-Bu kız çok olmaya başladı artık. Ama bugün Burak'la son dakikaları planımdan sonra ondan uzak duracak. Bugün her şey bitecek artık. Kimse ona yaklaşamaz izin vermem buna.

Ezgi ise bu duruma alışmaya başlamıştı. Hatta bu durum onun hoşuna bile gidiyordu. Öğlen arasında Pelin gelip Canan'a Burak'ın onu spor salonunda beklediğini söylemişti. Canan merakla spor salonuna giderken Buse Burak'ı çağırmıştı. Dünkü davranışından dolayı özür diliyordu. O sırada ayak seslerini duyunca,

"İşte tam zamanı geliyor."

Bir anda Burak'ın dudaklarına yapıştı ve kollarını boynuna dolayıp öylece duruyordu.

SEN BENİMSİN ⚠Kısa Bir Ara Verildi.⚠Where stories live. Discover now