5. Başbaşa Bir Haftasonu

976 344 74
                                    

diba1020 'ye ithafen

Burak'ın üstünü giyinmesi için Canan arkasını döndü. Ama gelen sesler canının yandığını gösteriyordu. Durumu gerçekten ciddiydi. Canan bu duruma dayanamayıp,

-Yardım ister misin?
-Yok iyiyim. Halledebilirim.
-Bence gelen sesler hiç öyle demiyor.

Canan daha fazla dayanamadı. Arkasını döndü. Zaten giyinmişti. Ama tshirtü giyemiyordu. Yanına gidip yardım etti.

Burak ise onu izliyordu. Canan bunu fark edince çok kötü utanmıştı. Belli etmemeye çalışsa da yanakları kızarmıştı.

Burak Canan'a tekrar sarıldı. Alnını onun alnına dayadı. Canan bunu yapınca ateşi olduğunu fark etti. Elini alnına koydu. Ama anlayamadı. Heyecandan elleri terlemişti ve sıcaktı. En sonunda alnından öptü. Ateşi vardı. Ama aşırı yüksek değildi.

Tam o sırada kapı çaldı. Gelen annesiydi. Babasının işinden dolayı bir seyahate çıkmaları gerekiyordu. Ordan babaannesini göreceklerdi. O yüzden bütün aile gidecekti. Burak derslerden dolayı gidemeyeceğini söyledi. Derslerden fazlasıyla geri kalmıştı. Annesi bu halde onu evde bırakmak istemiyordu.

-Birkaç günlüğüne gidip geleceğiz. Senin bu halde evde bırakıp gidemem.
-Anne derslerden çok geri kaldım. Başka zamana gideriz yine. Ama şimdi olmaz. Hem beni merak etmene gerek yok. Ben kendime bakarım.
Canan daha fazla dayanamadı.
-Ben bakarım ona. Siz onu merak etmeyin. Bir şey olursa zaten yanında olacağım ben.
-Tamam o zaman kızım. Burak'ın takıntıları vardır. Dikkat et yani kendine kızım.
-Anne çocuk muyum bende böyle diyorsun?
-Şaka oğluşum benim. Dikkat et kendine çok durmayız zaten.
-Bu akşam yola çıkacağız. Yarın sabah erkenden toplantısı var babanın. Ev size emanet annem.
-Tamam anne. Giderken dikkatli olun. Haber etmeyi unutmayın.

Ailesi gidince Burak'la Canan başbaşa kalmıştı. Ama saat geç olduğu için gitmesi gerekiyordu. Burak hiç istemiyordu. Ama kabul etmek zorunda kalmıştı.

Canan'ı eve bırakıp döndü. Çok halsiz olduğu için hemen yattı. Ertesi sabah Canan izin aldı. Arkadaşı hasta olduğu için ona bakabilmek için haftasonu olduğu için pazartesiye kadar izin aldı.

Ailesi Burak olduğunu bilmiyordu. Daha doğrusu ne onlar sordu ne de söyledi. Sabah erkenden Burak'ın evine gitti. Burak gittiğinde uyuyordu. Ona kendi elleriyle kahvaltı hazırladı.

O sırada Burak uyanmış aşağı inmişti. Canan'ı mutfakta görünce mutlu olmuştu. Canan onu fark etmemiş. Ekmekleri dilimliyordu. Burak sessizce arkasından beline sarılıp,

-Günaydın küçük hanım.
-Günaydın küçük bey.

Bunu derken Canan Burak'ın ellerini tutup başını göğsüne yasladı.

-Müsade ederseniz küçük bey. Kahvaltıyı hazırlayayım.
-Tabi ki küçük hanım. Müsade sizin.

Burak masaya geçerken Canan birkaç bir şey daha alıp oda masaya geçti. Burak masaya bir göz gezdirip,

-Bir kuş sütü eksik.
-Evet onu bulamadım malesef.

İkisi bunun üzerine kahkahalarla gülmeye başladılar. Canan çayları doldururken Burak hayran hayran onu izliyordu. Rüya gibiydi. Sanki evliydiler ve birlikte haftasonu sabah kahvaltı ediyorlardı. Burak bunun üzerine gülümsedi. Canan bunu fark etmişti.

-Ne oldu? Neden gülümsüyorsun?
-Yok bir şey aklıma bir şey geldi.
-Ne geldi merak ettim.
-Sadece evli olduğumuzu düşündüm.

Bunun üzerine Canan da ister istemez gülümsedi. Kahvaltıdan sonra birlikte film seçip izlemeye başladılar. Burak korku filmi olduğunu fark etmemişti.
Bütün film boyunca Canan her sahne de Burak'a sımsıkı sarılmıştı. Burak canı yansa da hiçbir şey dememişti. Sırf ona daha yakın olabilmek için canının yanmasına dayanmaya çalıştı.

Filmden sonra Canan Burak için meyve tabağı hazırladı. Ve onun için taze meyve sıktı. Zorla hepsini ona yedirdi.

Öğlen olunca ikisi de acıkmıştı. Mutfağa gidip bir şeyler hazırlamaya başladılar. Ama Canan zorla onu oturttu. Çorbanın nasıl olduğunu anlayamadı. O yüzden Burak'a bir kaşık uzatırken önce üfledi biraz soğusun diye. Burak bunun üzerine gülmeye başladı. Çorbayı içince yüzünü buruşturdu kasten. Canan fark edince,

-Ne oldu kötü mü olmuş yoksa?
Burak Canan'a sarılıp,
-Bu hayatımda içtiğim ne güzel çorbaydı.
-Gıcık kasten yaptın yani. Korkuttun beni kötü olmuş sandım.
-Evet kasten yaptım. Çok güzel olmuş ellerine sağlık hem sen yaparsın da ben beğenmez miyim hiç?
-Gerçekten mi söylüyorsun bunu?
-Evet ciddi ciddi bunu söylüyorum sana.

İkisi de bunun üzerine güldüler.

-Rica etsem bana yardım eder misiniz beyefendi? Birlikte sofrayı hazırlasak.
-Tabi ki küçük hanım. Büyük bir zevkle yardım ederim sana.

Birlikte sofrayı hazırlayıp oturdular. Yemek yerken Burak Canan'la uğraşmaya devam ediyordu.

Yemekten sonra Burak'ın küçüklük hallerine baktılar. Fotoğraflara baktıkça ikisi de kahkahalarla gülüyorlardı. Burak küçükken bile çok tatlı bir çocuktu.

Ama Canan'ın dikkatini Miray'la ilgili hiç fotoğrafın olmaması dikkatini çekmişti. Burak'a sormak istemiyordu. Bunu çünkü çok kıskanmıştı. Burak'ın ilk aşkıydı. Ama yine de sormak istiyordu. Ama şimdi değildi. Bu anı bozmak istemiyordu.

Mert'le birlikte olan fotoğrafları da görmüştü. Atmamıştı olanlardan sonra. Her şeyi çok merak ediyordu. Ama şimdi sormak istemiyordu.

Bu onların ilk kez başbaşa vakit geçirdikleri ilk haftasonuydu. İlkokul, ortaokul, lise derken üniversite fotoğraflarına kadar gelmişlerdi. Ortaokuldan sonra hep Emir vardı yanında.

Ezgi Emir hakkında bir şeyler anlatmıştı. Anlattığı kadarıyla iyi birisine benziyordu. Ve Ezgi ondan bahsederken gözleri ışıl ışıl oluyordu. Ezgi'nin Emir'e aşık olduğu belliydi. Kendisi de söylemişti.

Bu duruma bir şeyler yapmak istemişti Canan. İkisinin arasını yapmayı düşünmüştü. Bunu da Burak'la birlikte yapabilirdi. Çünkü onu en iyi tanıyan Burak'tı. Bunu da şimdi pat diye söyleyemezdi. Uygun zamanı bekleyip anlatmalıydı. Ezgi zaten bunu baştan söylemişti. Sakın bu duruma karışma demişti. Ama duramıyordu. Ezgi onun için çok şey yapmıştı. Dosttan öte kardeş gibi olmuşlardı. O bunları düşünürken Burak Canan'ın daldığını fark etmişti.

-Bir şey mi oldu daldın gittin?
-Yok bir şey olmadı. Bir şeyler takıldı da aklıma.
-Hayırdır ne takıldı bakalım?
-Önemli bir şey değil. Müsait bir zaman anlatırım sana hepsini.
-Tamam ama merak ettim şimdi iyice.
-Önemli değil müsait bir zaman anlatırım.
-Tamam bakalım.

Fotoğraflar, anılar derken haftasonu bitmişti. İkisi birlikte vakit geçirdikleri için galiba haftasonu çok hızlı geçmiş. Haftasonu çok hızlı bir şekilde bitmişti.

Pazartesi sabahı Canan eve döneceği için eşyalarını topluyordu. Burak gitmesini hiç istemiyordu. Ama öyle olması gerekiyordu. İkisi de hazırlandı okula beraber gideceklerdi.

Burak iyileşmişti. Canan haftasonu ona çok iyi bakmıştı. Her şeyiyle ilgilenmişti. O yüzden Burak hemen toparlanmıştı. Ama her güzel şeyin bir sonu vardı. Onlarda bunu biliyordu. Ama okulda beraber olacaklardı. Dışarıda da fırsat buldukça buluşacaklardı.

Haftasonu birçok şeyi konuşup karar almışlardı. Birbirlerine iyi-kötü her şeyi anlatmışlardı. Ama onlar her ne kadar her şeye hazırlıklı olsalar da kader onlar için ağlarını yavaş yavaş örüyordu.

Merhaba arkadaşlar yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. 30 votede bir yeni bölüm gelecek demiştim. Ama hikaye kurgusunda sorun olunca geç yayınladım. Hikaye yazarken sorun olduğu için voteyi 50 vote yapma kararı aldım. Ve ayrıyetten arkadaşlar her bölümü en iyi okuyucuma ithafen yazmaya karar verdim. Bunları okuduğunuza göre alttaki küçük yıldıza da dokunmayı unutmayın arkadaşlar. Ve ilk 1000 okuyucuma ulaştım. Desteğiniz için teşekkür ederim. İyi okumalar. 😊😊😊

SEN BENİMSİN ⚠Kısa Bir Ara Verildi.⚠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin