23. Gizemli Sandıktaki Sırlar

En başından başla
                                    

Canan, Ezgi gidince hemen odasına gidip yatmıştı. Ama gözlerini kapatınca yine kabus görmüştü. Ama bu sefer farklıydı.

Odasında yatağında oturuyordu. Önünde sandık duruyordu. Sandığı yavaşça açıp kapağını kaldırdı. Sandığın dibinde kanlı fotoğraflar vardı. Ama fotoğrafta kimlerin olduğu belli olmuyordu. Anladığı kadarıyla ailesiydi. Küçük bir kız çocuğu vardı. Kendisiydi. Bisiklete binerken bir fotoğraf vardı. Fotoğraf birden canlanmıştı. O bisiklet yavaşça ilerlemeye başladı. Küçük kızın neşeli kahkahalarını duyuyordu. Sonra başka fotoğraflardan sesler gelmeye başladı. Bu ses tanıdık geliyordu. Ses onu değil. Bir erkek çocuğunu çağırıyordu.

-Girayyyy! Hadi annecim. Gel yemek yiyoruz.
-Anne biraz daha lütfen.
-Yemeğini ye önce.
-Offf anne!
-Anneye of deme.

Fotoğraftaki kadın belli olmuyordu. Ama annesine benziyordu. Ama bu çocuk kimdi? Giray kim? Rüyasında sürekli bu ismi duyuyordu.

Sonra bir ses duydu. Bu kendi sesiydi.

-Giray iyi misin? Canın çok yanıyor mu?
-Hayır! İyiyim. Maviş.
-Annem kaç kere sana şu bisikleti yavaş kullan. Kendine zarar vereceksin dedi.
-Abartma. Bir şey olmaz. Ben erkeğim. Hem senden büyüğüm.
-Benden birkaç dakika büyük olman benim abim olduğunu göstermez.

Sonra fotoğraflar kaybolmaya başladı. Yerde yapraklar gördü. Yine ormana gelmişti. Ama aklı rüyasındaki o çocukta kalmıştı.

"Nasıl yani? O çocuk benden birkaç dakika mı büyük? Benim abim olduğunu göstermez mi, dedim. O çocuk benim kardeşim mi? Hemde ikiz kardeşim? Bu gerçek olamaz. Benim kardeşim yok ki. Annemin geçirdiği rahatsızlıktan sonra çocuğu olmuyordu. Babam da annemi asla aldatmaz. Bunlar sadece bir rüya. Bir rüya ve uyanınca bitecek."

-Sen rüya gördüğünü sanmaya devam et.

Yine o aynı ses. Bu ses kime aitti. Ses tanıdık geliyordu. Ama nereden tanıdığını hatırlayamıyordu.

-Benden kurtulmak o kadar kolay değil. Seni günün birinde bulacağım. Sonra da ikizin Giray'ı. Hiç kimse beni bundan alıkoyamaz.
-İkizim mi? Benim bir ikizim mi var?
-Evet, var. Ama hatırlamıyorsun değil mi?

Sonra annesinin sesini duydu.

-Canan! Hadi kalk kızım. Okula geç kalacaksın. 

Annesinin sesinden sonra o ses sustu. Karanlık orman yavaşça aydınlanmaya başladı. Usulca gözlerini açarken ilk defa bu kabustan uyanmak istemedi. Belki de o ses ona her şeyi açıklayacaktı. Annesinin ona gülümseyerek baktığını görünce bunu önemsememeye karar verdi. Belki de sadece bir rüyaydı. Annesi karşısında duruyordu. Babası  büyük bir ihtimalle gazete okurken sert kahvesini yudumluyordu.

Rüyayı bir kenara bırakıp doğruldu.

-Günaydın annem!
-Günaydın benim güzel kızım.

Bu cümle ona o kadar sıcak ve güven verici geliyordu ki o yüzden hep annesine sımsıkı sarılırdı. Yine öyle yaptı. Annesine sımsıkı sarılıp kokusunu içine çekti. Annesi gülümseyerek saçlarından öpüp,

-Hadi kalk hazırlan. Okula geç kalma. Sonra kahvaltı yapmadan çıkıyorsun.

Canan hızlıca yerinden kalkıp lavaboya doğru gitti. Kapısını açtıktan sonra,

-Kalktım bile.

Annesi bunu üzerine gülmeye başlamıştı. Canan da o  gülünce gülmeye başlamıştı. Her şey normale dönüyordu. Tek o kabuslar hala devam ediyordu. Ama Canan bunu umursamak istemiyordu artık. Ailesi, sevdiği insanlar hep yanındaydı.

SEN BENİMSİN ⚠Kısa Bir Ara Verildi.⚠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin