(EREN)"Şimdi arkadaşlar eski zamanlarda bu ormanda bir gumiho yaşarmış. İnsanları parçalayarak yermiş. O zamanların kralları, padişahları bu yaratığı yok edecek hiçbir şey bulamazlarmış. Bir gün gumiho ormanda bir kızla karşılaşmış. Ama diğerlerinin aksine bu kıza dokunamamış. Âşık olmuş. Ama sevdiği kadın ona ihanet edince tüm kadınlara düşman olmuş. Artık onları sadece parçalayıp yemiyormuş. Her gün bir uzvunu parçalayarak yiyor, günlerce işkencelere maruz bırakırmış. Rivayetlere göre bu yaratık hala ormanın derinliklerinde yaşıyormuş."

Ablam kadar saf bir insan yok arkadaş. Çığlığı basıp Can'ın kolları arasına gizlendi. Nazan nereye saklanacağını şaşırdı. Yavuz bir hamle yapıp ona sarılmak istedi ama nafile. Bizim kız kendini Şakir'in kucağında buldu. Başımı iki yana sallarken Sakar'ın sözleri ortamı doldurdu.

"Anammmmm... La abi bu hayvan şimdi bizi de parçalar mı?"

"Biz kız mıyız deve dikeni!" diye tıslayan Şakirdi. Kahkaha attığımda sol koluma iki eliyle sımsıkı sarılan meleğime döndüm. Masum gözleri korkuyla bana bakarken "Tuna bana bir şey olmaz değil mi?" dedi. Gülümsedim.

"Benim sevdiceğime dokunacak olan gumihonun alnını karışlarım! Kim oluyormuş o dingil?" dediğimde Buse'nin şoka girmiş gözlerine baktım. Allah kahretmesin onu sevdiğimi ağzımdan kaçırdım. Başımı önüme çevirdiğimde herkes donmuş bize bakıyordu. Ablam hemen lafa girdi.

"Ayyyy... Benim kardeşim büyümüşte âşık mı olmuş? Ay bir de sevgilisini korur muymuş?"

Kaşlarımı çatıp "Abla ben çocuk muyum? Çocuk gibi seviyorsun beni." dedim. Ablam kahkaha atarken Can ona aşkla bakıyordu. Bu bakışı nerde olsa tanırdım. Çünkü aynı bakışları bende Buseme atıyordum. Dolu dolu olan gözlerimi aşkıma çevirdim. Bir şeyler söyleyecek ama bir türlü söyleyemez bir haldeydi. Bende konuşma hakkını ona vermeye karar verdim. Sağ elini sımsıkı tutup ayağa kalktım. Onu da çekeleyip kalkmaya zorladığımda herkes "Nereye gidiyorsunuz?" diye soru gönderdi. Tebessüm ettim.

"Biraz sevdiceğimle yalnız kalmalıyım." deyip onu benimle beraber ormana sürükledim. Buse telaşla "Tuna orman çok karanlık gitmeyelim. Ben korkarım!" dediğinde telefonun ışığını açıp ormanı aydınlattım.

"Korkma güzelim ben yanındayım."

Bu sözlerimden sonra ışıkta gördüğüm kadarıyla yanakları al al olmuştu. Öyle ki iki üç dakika sonra bana çemkirmeye başladı.

"Ne güzelimi be! Bana bak Tuna sen çok havaya girdin ha! Oyun bu! Oyun..." diye  bağırıp en son kelimede mırıldanırken gözleriyle etrafı tarıyordu. Gülümsedim ve yüzünü ellerim arasına alıp şaşkın gözlerine daha yakından baktım.

"Tuu...Tuna ne... Ne yapıyorsun?" diye kekelediğinde "Güzel gözlerine bakıyorum." dedim. Buse tamamen şaşırmıştı. Ben bir kez daha onu öpmeye yeltendiğim de beni itip birkaç adım geriye adımladı.

"Bana bak havuç kafa yaklaşayım deme! Ay ben kolay bir kız mıyım? Her fırsatta öpmeye kalkıyorsun? Sapık havuç musun sen?" dediğinde bu kez ben sinirlendim.

"Ne sapığı kızım? Ben şeyden şey etmiştim. Eh seni öpeceğime gidip Sakar'ı öperim!"

"Abowwwww! Duydun mu Şakir abi? Patron beni öpecekmiş? Vay başıma gelenler! Namusum beş paralık olacak! Hatce nine beni eve de almaz! Kezban yüzüme bakmaz!" diye bir çığlık koptuğunda ikimizde yerimizde sıçradık. Buse korkuyla kucağıma saklanıp "Hi! Gumiho mu geldi? Yoksa hayaletler mi? Hı? Tuna cevap ver!" diye yine cırlayınca sinirle "Karizmamı yerlere serdin ya Buse alacağın olsun. De gel de bu salağa bir şey anlat. Ya sabır!" dedim. Buse bizim Sakar'ı kıstığı gözleriyle fark ettiğinde "Oh sizin Sakar ile Şakir'miş. Ödüm koptu. Tuna... Buradan gidelim mi?" diye masum gözleriyle bana baktı. Ama ben onda değildim. Ben bana sarılmasındaydım. Göğsüme yasladığı çenesi, bana bakan kahve gözleriyle aklımı başımdan almıştı. Sakince ben yutkunurken yine ormanın derinliklerinden bir çığlık koptu. Buse yine yüzünü göğsüme saklarken bana sımsıkı sarılmıştı. Endişe ile ben ormana bakarken, beyazlı biri üzerimize atladı. Ben Buse'yi kendimle beraber geri atarken Sakar ve Şakir o kadar şanslı değildi.

YILDIZIMWhere stories live. Discover now