25.Bölüm-Ortada Bir Cinayet Var!

7.9K 435 275
                                    

Yataktan doğruldu ve ayaklarını yere sarkıttı. Bir süre boş gözlerle etrafı inceledikten sonra ayağa kalkarak ışığı yakmadan karanlık odadan dışarı çıktı. Koridorda yavaş adımlarla ilerleyerek kendi odasının önüne geldi ve kapıyı açtı. İçeriye sokak lambasının sarı ışığı vuruyordu. Başını kaldırdı ve yatağının hemen karşısında asılı duran gelinliğe bakmaya başladı. Gözlerini dahi kırpmadan uzun bir süre öylece kaldı. Ardından ağır adımlarla yaklaştı ve tam karşısında durarak parmaklarını gelinliğin üzerinde dolaştırdı. Gözlerinde ki donuk ifade yüzünde de kol geziyordu.

Yaşadığı ne varsa bir bir gözlerinin önünde canlanırken diğer eli boynunu buldu. Nefes alamadığını hissediyordu. Sanki boğazına büyük bir lokma takılmıştı ve bir türlü onu yutamıyordu. Sessizce akmaya başlayan yaşları ve titreyen dudaklarından sonra odayı kaplayan bir inilti koptu. Ve peşi sıra gelen bağırtıyla gelinliğe kuvvetlice asılarak yere düşürdü. Tüllerinden tutarak yırtmaya başladığı gelinlik paramparça oldukça ağlaması ve bağırtıları yükseliyordu. Odaya telaşla giren Dilem'i bile fark edemeyecek kadar kendinden geçmişti. Ta ki Dilem sıkıca kendisini tutana dek...

"Bırak beni. Artık bunu görmek istemiyorum.. Nefret ediyorum! Yaşadığım her şeyden, herkesten nefret ediyorum!"

Hıçkırıkları eşliğinde Dilem'in kendisini saran kollarından kurtulmaya çalışıyordu.

"Nolur sakin ol bir tanem, hepsi geçecek... San söz veriyorum her şey düzelecek ama lütfen önce sakin ol. Yapma böyle, kaç gündür kendini harap ettin. Artık toparlanman lazım! Böyle devam edemezsin."

Ilgın'ın çırpınışları durmasına rağmen hıçkırıkları devam ediyordu. Dilem'e sarılarak ağlamaya devam etti. En sonunda sakinleşmiş bir şekilde parçalanmış gelinliğin başına oturdu ve kalanları yırtmaya devam etti. Dilem ise bu kadarının onu rahatlatacağını düşündüğünden ses etmedi.

"O gün... Annem beni bulmak için binmişti o arabaya değil mi? Yanıma gelmek için... Beni evimize geri getirmek için..."

Dilem arkadaşının kendisini daha fazla suçlu hissetmesini istemiyordu ki zaten arkadaşının hiçbir suçu olmadığını da biliyordu.

"Ilgın bu yaşananlar senin suçun değil. Sakın kendini suçlamaya kalkma."

"Benim suçum." dedi Ilgın yıkılmış bir edayla. Ardından titrek sesiyle konuşmaya devam etti.

"Ben sözünü dinlemiş olsaydım, bu odadan dışarı çıkmasaydım annem şuanda burada yanı başımda olacaktı. Benim yüzümden!"

Elleriyle yüzünü kapatarak hıçkırmaya başladı.. Dilem kendisinin hiçbir kabahati olmadığını defalarca söylemesine rağmen Ilgın sürekli kendisini suçlayarak ağlamaya devam etti. En sonunda yerinden kalkarak dolabına doğru ilerledi. Dolabının üstünde yer alan orta boylarda ki kırmızı karton kutuyu alarak yatağının üzerine koydu. Kutunun kapağını açtı ve birkaç saniye içindekilere baktı. Kutuda Doruğun kendisine aldığı hediyeler, beraber çekindikleri fotoğraflar vardı. Sinirle yerdeki gelin ayakkabılarını ve masasının üzerinde duran gelin buketini alarak kutunun içine fırlattı. Ardından boynundan çıkarmadığı kolyesini ve parmağında ki tek taşı çıkararak diğer eşyaların yanına attı. Gözünden akan yaşları hiddetle sildikten sonra etrafa dağılan tülleri ve gelinliğini toplayarak kutunu içine sıkıştırmaya çalıştı. Gelinlik kutunun üzerinde taşarken elleriyle kutunun kenarları sıkıca tutarak odadan dışarı çıktı. Dilem sessizce kendisini takip ediyordu.

Ilgın hızla arkasını dönerek "Dilem gelme!" diye bağırdı. Dilem başının sallamakla yetindi. Ilgın kapıyı kapatmadan evden çıktı. Kendisine dikkatle bakan korumalara yaklaşmamalarını söyledikten sonra açılan bahçe kapısından çıktı ve yolun hemen yanında ki çöp konteynerinin yanında durdu. Elindeki kutuyu yere attı. Önce gelinliği çıkarıp attı konteynerin içine. Ardından gelin çiçeğini ve ayakkabıları... Sonra duraksayarak geri kalanlara baktı. Kutunun yanına yığıldı ve içinden çıkardığı fotoğraflara teker teker bakmaya başladı. Kendisini izleyen gözlerden habersizce aktı yaşları. Küçük parçalara ayırdığı fotoğraflar rüzgarla birlikte etrafa saçılıyordu. Kolyeyi ve yüzüğü aldı eline. Evlilik teklifi aldığı yerdeydi tam... Mutluluktan havalara uçtuğu bu köşede şimdi perişan bir halde ağlıyordu. Yaşadıklarına bir türlü inanası gelmiyordu. Hayatının en mutlu günlerini yaşadığını sanırken bir yalananın tam ortasında bulmuştu kendini. Önce aşık olduğu adamın sahte olduğunu öğrenmiş, onun acısına bile dayanamazken dünyada en çok sevdiği insanı annesini kaybetmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 02, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FISILTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin