34. Ejderha :) / Düzenlendi

Start from the beginning
                                    

"Hiç! Azrail yokladı!" dedim. Evdeki işlere yardımcı olan Nebahat abla hep öyle derdi! Yusuf, yandan bir bakış attı.

"O Azrail hep yokluyor zaten! Ah, bir de alsa seni!"

Adi kayınçom benim! Sandalyeme tekrar otururken, "Yokluğum zor gelir ama yine de sen bilirsin.." dedim. Garip bir ses çıkardı. Gülüyor muydu o?

"Güldürdün yine beni eksik olma!" dedi ve gitmek için hareketlendi. Sonra birden duraksayarak bir şey hatırlamış gibi gözlerini kıstı. "Bu arada, Yasemin evde olacak." dedi heyecanıma daha da heyecan katarak. Kafamı anladım dercesine aşağı eğerken yarı yolda kalakaldı. Buna sebep Yusuf'un cümlesinin devamıydı!

"Kapıda beş koruma eşliğinde!"

Cümlede gizli olan 'Evin yanına yaklaşırsan, seni şaaparım!' kısmını anlamam çok uzun sürmemişti. Sesli şekilde yutkundum. "Korumalar benden daha mı iyi koruyacak? Çok ayıp ediyorsun kardeşim!" dedim kırgın bir sesle.. Pek aldırış ettiği söylenemezdi.

"Evet, daha iyi koruyacak! Çünkü kardeşim, onlar kapının dışında olacaklar. Senin gibi içeride değil!" dedi alaylı ifadesiyle.

"Vur emri de verdin mi?"

Şaşırmış gibi gözlerini araladı. "Vallahi aptalsın sanıyordum ama şuan zekanı gözüme soktun!" dedi.

Ölmezde sağ kalırsam, yarın ilk işim Yaren'in çevresine mayın döşemek olacaktı. Tabi kurduğum kanlı komploları yine içimde bırakarak sustum.

"Anlaştığımızı varsayıyorum ve gidiyorum!" dedi. Bugünden itibaren ezeli düşmanım olan Yusuf, keyifle ıslık çalarak odamdan çıktı. Bedenimi ele geçiren sinir dalgasının kurbanı olma yolunda adım adım ilerliyordum. 

"Anlaştığımızı varsayıyormuş! Sen varsay bakalım!" dedim sanki beni duyacakmış gibi. Elime aldığım kalemi kapıya doğru fırlattım. "Benim adım Samet Durmaz! Ben durmam ulan! Hem benim varsayımlarıma kim engel olacak? Beş koruma mı? Hah! Sesli güldüm!"

Akşamı zor eden benliğimi artık serbest bırakmak istiyordum. Yusuf'un yola çıktığından emin olduktan sonra ilk hedefim kelebeğimin yanı diyerek son sürat yola koyuldum. Arabayı bir kullanışım vardı ki, sanki peşimden organ mafyası böbreğimi çalmaya geliyordu. Abandıkça abandım gaza.. Tam on sekiz dakika sonra evi görebileceğim bir yerde durdum. Yusuf'un dediği gibi beş tane koruma bahçede robot kıvamında dikiliyordu.

Peki, o beş korumada buradaysa, arka bahçe kapısını kim koruyordu?

O an, bir kafamda yanan ampule baktım, bir de bahçenin arka tarafına giden yola..

Ulan bu zeka bana cidden fazlaydı.. Emin ve sakin adımlarla heriflere görünmeden arabayı casus gibi kuytu köşeye park ettim. Sinsi bir yılan edasında kıvrıla kıvrıla arka bahçenin yoluna girdim.

Ah Yasemin ah..

Beni düşürdüğü hallere bak! Sırf kelebeğimle kanat çırparak sonsuzluğa uçmak için resmen görevimiz tehlike filmini baştan çekiyordum! Kulaklarımda filmin jenerik müziği çaladursun gözlerim etrafı sinsice tarıyordu. Bahçe kapısına zor koşullarda vardığımda telefonu çıkarttım. Hatunu hemen arayıp kapıyı açmasını söyleyecektim. İşte o esnada bir şey duydum.. Hırlama gibi.. Yok yok, gibisi fazlaydı!

Korkuyla arkamı döndüğümde ben diyeyim iki metre, siz anlayın beş metre türünü bilmediğim bir köpekle burun buruna geldim! Köpek dediğime bakmayın!

Ejderhaların nesli tükenmemiş miydi? 

Son yıllarda kalp atışlarım Yasemin diye atarken, şuan için Yusuf Yusuf atıyordu! Tüm mahalleden duyulacak bir şekilde yutkundum. Kara gözlerinin içinde birazdan parçalanacak bütün organlarımı görürken, korkuyla karışık suratımda aptal bir sırıtma hali belirdi. Son gülümsememi de bir ejderhaya kurban verdiğime inanamıyordum! Titreyen elimi sakin ol der gibi uzattım.

KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)Where stories live. Discover now