32. ~Narin~ / Düzenlendi

Start from the beginning
                                    

Dudaklarında sinir bozukluğundan kaynaklanan bir gülüş belirdi. "Ben kim, normal bir hayat yaşamak kim?" dedi, gözleri bir yandan seğirirken.

"Söyledin mi ona?" diye sordu Samet. Neyi söylemiş miydi? Samet benim bilmediğim neyi biliyordu? Beynimde cevap arayan onca soruya birde bu eklenirken, Sinan şaşkın bakışlarını Samet'e çevirdi. "Hayır, söylemedim!" diye mırıldandı. Elini alnına götürüp parmaklarını bastırdı. "Ama neredeyse söylüyordum! Sonra o it herifi gördüm!" diye devam ettirdi cümlesini. İçinde uyuttuğu canavar gözlerinde varlığını belli ederken, Samet tekrar girdi araya.

"Ali, gördü mü peki?" diye sordu bu sefer. "Yani Narin'i? Yüzünü gördü mü?"

Sinan'ın bakışları koyulaşırken, hızla oturduğu yerden kalkarak pencerenin önüne doğru ilerledi. "Bilmiyorum! Sırtı dönüktü ama.." dedi. Ellerini iki yana açarak bize doğru döndü. "Ne zamandır oradaydı bilmiyorum! Bu kadar aptal olduğuma inanamıyorum! Nasıl görmem? Nasıl fark etmem? Kahretsin!" diye bağırdı. O an, Sinan Aslan'da hata yapabiliyormuş demek istedim. Lakin evlilik arifesinde olduğum için bunu demek pek işime gelmedi. Yoksa lafımı asla esirgemezdim!

"Aşkın gözü kördür derler.." dedi Ahmet, sessiz sakin oturduğu yerden. Sinan anlamsız bakışlarını hepimizin üzerinde dolaştırdı. Onur, Ahmet'in sözcüsü gibi araya girerek gülümsedi. "Diyor ki, gözün ondan başkasını görmeyince hayal balonunda yaşarsın. Gelen giden hiçbir şeyin farkına varamazsın.."

Sinan gözlerini devirmekle yetinirken, "Eksik olma!" diye mırıldandı. Aşık olduğunu hala kabul edemediğinde miydi, yoksa bunu bize mi belli etmek istemiyordu, pek anlayamadım. Samet, mutfaktan elinde koca bir kahve fincanıyla çıkıp Sinan'ın yanına geldi. Fincanı uzatırken, "Aşkını itiraf edecek başka kuytu köşe bulamaz mıydın?" diye homurdandı. Sinan sertçe fincanı çekiştirdi.

"Planlarım arasında Narin'e aşkımı itiraf etmek yoktu! Çok özür dilerim!" dedi. Samet, irkilerek geriledi. Şaşkınlıktan açılan gözleri neredeyse yere yuvarlanacaktı. Bir elini göğsüne bastırdı.

"Aha! Duydunuz mu Sinan Aslan benden özür diledi!"

Bu sefer Samet ölecekti. Kesinlikle ölecekti. Yalvaran bakışlarım Sinan'ı bulduğunda, başımı evet hadi vur onu dercesine başımı salladım.

"Silahım arabada!" dedi Sinan.

"Olsun ben gider getiririm!" dedim moralimi yüksek tutarak. Bir umuttu işte..

Samet her zamanki gibi homurdanmalarıyla kendini koltuğa bırakırken, Ahmet bulunduğumuz durumu hatırlatırcasına sesli bir nefes bıraktı. "Şimdi ne yapacağız peki?" diye sordu. Hedefinde Sinan vardı. Adamın yapacağı tek şey Narin'i bırakıp ardına bakmadan uzaklaşmaktı. Düşüncelerinden bu fikir geçtiğine adım kadar emindim. Yalnız faaliyete dökmekte sıkıntı yaşadığı da açıkça belliydi.. Gözleri kısa biran için beni buldu. Bu bakışları çok iyi biliyordum.. Yüreği yangın yeri olan bir sevda adamının yardım dilenişleriydi..

"Bana güveniyor musun?" diye sordum oldukça ciddi ses tonumla. Sinan hiç düşünmedi. "Güvenmesem gelmezdim!" yanıtını verdi. Abilik yapmakta üzerime yoktu. Narin'i de öyle bırakacak halim yoktu. Ben bıraksam, Samet bırakmazdı. Samet bıraksa, Ahmet bırakmazdı. O da bakmazsa Onur hepimizi vururdu. Bizim sahiplenme olayımız da böyleydi.. Yapacaklarını söylemek üzere dudaklarımı araladığım anda ardımda kalan merdivenden yükselen sesle dikkatimi tamamen oraya verdim.

"Bırakın dedim!" Narin kolundan tutmaya çalışan Yaren ve Gülsüm'ün elinden kurtularak merdivenin son basamağından inerek son hız bize doğru yürüdü. Hedefi tabi ki Sinan'dı!

KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)Where stories live. Discover now