33. ~Samet~ / Düzenlendi

Start from the beginning
                                    

Koşar adımlarla sokakların içlerine bakmaya devam ederken, Narin'in sesini işittim. Adımlarım daha da hızlanırken, bütün duaları ediyordum. Sesin geldiği yöne doğru yaklaştıkça, Sinan dediğini duydum ve adım atmayı bıraktım. Köşeyi döndüğüm anda dar bir sokağın tam orta yerinde Narin'i gördüm. Sırtı bana dönüktü. Titrediğini o mesafeye rağmen görebiliyordum.

"Narin?" diye bağırdım aniden. Hızla bana baktı. Suratında şaşkın bir ifade vardı. Eliyle tam ilerisini işaret etti. "Oradaydı!" dedi titreyen sesiyle.

Sonunda hayal dünyasına geçiş yapan Narin'e şaşkınca baktım. "Oradaydı, yemin ederim!" dedi beni ikna etmeye çalışarak. İnandığımı belli edercesine başımı salladım ve birkaç adım atarak yanına vardım.

"Kim oradaydı Narin?" diye sordum yavaşça. Yaş dolu gözleri parladı. Kesik bir nefes aldı ve koca boşluğa baktı.

"Sinan.." dedi, suratında belli belirsiz bir kıvrım oluştu. "Sinan oradaydı!"

Buyur buradan yak! Gerçi, kız haklı olabilirdi. O lanet olası herif her yerden fırlama yeteneğine sahip bir hokkabazdı! Lakin tahminlerimize göre, Narin'i bir daha tehlikeye atacak hareketlerde bulunmayacak olmasıydı. Ama ya Narin haklıysa..

"Emin misin Narin?" diye sordum bu sefer. Sesimdeki o acıdığım hissi anlamış olacak ki, kaşları hızla çatıldı. "İnanmıyorsun değil mi?" diye sordu. Başını iki yana sallayıp iki adım kadar geriledi. "Bana acıyorsunuz. Delirdiğimi düşünüyorsunuz! Ama delirmedim ben! Kimi gördüğümü çok iyi biliyorum! Oydu işte! Şapkası vardı! Aynı şapkaydı.. Sonra, sonra.." Narin, delirmiş gibi ellerini havada savuruyor, kafasındaki cümleleri dışarıya vurmaya çalışıyordu.

"Kime neyi anlatıyorum ki?" dedi kırgın bir sesle.

"Narin güzelim tabi sana inanıyorum! Ama.." dediğimde elini kaldırıp susmamı sağladı..

"Boş versene Samet.." dedi ve arkasını döndü.. Narin'in gösterdiği yere çevirdim donuk bakışlarımı. Bomboş bir sokak arasıydı. Belki de gerçekten görmüştü..

"Geliyor musun?" diye seslendi az ileriden. Elleriyle yanından sarkıttığı çantasına sarılmış, ayakta durmaya mecali yokmuş gibiydi. "Bir saniye.." dedim sırf ona inandığımı göstermek için.. Ve adımlarımı sokağın içine doğru yönlendirdim.. Bir yanım Narin'in hayal görmediğine inanmak istiyordu. Hatta eğer karşılaşırsam adamın mahzenindeki bütün çeyizleriyle tanışmayı bile göze alıp, birkaç yumruk atacaktım! Dönüşe yaklaştığımda nedensizce heyecanlandım. Bir umut Sinan'ı görecekmiş gibi oldum. Hoş, Narin'in gördüğü gerçekten Sinan bile olsa, hala orada bekleyecek kadar aptal olmayacağını tahmin ediyordum.

Tahminlerimde yanılmadım..

Sokak bomboştu..

Elimle çenemi sıvazlarken Narin'e baktım. Hala umutla bakınıyordu etrafına.. Ona, 'Sen haklıymışsın! Gerçekten Sinan burada!' demeyi çok istesem de kafamı iki yana sallamakla yetindim. Suratında hayal kırıklığının her tonu vardı.. Güçlü olmaya çalışarak bir gülüş eşliğinde sarıldım.

"Üzülmek yok!" dedim bir abi edasıyla.. Küçük bedeni yaprak gibi titriyordu.. İç çekti ama konuşmadı. "Hadi gidelim. Daha Yasemin'e habersiz gittiğin için durumu açıklayacaksın! Ayrıca kelebeğim diye demiyorum sağlam ateşliyor!" dedim.

Bu sefer gülmeyi başaran Narin, elini geçiştirircesine salladı. "İllaki hedefi sana çevirecek bir şey bulurum!" dedi. Vay nankör! Besle kargayı, oysun gözünü..

"Neyse ki, ateşlemesine hayranım.." dedim sinsi gülüşümün ardından..

"Biliyor musun? Sokak o kokuyor!" dedi suratındaki buruk bir ifadeyle.. Aralanan dudaklarım tekrar kapandı. Ne diyebilirdim ki? Bende Yasemin'i her özlediğimde kokusu burnumda tüterdi.. Aşk böyle bir şeydi..

KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)Where stories live. Discover now