67.BÖLÜM

118 9 5
                                    

Gözlerimi araladığımda büyük bir baş ağrısıyla uyandım.Lanet olsun,bu nasıl ağrıydı böyle? Yüzümü ekşitip sırtımı dikleştirdim ve sırtımı düşen saçlarımı karıştırdım.Diğer koltukta Jade yoktu.Sesimin çıkabildiği kadar bağırdım.

"Jade?"

Yukarıdan tanıdık bir ses gelince,dediğini dinledim.

"Amy,uyandın mı?"

Görmese de kafamı salladım.

"Biraz başım ağrıyor."

Diye sesimi yükselttiğimde adım sesleri daha da yaklaştı.

"Buzdolabının yanındaki dolapta,ağrı kesici var.İç istersen,biraz sonra zaten Liam'lara gideceğiz."

Dediğinde göğsümün ortasında anlam veremediğim bir heyecan gibi duygu belirledi.Nefes alıp vermem zorlaşınca Jade'e döndüm.Liam'lara gidecektik,ben unutmuştum!

"Ah,o benim komple aklımdan çıkmış."

Dediğimde Jade eliyle 'kalk' işareti yaptı.Kafamı sallayıp ayağa kalktım ve buzdolabının yanındaki dolaba ilerledim.Kapağı açıp ilacı aldım ve bardağa su doldurarak,ilacı mideme gönderdim.Bardağın dibinde kalan küçük soğuk damlaları yüzüme sıçrattım ve lavaboya ilerledim.Elimi yüzümü yıkayarak kendime geldim.Başımın ağrısı hala geçmemişti ve bu beni sebepsizce sinirlendiriyordu.Çünkü başımın ağrımasına,karnımın açlığı neden oluyordu.Üstüne üstelik uykusuzdum,tam huysuzluk vakitlerimdi.Üzerimdeki kıyafetler akşamki buluşma için gayet uygundu,ancak değiştirecektim.Adımlarımı Jade'in odasına yöneltirken,arkadan seslendi.

"Üstünü değiştirmekte en iyisini yaparsın! Sana orada ayarladım bebeğim,yatağın üzerinde olması lazım."

Diye bağırdığında mızmızlandım.

"Ciddi olamazsın...Tanrım."

Diye mırıldanırken yatağın üzerindeki kıyafetleri görTdüm.Evet,bunlarda idare ederdi.Kıyafetleri elime aldım ve gözlerimle süzerek üzerime tuttum.Aynadan güzel gözüküyordum,yalan değildi.Ama Louis buna ne derdi bilmiyorum.Ayrı olsakta,kıyafetlerime kendince laf ederdi.Bir an duraksadım ve kendime kızdım.Louis mi,o da kimdi? Hah! Şu ünlü olan Louis Tomlinson mı ? Belime kadar uzanan siyah deri eteğin altına,siyah beyaz süperstar'adidas ayakkabı ve üzerime de göğsümün altında biten beyaz ince bir t-shirt vardı.Kombini beğenmiştim açıkcası.Kıyafetleri üzerime giyerek saçlarımı doğal halinde bıraktım.Jade'in içeri girdiğini görünce şaşkın gözlerle bana baktı.

"Oh,çok güzel olmuşsun gerçekten."

Deyip gözlerini gözlerime dikti.

"Bu kadar güzel olmayı nasıl beceriyorsun?"

Gülümsedim.

"Hey,sen daha güzelsin!"

Diyerek onu işaret ettim ve güldüm.O etek değil aksine yırtık kot giyinmişti.Üzerine de benim gibi,kısa kahverengi ve sırt bölgesi açık dekolteli olan bir t-shirt giyinmişti.Dediğim şeye gülümserken,telefonuna mesaj sesi gelmişti.Ekranı açarken saatin 17.14 (5.14~öğle) görebiliyordum.O kadar saat uyumuştuk demek.O mesaja bakarken bende makyaj masasına yaklaştım ve mavi irislerimin üzerindeki kirpiklerime sade,siyah bir rimel sürdüm.Evet,eyeliner sürmekten daha iyiydi bu,katılıyorum.Dudağıma hafif toz pembesi ruj sürerken Jade'in sesini işittim.

"Dean ne zaman geleceğimizi soruyor."

Dediğinde,aynadan kendime bakarak dudağımı birbirine sürttüm ve cevap verdim.

"Hazırsan şimdi çıkalım."

Dedim ve ona döndüm.

"Hazırsın değil mi?"

SNAPCHAT || LOUİS TOMLİNSONNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ