15. Bölüm- Kaybedemem

En başından başla
                                    

CAN SANCAK

Sinem bana sarılınca delinin gözlerinde hayal kırıklığını fark ettim. O an içim sızladı. Üzülme demek istedim. Acıtma kalbini, ağlama sakın ama söyleyemedim. Susup kaldım. Delim umutsuz halde odasına ilerlediğinde ona seslendim ama umursamadı. İşte o an onu kaybettiğimi hissettim. Sanki bir daha onu göremeyecektim. Bunu düşündüğüm an nefes alamadım. Tıkandım sanki. Dünyam durdu. Sinirli bir halde Sinem'in belime doladığı elleri kendimden uzaklaştırdım. Sinem şaşkınca bana bakarken "Sakın bir daha bana dokunma!" diye haykırdım. Tüm gözler üzerimizdeydi. Sinem hıçkırıklara boğulduğunda Eren endişeli bir halde ona baktı. Ardından bana kızdı.

"Can sen ne yapıyorsun?"

Bu kez ona kızdım.

"Ne yaptığım gayet açık! Ben bu kızı sevmiyorum! Daha kaç kere söyleyeceğim? Uzak dur benden! Sen annemin beni avucunda tutmak için kullandığı maşasın! Artık kendin ol! Daha fazla kullanılma!"

Sinem susuyordu ama gözleri canım yanıyor diye haykırıyordu. Umursamadım. Şu an benim daha önemli işim vardı. Adımlarım çıkışayken, burnumdan soluyordum. Asansöre geldiğimde düğmelere hızla bastım. Ama lanet şey bir türlü gelmiyordu. Bir hışımda merdivenlere yöneldim. En üst katta olsak ta umursamadım. Hızlı adımlar hatta koşar adımlarla merdivenleri indim. Otelden çıktığımda nefes almakta zorlanıyordum. Ama umursamadım. Gözlerim endişe ile deliyi arıyordu. Kalbimi isteksizce onda mı unutmuştum? Bana ne olmuştu? Ben düşüncelerimle cebelleşirken Eren kolumdan hırsla çekti. Yüz yüze geldiğimizde ikimizde öfkeli bakışlarımızı birbirimize sergiliyorduk.

"Kıza âşık olmayabilirsin! Ama bu onu aşağılama hakkını sana vermez Can! Biraz kendine gel!"

Öfkelendim.

"O da olur olmadık yerde bana yapışmasın! Biraz gururlu olsun! Onu istemediğimi daha kaç kere söyleyeceğim? Eren?" derken işaret parmağımı Eren'in kalbine bastırdım. Şaşkınca bana bakıyordu.

Sinirle dişlerim arasından "Ona âşık olan ben değilim! Sensin! O yüzden artık aşkına sahip çık!" dedim. Eren hem canı yanmış halde hem de daha çok kızmış bir halde bana bakarken elimi hızla kalbinin üzerinden itti.

"Sen kime âşıksın Can? Söylesene! Sen kimi seviyorsun? Kime kalbini verdin? Hadi kendine de bana da itiraf etsene!"

Susup kaldım. Hatta gözlerimi ondan kaçırdım. Eren omzumu sıkıp, ona bakmamı sağladı.

"İşte böyle susup kalırsın. O işler öyle kolay değil Can! Âşık olduğun kişiye bazen duygularını itiraf edemezsin! Susup kalırsın! İçin yana yana susarsın! Her hücren alev alev yanıp, aşkını haykırsa da susarsın! Çünkü bazen duygular karşılıksızdır. Hiç yaşanmamış olmayı diler. O yüzden bana ahkâm kesme! Git önce kendi kalbinle ilgilen! Zira çoktan ait olduğu yeri bulmuş gibi! Gittiğin yöne bakılınca bu gayet iyi anlaşılıyor. Hadi git deli dediğin kıza. Sen kendi aşkını yaşa ben kendim kini. Bir daha da Sinem'i azarlama! Onu sadece ben kırabilirim. Sadece ben azarlarım! Çünkü ona ben aşığım!"

Donup kaldım. Eren öfkeli halde tekrar otele yürürken ne yapacağımı bilemedim. Sonunda itiraf etmişti. Şüphelerim doğruydu. Kuzenim Sinem'e âşıktı. Ya da öyle sanıyordu. Dalgın halde etrafıma bakarken gözlerim ormanda kaldı. Yapmış olabilir miydi? Delim orada mıydı? Hızla ormana daldım. Ama hala aklım karmakarışıktı. Aşk? Gerçekten neydi? Benim için ne ifade ediyordu? İki yıl sonra kalbim darma dağınıkken beni yeniden toparlayan bu deli kız mıydı? Gerçekten o benim için aşk mıydı? Uzun süre yürüdüm ama ondan bir iz yoktu. Korkmaya başladım.

"Deli! Yıldız kaçıran! Deli! Neredesin?" diye haykırdım. Ama cevap yoktu. O yoktu! Onsuz bir hayat olabilir miydi? Şimdiye kadar nasıl yaşamıştım? Hiç birinin cevabı yoktu. Sadece şu an ve o vardı. Kalbimi daha fazla sorgulamayıp adımlarımı hızlandırdım. Hava kararmıştı. Onu bulmalıydım. Delimi bulmalıydım.

YILDIZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin