11. Yeni Aşklar-Yeni Umutlar /Düzenlendi

Start from the beginning
                                    

"Bundan sonra bende senin gibi olacağım!" Benim gibi? Ben nasıldım ki? Harika bir herif olma yolunda ilerlemem dışımda ne gibi özelliğim vardı? Yükselen egom inmek bilmiyordu. Anlamsız bakışlarımın tek hedefi Samet'ti. "Benim gibiden kastın nedir kardeşim?" İki tarafına kıvrılan dudakları sebebiyle iyice kısılan gözleri birazdan sinirleneceğimin habercisiydi. Bu kadar alaylı bakmanın bir cezası olmalıydı.

"Karı kıza tövbe ediyorum! Dişi sineğe bile bakmayacağım!"

Kahkaha attım! Ciddi ciddi kahkaha attım. Samet suratıma beş boynuzum varmışçasına hayretle bakıyordu ve ben gülmelerime son veremiyordum. Ansızın suratımdaki gülüş sinirli bir hal aldı. Duygu geçişlerimin hızlılığı karşımdaki adamı daha da hayretlere soktu.

"Tutamayacağın sözler verme bari!" Haklıydım hem de sonuna kadar! Samet ve hayatında kimsenin olmaması ne komik bir cümleydi. Samet oturuş şeklini değiştirerek bedenini bana yan duracak şekilde değiştirdi. Bakışlarını tekrar göle doğru çevirdi.

"İnanmamaya devam et adamım! Gün gelecek sana bu dediklerimi hatırlatacağım!" İçimden ettiğim sessiz küfürler İstanbul'a yol alacak vaziyete geldiğinde ağzımın kenarıyla, "Yakın bir zamanda bende sana hatırlatacağım!" dedim. Samet'in verdiği sözün en fazla üç gün kadar süreceğini adım gibi biliyordum. Çünkü üç gün sonra İstanbul'a dönecektik. Döndüğümüz gün avını kolları arasına alıp parçalayacaktı. Hiç değilse ben öyle umuyordum.

"İddiasına var mısın?" Dirseğini masaya dayayarak elini bana doğru uzatan dostumun suratına, çocuk musun sen bakışı attım. Gözleriyle iddiaya girmek için uzattığı parmağını gösterdi. Kafamı inanamaz halde sallarken, "Çok mu korktun laz uşağu?" dedi. Bana korktun mu dedi! Bana! Karadeniz adamının korktuğu nerede görülmüştü? Uzattığı parmağa hızla kendi parmağımı geçirdim. "Varım!"

O gün varım diyen ağzımı..

Samet suratıma keskin bir bakış attı. Ne isteyeceğimi düşünürken, en sevdiği arabası aklıma geldi. "Kazanırsam eğer, kızını elinden alırım!" Samet'in bakışlarında ne bir tereddüt, ne bir pişmanlık, ne bir korku kırıntısı dahi oluşmadı. Sadece gülümseyerek kafasını isteğimi onaylarcasına sallamakla yetindi. Hala gülümsemeye devam ediyordu. Bedavadan keriz arabası kazanacağım için bir yanım sevinse de bir yanım onun benden ne isteyeceğini düşünüyordu. Eğer bakirliğimi isterse işte o zaman katil olurdum!

"Eğer ben kazanırsam, senden tek bir şey isteyeceğim.." Samet kısa biran için duraksadı. Ne diyeceğini kestiremiyor gibi bir hali vardı. Devam et dercesine baktım. Bıraktığı nefesi havaya karışırken, isteğinin bana ulaşması çok sürmedi.

"İsteyeceğim şeyi sorgusuz sualsiz, bana vereceksin!"

Samet'in benden isteyeceği şeyi kendini akıllı sanan beynim anlamadı. Kendini akıllı sanan benliğimde anlamadı. Kendini çok bir işe yaradığını sanan zekam hiç anlamadı. Adamın isteğini o an için düşünmeden, bodoslama atlayarak, "Tamam, söz!" dedim. Samet'in gülüşü suratında hızla büyüdü. Gözlerindeki şeytanlar adeta halay çekmeye, hunharca eğlenmeye başladı. O şeytanlar pisti terk ederken, Samet'in gözlerindeki planın detaylarını çok geçmeden görmeye başladım. Eğer dünya çapınca bir habere şuan konu olsaydım kesinlikle başlık şu olurdu:

'Geri zekalılarda bugün, Yusuf Haznedaroğlu var!'

********* **********

-SAMET-

'Cin olmadan, şeytan çarpmak!' Yusuf'uma bu cümlenin anlamını seve seve gösterecektim. Ona gözünde nasıl biri olduğumu sorduğumda tamda beklediğim yanıtı verdi. Buna rağmen içimdeki oluşan öfkenin büyüklüğüne ben bile şaşırırken, aslında haklı olan dostuma da yersiz kızdığımı anladım. Evet tam anlamıyla dile getirdiği bir adamdım. Zevkine düşkün, hayatını yaşamayı seven, rahatlığına alışkın! Lakin böyle olmam benim suçum değildi! Belki de benimdi bilemiyorum..

KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)Where stories live. Discover now