"Sanem'in masumiyetini görünce bunların saçma olduğunu anladım." dedi ve karşımdaki çift kişilik kırmızı deri koltuğa oturdu.

Elini saçlarının arasından geçirdi, "Sanem... O... O çok iyi biri."

Her kelimesinde duraksamıştı. İsteyip de söylemediği şeyler varmış gibi.

"Evet, Sanem çok iyi biri. Sanem hemen aşık olacak biri değildi. Nasıl oldu? Nasıl yaptın ya da neler yaşadınız? Bilmiyorum. Bildiğim şey Sanem sana aşık." Baran başını eğdi.

Ayağa kalkıp volta atmaya başladım, "Düşünebiliyor musun? Sanem hemen aşık oldu." dedim sesimi yükselterek. Çantamı koltuktan alıp Baran'a döndüm, "Sana güvenmiyorum." diye tıslayarak devam ettim.

Baran da ayağa kalktı, "Sanem'i seviyorum." dedi gözlerimin içine bakarak.

"Umarım ben yanılırım. Aksi halde sana değil İstanbul'u, Türkiye'yi dar ederim." dedim işaret parmağımı ona uzatarak.

Baran sözlerimin üzerine kocaman kahkaha attı. Orta sehpanın yanından geçip Baran'ın karşısına geçtim.

"Sanem, senin için gözlerinden bir damla gözyaşı akıtırsa seni mahvederim Baran Bulut! Kariyerinin bitimi benim elimden olur, seni bu sefer kimse kurtaramaz!"

"Yettim Asu, tamam bacım bırak sen de artık." Neva içeriye kolunda bir kızla dalmıştı. Kızı ittirip duruyordu.

"Baran Bey engellemeye çalı-"

"Tamam, sen çıkabilirsin."

Neva kıza ben kazandım bakışları atarken üzerini düzeltti. Gülümseyerek bize doğru geldi, Baran'la el sıkıştılar.

"Anlaştığımız gibi Baran, en kısa sürede görüşüyoruz." diyerek Neva'yı omuzlarından tutup, ittirmeye başladım.

"Mutlaka." dedi gülümseyerek.

Neva'nın itirazlarını duymazdan gelerek sürüklemeye devam ettim.

"Asu bir konuş-" Neva'nın başını kaldırıp benimle göz göze gelmesiyle, eliyle ağzına fermuar çeker gibi yapıp susması bir oldu.

Odadan çıktığımızda, Neva'yı bırakıp kapıyı kapatmak için arkamı döndüm. Baran başını ellerinin arasına almış yere bakıyordu.

Allah'ım lütfen ben yanılıyor olayım. Sanem tekrar üzülmesin lütfen.

DURU:

"Çok kalmayacağım." Yiğit masanın üzerinde olan ellerimi tutup avuçlarının içine aldı.

Yine cevap veremedim.

"Lütfen yüzüme bak Duru."

Başımı kaldırıp yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. Gözlerine bakarsam ağlardım.

"Senin gitmen şart mı?" Fısıltıyla dökülmüştü kelimeler dudaklarımdan.

Yiğit başını eğerek avucunun içinde sıkıca tuttuğu elimi öptü.

"En fazla bir hafta kalacağım."

Aykut da aynısını demişti.

"Seni her gün arayacağım."

Yapma Yiğit lütfen, bana Aykut gibi konuşma.

"Güneş saçlım." Yiğit eliyle çenemi tutup ona bakmamı sağladı.

"Seni sonsuza dek seveceğim."

Gülümsememle gözlerimi zorlayan gözyaşlarımın akması bir oldu.

NASIL OLACAK? (Tamamlandı.) Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz