*NO 14*

10.6K 728 81
                                    

Medyada Yiğit var :)
ASU

"Duru ve Sanem, "Rüzgar'ı görmek istedim." yalanını yiyebilir ama ben yemedim."

"İyi halt ettin."

Otelin döner kapısının önünde kolumu tutan Neva yüzünden dikiliyorduk.

Kızlara sabah, "Rüzgar'ı göresim geldi." diye yalan söylemiştim. Duru ve Sanem sorgu sual etmeden inandılar. Ama Neva! Zekiliği tuttu bugün. Başka zaman her şeye inanır, bugün sorguya çekeceği tuttu.

"Otel falan dinlemem şuracıkta, yarım saat yapmak için uğraştığın at kuyruğuna tırnaklarımı geçiririm Neva! Kolumu bırakman için on saniyen var beybi."

Dişlerimi göstererek gülümsedim, "On..." Neva alt dudağını ısırdı, ben de bu sırada saymaya devam ettim, "Dokuz, sekiz, yedi-"

"Korkmuyorum, saldır." dedi kolumu daha da sıkı tutarak. Bana meydan okumak ha?

"Al, istediğin saçım olsun." Neva bana başını uzattı, "Seni tanıyorum Asu, bir işler çeviriyorsun!"

Diğer elimin işaret parmağını Neva'nın alnının ortasına bastırdım, "Baran'la konuşacağım beybi. Önümden çekilmezsen olacaklardan ben sorumlu değilim ve sinirleniyorum bilgin olsun." diyerek Neva'yı itip döner kapıdan içeri girdim. Omzumun üzerinden Neva'ya baktım, ağzı açık, bıraktığım yerde kalmıştı.

Döner kapıdan çıkıp, büyük kristal avizelerin aydınlattığı resepsiyonda duran kızlarla selamlaştım. Adımlarımı hızlandırıp, asansörün kapısını binmem için tutan görevli çocuğa doğru yürümeye devam ettim. Görevli çocuk gülümseyerek elini içeri girmem için uzattı, aynı şekilde gülümseyerek karşılık vererek asansöre bindim.

"Asuu!"

Asansörün içinde sesin geldiği yöne döndüm. Bana seslenip diğer yandan da koşan, pardon koşmaya çalışan Neva'ya baktım.

"Dur! Bekle!"

"Bekleyebiliriz efen-"

"Hayır, o merdivenden çılabilir." diyerek çocuğun lafını böldüm.

"Görüşürüz beybi." Kapanan kapının ardından Neva'ya öpücük attım.

***
Baran'ın beyaz ve kırmızı renklerinin hakim olduğu odasındaydım. Odasının tasarımı Sanem'in ofisinin neredeyse aynısıydı.

Baran kollarını beyaz ahşap masaya dayayarak boğazını temizledi. Bu, "Artık anlat Asu, on dakikadır hal hatır sormaktan ileriye gitmedik." hareketiydi.

Oturduğum kırmızı deri koltukta sırtımı dikleştirdim ve bacak bacak üstüne attım.

"Sanem'le oynama!"

"Anlamadım." Baran gözlerini kıstı.

Anlatırım beybi anlatırım.

"Baran, Sanem'den intikam aldığını biliyorum. Benim saf arkadaşlarımı kandırabilirsin," sağ elimin işaret parmağını hayır anlamında salladım, "Ama beni asla." diyerek beyaz ahşap sehpadaki kahvemi elime alarak bir yudum içtim.

"Bunu da nereden çıkarttın?"

"Sence?"

Anlatayım mı şimdi sana neler yaptığını? Yok dedem hasta, yok evlen benimle, nikah tarihi aldım falan filan. Sanem kalpten gidiyordu be. Haa anlamadım diye salağa yatarsan anlatırım her şeyi en ince ayrıntısına kadar.

"Asucuğum ne düşünüyorsun şu an bilmiyorum, ama her şey geçmişte kaldı." Zoraki gülümseyerek sandalyesine yaslandı.

"Geçmiş dediğin birkaç hafta öncesi," sandalyeme yaslandım, "Birkaç hafta öncesine kadar pusuya yatmış aslan gibi, avının hep zayıf anlarını kolluyordun."
Baran kahkaha attı. Sandalyesini yana döndürerek ayağa kalkıp yürümeye başladı.

NASIL OLACAK? (Tamamlandı.) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin